ÖLÜ FISILTILAR

376 93 1
                                    


Üzerinden dakikalar geçsede öpücüğün etkisi hâlâ geçmemişti. Lavinia üzerindeki şaşkınlıkla parmaklarını dudaklarına götürüp hızla gözlerini kırptı. Tuhaf bir his bırakmıştı üzerinde. Parmak uçlarına kadar bedeninin her bir köşesine bir dalga gibi yayılmıştı bu his. Ardından pencereden gördüğü siyah kapşonlu adam geldi aklına birden. Korkmuştu ama bir yandan da içinde bir merak vardı. Belki de adam ona yardım edecek kişiydi. Ailesiyle ilgili gerçekleri öğrendikten sonra her ne kadar buradan gitmek istemese de tek derdi unuttuklarını geri getirebilmekti. Belki de sonsuza kadar hiçbir şey hatırlamayacaktı. Bu ihtimal bile içinden bir şeyler alıp götürüyordu sanki.

Hayat artık çok garip geliyordu ona. Geçmişindeki eksiklik geleceği ile ilgili de bir boşluk yaratıyordu. Çünkü geçmişini bilmeyen bir insan geleceğini yaşayamaz. Her nefes alışında ciğerleri tıkanır, aldığı nefesi geri veremez olur.

Bedenindeki fiziksel ağrının yanında artık ruhsal olarakta yara almıştı. Ailesini kaybetmiş biri olarak acısını tekrar yaşıyordu. Ama yüzlerini dahi hatırlamadığı insanlar için gözyaşı dökemiyordu. Çünkü en çok annesinin kokusunu, babasının şefkatini bilerek onları kaybettiği için üzülmesi gerektiğini biliyordu. Ama hiç birini bilmiyordu. Aklının en ücra köşelerini bile yoklamış olmasına rağmen beyninde tek bir ses ya da herhangi bir görüntü oluşmuyordu gözlerinin önünde.

Ardından kendini bir çıkmaz sokakta hissederek düşüncelerine ara verdi. Çünkü aklındaki sorular hangi yoldan giderse gitsin koca koca duvarlar örüyordu ona karşı. Daha sonra kazada aldığı yaralardan dolayı sürekli bir bıçak gibi saplanan sızlamaları yok sayarak derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Yavaş adımlarla pencereye doğru yürüyüp pencere pervazına tutunarak siyah kapşonlu adamı gördüğü yerde ürkek bakışlarını gezdirdi. Ama kapşonlu adam orada değildi. Belki de düşündüğü gibi ona yardım edecek adam o değildi. Kafası fazlasıyla karışmıştı.

Kapşonlu adamı daha fazla düşünmek istemediği için kapıya doğru yönelip kapı kolunu derin bir nefes alarak aşağı indirdi. Arat bu kez kapıyı kilitlememişti. Lavinia buna sevinmek istese de unutmuş olabilir düşüncesi daha ağır bastığı için sadece odadan çıkmakla yetindi. Aşağı inip etrafı incelediğinde ise dışarıdan gelen sesler dikkatini çekmişti. Adımlarını hızlandırıp kapıya doğru yöneldiği sırada sesler yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Lavinia yaklaştıkça seslerin yabancı gelmediğini fark etti. Arat ve Enis tartışır gibi yüksek sesle bir şeyler konuşuyordu.

"Abi adamı bulduğumuz anda adam sürekli elimizden kaçıyor. "

"Belki de pislik herif neden peşinde olduğumuzu biliyordur ."

"Nasıl yani? "

"Lan nasılı mı var. Büyük ihtimalle kızın burada olduğunu biliyordur."

"Ama adamı ararken hiçbir şekilde arkamızda tek bir iz bile bırakmadık. "

"Bilmiyorum​. Belki de kazanın sebebi o şerefsizdir."

"Abi şu an tek bildiğimiz kızı arıyor olduğu. Eğer öldürmek istese neden arasın ki? "

"Haklısın. Ama aklıma başka bir şey gelmiyor. "

Lavinia duyduklarını bir an anlamaya çalıştı. Kaza diye bahsettiği o kaza mıydı? Peki ya o adam kimdi? Eğer gerçekten o kazadan bahsediyorlarsa Lavinia'ın peşinde birileri vardı. Lavinia duyduklarından sonra aklında milyonlarca senaryoya yer vermişti. Ama bu kez gerçeği öğrenmeliydi. Ardından bir kaç şey daha öğrenebilir düşüncesi ile dinlemeye devam etti.

İŞARET DİLİNDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin