KAFESTEKİ HAYKIRIŞ

1K 275 17
                                    

Üzerindeki elbise oldukça kısaydı ve kalçalarını zar zor kapatıyordu. Yüzündeki makyaj onu fazlasıyla çekici gösteriyordu. Uzun siyah saçları ise oldukça bakımlı ve parlak duruyordu. Ardından kadının gözlerine baktığında kadınında onu incelediğini fark etti. Daha sonra kadın takım elbiseli adama dönüp ince ve kendinden emin bir sesle konuşmaya başladı.

"Bu kız oldukça çelimsiz duruyor. Bence bu iş için fazlasıyla küçük."

"Arat bey sizin sadece kızı hazırlamanızı emretti."

Kadın, takım elbiseli adamın sözlerinden oldukça sinirlenmişe benziyordu. Peki takım elbiseli adam kızı hazırlamanızı emretti derken ne demek istemişti?

Kadın takım elbiseli adama cevap vermeden gözlerini ağlamaktan gözleri şişmiş, yatakta oturan çelimsiz kıza çevirdi ve incelemeye devam etti. Kızın beline kadar uzanan sarı, düz saçları ve iri, koyu mavi gözleri onu çocuksu ve tatlı gösteriyordu. Kıza baktığı an içinde ufak bir acıma duygusu belirmişti. Çünkü kız, kadın tüccarlığı yapılan böyle pis ve iğrenç bir yer için oldukça masum duruyordu. Daha fazla dayanamayıp kızın yanına giderek konuşmaya başladı.

"Merhaba. Ben Sevda. "

Kendini tanıtırken sesi hafiften titremişti. Bunu fark edip ardından boğazını temizleyerek konuşmaya devam etti.

"Senin adın ne? "

Kıza baktığında kızın korktuğunu ve titrediğini görebiliyordu. Kızın biraz rahatlaması için arkasını dönüp takım elbiseli adama çıkması için bir kaç şey söyleyip adamın çıkmasını bekledi. Takım elbiseli adam odadan çıktıktan sonra tekrar yanına dönüp oturdu.

"Korkma. Ben sana zarar vermem benimle konuşabilirsin."

Kıza açıklama yaptıktan sonra kızın konuşmasını bekledi. Fakat yine bir cevap alamayınca tekrar aynı soruyu yöneltti.

"Senin adın ne? "

Kızın gözleri dolmaya başlayınca omuzlarını silkip sessiz bir şekilde ağlamaya başladı. Çünkü ona ait olan ismini bilmiyordu ve bilse de ağzını açıp tek kelime söyleyemiyordu. Sevda kıza baktığında gözlerinin dolduğunu fark etti. Çünkü aklına onu buraya getirdikleri ilk gün gelmişti. Sevda'da bu şekilde zorla getirilmiş, kaçamayacağını anlayıp kaderine razı olmuştu. Daha sonra Arat'ın bir şekilde güvenini kazanıp onun sadece bu tür ayak işlerini yapmaya başlamıştı.

Kıza baktığında hâlâ ağlıyor olduğunu fark etti. Kıza daha fazla yanaşıp ona sarıldığında kız önce afallasada ardından sarılarak ona karşılık verdi. Sevda iyi birine benziyordu ve ona güvenebilirdi. Daha sonra kız Sevda'dan ayrılıp ona doğru baktı ve eliyle baş ve işaret parmağını birleştirerek yazı yazıyormuş gibi elşni hareket ettirmeye başladı. Sevda önce kızın ne dediğini anlamasa da daha sonra kızın bir kalem ve bir kağıt istediğini anladı. Daha sonra ayağa kalkarak kapıya doğru ilerleyerek odadan çıktı.

Bir kaç dakika geçtikten sonra Sevda elinde kalem ve ufak bir not defteriyle geri döndü. Elinde bulunan kalem ve not defterini kıza uzatıp ne yapacağını merak ederek izlemeye başladı. Kız uzun süre bir şeyler yazdıktan sonra defteri Sevda'ya doğru uzattı. Sevda defteri alıp okumaya başlayınca şaşkınca gözlerini açıp okumaya devam etti.

"İsmimi bilmiyorum. Bayılmıştım ve uyandığımda hiçbir şey hatıramıyordum. Etrafa baktığımda kaza yapmış bir araba gördüm ve yanına gitmek için ayağa kalktığımda gürültğlü bir şekilde patlayıp yanmaya başladı ve oradan hızla uzaklaştım. Hava karardığı için bulduğum ilk eve girdim. Çünkü gidecek bir yerimin olup olmadığını da bilmiyordum. Yorulduğum için biraz dinleniyim derken silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra silahlı bir adam içeri girdi. Sonra silahı bana doğrultup ateş etti. Ardından kendimi burada buldum."

Sevda hâla aynı surat ifadesiyle kıza döndüğünde yazılanları hazmetmeye çalıştı.

Daha sonra bunları neden yazarak anlattığını merak edip konuşmaya başladı.

