KAFESTEKİ ÇIKMAZ

324 83 3
                                    

Yeni bölüm biraz geç geldi. Kusuruma bakmayın. Bu giderek büyüyen ailemiz için hepinizden destek bekliyorum. Wattys 2017 için lütfen vote ve elinizden geldiği kadar güzel yorumlarınızı eksik etmemeye çalışın.
Hepinizi seviyorum.

Çok geçmeden Arat geri döndüğünde Lavinia'ın orada olmadığını fark edince büyük bir hayalkırıklığı yaşamıştı. Yine kaçıp gitmeyeceğini düşünmüş olması bile yanlış bir düşünceydi aslında. Çünkü her ne kadar kaçmış olsa bile kalbinin derinliklerinde ona karşı bir güven kendini diriltip yeniden yeşeriyordu. Ve bu his içindeki güvensizliği bir anda öldürüp gömüyordu içinin derinliklerine.

Ardından tam içeri gireceği sırada yerde ezilmiş bir kalem fark etti. Bu kalem içeride Lavinia ile sohbet ederken yazması için ona verdiği kalemdi. Daha sonra sokakta yankılanan araba sesiyle gözlerini sokağın başında hızla uzaklaşan siyah arabaya çevirdi.

İçinden Lavinia'ın başına birşey gelmiş olabilir diye geçirirken hızla arabasına atlaması bir oldu. Üvey amcası onun peşindeydi. Ve en kötüsü de Lavinia'ın, Arat'ın yanında olduğunu biliyordu.

Lavinia'nın amcasıyla yüz yüze gelme düşüncesi bile Arat'ın damarlarında öfkenin salgılanmasına sepep ölüyordu. Arat'ın en çok korktuğu şey ise yüz yüze geldikten sonra eski yaşadığı kötü günleri hatırlayıp​ tekrar acı çekme düşüncesiydi. Daha önemlisi de herşeyi hatırladıktan sonra Arat'ı hayatından çıkarması olurdu diye geçirdi içinden. Çünkü ona alışmaya çalıştığını düşünürken bile aslında hayatında çoktan önemli bir yer edinmişti.

Düşüncelerinde boğulurken aniden gelen korna sesiyle aynı hızda frene basması bir oldu. Aklında yer edinen fikirler bile onu gerçek dünyadan alıp götürüyordu. Ardından derin bir nefes alıp arabayı çalıştırdı. Direksiyonu tutan parmak boğumları öfkeden beyazlaşırken aklına gelen fikirle elini cebine atıp Enis'in numarasını tuşladı.

"Alo abi bir sorun mu var?"

"Var ulan var! Şerefsiz evime kadar gelip Lavinia'yı kaçırdı."

"Nasıl olur? O kadar güvenlik önlemleri varken nasıl girebilir?"

Arat bir an durup Enis'in söylediğini aklında tartmaya başladı. Haklıydı. Bu kadar güvenlik önlemlerini geçebildiğine göre fazlasıyla profesyonel biri olmalıydı. Ardından konuşmaya devam etti.

"Bilmiyorum ulan. Yakaladığımda erkek olduğu için o şerefsizi pişman edeceğim."

"Tamam sakin ol abi yakalayacağız o şerefsizi merak etme. Nerdesin sen şimdi?"

"Benim evin arkasındaki ormanlık alandayız. Siyah bir jip. Ormanın çıkışına doğru ilerliyor. Senin yolun ormanın çıkışından olduğu için arabanın önünü kesmeni istiyorum."

"Tamamdır ben yola çıkıyorum yirmi dakikaya oradayım. Abi arabayı tarif edebilir misin?"

"Siyah bir jip işte lan! Nesini tarif edeyim!"

"Tamam abi sakin ol. Kapatıyorum. Yetiştim sayılır."

