ACININ KÜLLERİ

376 54 0
                                    

Başındaki şiddetli ağrı yavaş yavaş geçince gözlerindeki buğuyu temizleyip kendine gelmeye çalıştı. Bu hatırladığı olay onu fazlasıyla etkisi altına almıştı. Gözlerini Arat'a çevirdiği sırada Arat'ın endişeli suratı dikkatini çekmişti. Onun için endişelenmesi ona değer verdiğini fazlasıyla hissettiriyordu.

"Daha iyi hissediyorsan daha fazla oyalanmadan buradan gidelim artık."

Lavinia başını ağır ağır olumlu anlamda salladıktan sonra Arat'tan destek alarak yavaşça ayağa kalktı. Ardından arabaya binerek içindeki bu tuhaf hissi yok saymaya çalıştı. Gözlerini Arat'a çevirdiğinde tam arabaya bineceği sırada arkadan gelen bir adamın sesi duyuldu.

"Arat bey sizde bizim bir emanet varmış."

Adam, esmer, orta boylu ve genç denilebilecek bir yaştaydı.

"S*ktir git lan! Sen de kimsin?"

"Kim olduğumu değil kimin gönderdiğini sorgulamalısın. Planımız başarısız olmuş olabilir fakat sakın bu işin bu kadar kolay kapanacağını düşünme."

Arat adamın bu sözlerinden sonra onu kimin gönderdiğini kolayca anlamıştı. Ardından hızla yaklaşarak öfkeyle sıktığı yumruklarını, karşısında Lavinia'nın üvey amcası varmış gibi tüm gücüyle yere serdiği adama geçirdi.

"Lan sen kimsin de kendine bu kadar güvenip dibimize kadar gelebiliyorsun. Bana bak söyle o patronun olacak şerefsize bir daha ne benim ne de onun yakınlarında nefes bile aldığını fark etsem nefesini keserim. "

Ne kadar sert vurursa vursun adam acıdan zevk alırmışçasına yüzündeki pis sırıtmayla Arat'a bakmaya devam ediyordu. Ardından arabadan gelen kırılma sesiyle Lavinia'yı hatırlayıp tedirgin bir şekilde hızla oraya çevirdi bakışlarını.

Arabanın ön camı kırılmıştı. Yumruklarıyla yüzünü dağıttığı adamı bırakıp koşar adım arabaya doğru ilerledi. Arabayı açtığında Lavinia'nın orada olmadığını fark ettiği an öfkesi iki katına çıkmıştı. Ardından arkadan gelen hıçkırma sesiyle arka kapıyı açarak gördüğü kişiyle derin bir nefes aldı. Lavinia dizlerini başının hizasına getirmiş, kollarıyla bacaklarının etrafını sararak küçük bir kız çocuğu gibi gizlenmeye çalışıyordu. Arat onun bu halini görünce kendine bir kez daha lanet etmişti. Onu buraya getirdiği için kendini suçlu hissediyordu.

Daha sonra Lavinia'nın yanına giderek ona sıkıca sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştı. Ardından çenesinden tutup göz göze gelmelerini sağladı. Lavinia'nın göz yaşlarını baş parmağıyla silerken içinden nasıl bu kadar dikkatsiz olabildiğini geçirdi. Lavinia korkup arka koltuğa geçmemiş olsaydı belki şu an yaşıyor bile olamazdı. Düşüncesi bile kanının çekilmesine sebep oluyordu.

"Geçti. Tamam hadi sakin ol. Şimdi Enis'i arayıp bizi buradan almasını söyleyeceğim. Ve bu lanet yerden ikimiz de kurtulacağız. Tamam mı?"

Lavinia kızarmış gözleriyle Arat'a bakıp başını sallayarak onayladı. Arat, güzel bir gün en fazla böyle mahvolurdu diye düşünmeden edemedi. Cebinden telefonunu çıkarmaya yeltendiği sırada Lavinia sıkıca elini tutup onu engelledi.

"Korkma. Hiçbir yere gitmiyorum. Sadece Enis'i arayacağım."

Ardından telefonu çıkarıp Enis'in numarasını tuşladı.

İŞARET DİLİNDE AŞKWhere stories live. Discover now