"Neden bunları konuşarak anlatmıyorsun? "

Kız ağlamaya devam ederken Sevda'nın elindeki ufak not defterini işaret ederek ona vermesini istedi. Sevda not defterini kıza uzattığında kız birşeyler yazmaya başladı. Sevda bu olanları fazlasıyla merak ediyordu. Çünkü kız geçmişiyle ilgili hiç birşey hatırlamıyordu ve olaylardan anladığı kadarıyla kaza yapmış olmalıydı. Sevdayı bu düşüncelerden ayıran kızın dürtmesi oldu. Sevda eline defteri alır almaz okumaya başladı.

"Ben konuşamıyorum. Ve hiç birşey hatırlamadığım için nedenini de bilmiyorum. Lütfen bana yardım et. Burdan kurtulmam lazım. Yalvarırım kurtar beni burdan."

Sevda kızın yazdıklarını okuduktan sonra gözlerinin dolduğunu fark etti. Arat kızın bu halde olduğunu biliyor muydu? Biliyorsada bu kadar acımasız olmazdı. Peki ya bilmiyorsa? Arata bu olanları anlatmalıydı. Eğer bilmiyorsa bu masum kızın geleceğini kirletmesine izin vermezdi. Geçmişte sevda burdan kurtulmak için o kadar çok şey yamıştı ki yinede kurtulamamıştı bu iğrenç yerden. Her seferinde tekrar bu deliğe bir şekilde geri dönüyordu. Kıza yardım edemezdi. Çünkü Arat onları nereye giderlerse gitsinler bulup cezasını ağır bir şekilde ödetirdi. Sevda ellerini yelpaze gibi aşağı yukarı sallayıp göz yaşlarının akmasına engel oldu. Daha sonra kızın ağlamaktan kızarmış olan gözlerine bakıp konuşmaya başladı.

"Üzgünüm,sana yardım edemem. Kendimi kurtaramadığım bir yerden başkasını kurtarmaya çalışıp kendimi tehlikeye atamam. Buraya geleli yıllar oldu. Bende senin gibi genç bir kızdım. Burada yaşanan o iğrenç olayları öğrenir öğrenmez bende kaçmak için çok uğraştım. Fakat her seferinde yine bu lanet yerde buldum kendimi, buradan kaçışın bedelini de öyle ağır ödedim ki intihar etmeye bile kalkıştım. Fakat en sonunda kaderime boyun eğmek zorunda kaldım."

Sevda o kötü geçmişini hatırladıktan sonra kirpik diplerinde biriktirip saklamaya çalıştığı göz yaşlarını serbest bıraktı. Ardından kıza sarılıp derin nir nefes aldı. Fakat kız ona karşılık vermeyince sevda geri çekilip kıza baktı. Ağlamaya devam ediyordu. Fakat daha şiddetli ağlıyordu.

"Lütfen bana kızma. Keşke yapabileceğim birşey olsaydı."

Ardından Sevda sesli bir şekilde yutkunup konuşmaya devam etti.

"Özür dilerim. Şimdi işimi yapmam gerek benden seni hazırlamam istendi. Benimle gelmek zorundasın."

Kız göz yaşını elinin tersiyle silip Sevda anlamayan ifadeyle baktı. Hazırlamak derken ne demek istediğini anlamamıştı. Daha sonra Sevda'ya baktığında yüzündeki o ifade kızın aklında milyonlarca soru yaratıyordu. Sevda yavaşça kızın elinden tutup onu oturduğu yerden kaldırdı. Ardından ağladığı için makyajının aktığını düşünüp işaret parmağıyla gözlerinin altındaki akmış olan koyu makyajı temizledi.

"Hadi, gitmeliyiz."

Sevda kızın elini bırakıp kolundan tutarak kapıya doğru ilerledi. Ardından kapıyı açıp odadan dışarı çıkınca takım elbiseli adamın onları beklediğini fark etti. Koridorda ilerlerken takım elbiseli adam onları takip ediyordu. Önlerinde aşağı doğru inen bir merdiven belirdiğinde aşağı doğru ilerleyim yürümeye devam ettiler. Sevda kızın kolunu bırakmamıştı. Çünkü ona karşı kendini birşey yapmadığı için suçlu hissediyordu. Önlerine uzun bir koridor belirdiğinde kız koridoru incelemeye başladı. Bu uzun koridordaki kapılar üst kattakilerin aksine mavi renkteydiler. Sevda koridorun solunda bulunan bir kapının önünde durup kıza baktı. Kız meraklı ve ürkek bakışlarla etrafı inceliyordu. Sevda kızdan gözlerini kaçırıp kapıyı açtı ve takım elbiseli adamı ardında bırakarak içeri girdi. Oda oldukça düzenli görünüyordu. Odanın büyük bir kısmını büyük bir yatağa ve sağında duran kıyafet dolabı kaplıyordu. Yatağın ön tarafında ise fazla büyük olmasada gösterişli bir ayna ve önünde makyaj malzemeleri yer alıyordu.

İŞARET DİLİNDE AŞKWhere stories live. Discover now