Enis cümlesini bitirir bitirmez önünde yaklaşık beş arabalık mesafede siyah bir jip belirdi. Ardından araba birden hızlanmaya başladı. Arat bunu fark edince içinde beliren tedirginlik kendini giderek arttırmaya başlamıştı. Fakat yetişmesi gerekiyordu o yüzden gaza yüklenip arabayla aynı hızı yakalamaya çalıştı. Öbür yandan da Enis'in yetişip yetişmediği düşüncesi aklının bir ucunu kemirirken ormanın çıkışına doğru geldiğini fark etti. Elleri artan öfkesiyle eşit oranda titremeye başlıyordu. Ardından siyah jipin aniden fren yapmasıyla birlikte o da arabayı durdurup büyük bir öfkeyle arabadan inerek siyah jipe doğru yöneldi.

Sert bir şekilde jipin kapısını açtığında gördüğü siyah kapşonlu adamı da aynı şekilde dışarı çıkardı. Siyah kapşonunu çıkardığı an büyük bir hayal kırıklığı yaşarken adamı yere fırlatıp hızla yumruklaması bir oldu. Adamın gözlerindeki korku Arat'ın içindeki öfkenin zerresini bile azaltmaya yetmemişti.

"Ulan var ya senin o kıza dokunan ellerini kezzapla yakacağım. Senin o kıza bakan gözlerini sökeceğim. Senin o kızla aynı havayı soluyan ciğerlerini deşeceğim. Ama en çokta benim olanı benden almaya çalıştığın için senin bu hayatta kendini avuttuğun o umudun var ya onu senden öyle bir alacağımki ölmek için yalvaracaksın orospu çocuğu."

"Abi sakin ol. Sen kızı al sakinleşince depoya gelirsin. Adamı oraya götürürüz biz."

Enis Arat'ı uzaklaştırırken aynı anda sakinleştirmeye de çalışıyordu. Çünkü Arat'ı çocukluğundan beri tanıdığı için onun öfkesinin ne derece zaptedilemez olduğunu çok iyi biliyordu.

Arat Enis'in onu uzaklaştırmasına izin verirken aklında milyonlarca işkence canlandırıyordu aynı zamanda. Fakat şu an düşünmesi gereken o değildi. Hızlı adımlarla jipin arka kapısını açtığı an gözleri Lavinia'yı aradı. Ama arka koltukta kimse yoktu. Öfke tekrardan bedenine hücum ederken yerde yatan adama doğru koşar adım ilerledi. Ardından adamın kanlar içinde yerde yatmasına aldırmadan üzerine çıkıp yumruklamaya başladı.

Enis Arat'ı farkettiğinde bu kez sadece uzaktan izlemekle yetinmişti. Çünkü durduramayacağını biliyordu. En son böyle bir olay yaşadığında öfkeden Enis'in kim olduğunu fark etmediği için sakinleşene kadar onu da yumruklamıştı. Ardından Arat'ın sesiyle birden düşüncelerine son verdi.

"Söyle lan kız nerede?"

"Ne kızı. Neden ba- bahsettiğini bilmiyorum."

Arat o an anlamıştı ona oynanan oyunun zekice bir plandan ibaret olduğunu. Oyunun amacı Arat'ı saf dışı bırakıp dikkatini başka bir araca vermesini sağlamaktı. Böylelikle Arat başka bir araca yönlendiğinde onlarda planlarını büyük bir ustalıkla gerçekleştirmiş olacaktı.

Şimdi bir çıkmazın içinde bulmuştu kendini. Kelimeler kaybolmuş ve sonsuza kadar bir araya gelip cümleler oluşturmamak için büyük bir yemin etmiş gibi. Çünkü aklında adını koyamadığı bir karmaşa vardı. Birbirine girmiş milyonlarca yol, ucunu kaybetmiş gibi trilyonlarca başlangıç vardı.

Her hayatın bir başlangıcı, sonu ve arafı vardır.

İŞARET DİLİNDE AŞKWhere stories live. Discover now