SONBAHAR

341 79 0
                                    

Lavinia yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Arat koşarak Lavinia'nın yanına gidip başının ucunda çöktü. Ardından başını yerden kaldırıp kucağına yerleştirdi. Daha sonra nefesini kontrol etmek için yavaşça yüzüne doğru eğildi. Yaşıyordu. Arat rahatlamanın verdiği hisle derin bir nefes alarak Lavinia'yı kucaklayıp eve doğru ilerledi.

Kapıyı açıp içeri girdiği sırada merdivenlerden çıkma düşüncesini hızla eledi. Çünkü şu an bilinci kapalıydı. Ve nefes alıyor oluşu iyi olduğu anlamına gelmiyordu. Hızla salona geçip yavaşça koltuğa yatırdı. Ardından Lavinia'nın baş ucuna oturarak cebinden telefonunu çıkarıp kaza yaptığı sırada tedavisini yapan doktorun numarasını tuşladı.

"Merhaba Caner amca. Acil benim eve gelebilir misin? Lavinia'nın durumu pek iyi değil."

"..."

Ardından hızla nabzını kontrol etti.

"Evet Caner amca nabzı normal. Ve düzenli nefes alıyor."

"..."

"Tamam bekliyorum. Lütfen acele et."

Telefonu kapatıp masaya bırakarak tekrar Lavinia'ya çevirdi bakışlarını. Doktora Lavinia'nın kaçırıldığını söylememişti. Çünkü doktor babasının eski bir arkadaşı olduğu için bu işlere bulaşmasını istemiyordu. Önceki olayı sorguladığında ise kaza yapan kişinin Lavinia olduğunu söyleyip inandırmaya çalışmıştı. Doktor ise pek inanmasa da olayı fazla kurcalamamıştı.

Daha sonra düşüncelerini bir kenara atıp Lavinia'nın yüzünü kapatan uzun, sarı saçlarını geriye atarak başka şeyler düşünmeye başladı. İçinde yavaş yavaş tükenen umudun varlığını sorguladı bir süre. Elinden geleni yaptığı için kendine kızmıştı aslında. Çünkü elinden sadece bu kadarı gelmemeliydi. Ardından yumuşak hareketlerle ufak yüzünü okşadı. Uzaktan bakınca görünmeyen benleri sadece yakından tam anlamıyla farkediliyordu. Sağ tarafında gamzesinin üzerinde, sol tarafında ise kaşının bitiminde bir tane vardı. Bazı insanlara kusur gibi görünse de ona çok yakıştığını geçirdi içinden. Kapının çalmasıyla hızla ayağa kalkıp aynı hızda kapıya doğru ilerledi.

"Hoşgeldin Caner amca."

"Hoşbuldum evlat. Durumu nasıl?"

"Bilmiyorum Caner amca. Ben geldiğimde baygındı. "

"Hastaneye neden götürmedin? İç kanaması geçiriyor olabilir. Eğer iç kanaması varsa burada tedavi edemem."

"Bilmiyorum böyle görünce panikten ne yapacağımı bilemedim. Önceden tedavisini sen yaptığın için aklıma ilk sen geldin. "

"Tamam bunları sonra konuşuruz. Daha fazla vakit kaybetmeyelim. Kız nerede? "

"Salonda."

Hızla salona geçip doktorun yaptıklarını tedirgin bir şekilde izlemeye başladı. İlk önce gözlerini açıp ışık tutarak reflekslerini kontrol etti.

"İki gözünde de refleks var. "

Ardından tansiyon aletini çıkartıp Lavinia'nın tansyonunu ölçtü.

Yaklaşık yarım saatin sonunda eşyalarını toplayıp ayağa kalkarak Arat'a baktı.

"Tansiyonu biraz düşük. En son ne zaman yemek yedi? "

Ne söyleyebilirdi ki? Kaçırıldığı için en son ne zaman yemek yediğini bilmiyordu. Doktora da kaçırıldığını söylememişti. Derin bir nefes alıp aklına gelen ilk yalanı söyledi.

İŞARET DİLİNDE AŞKWhere stories live. Discover now