HİSLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ

273 35 0
                                    

Odaya, yüzü gözü dağılmış bir şekilde apar topar getirilen adama baktığında küçük bir şaşkınlık yaşadı. Ardından rahatladığı için ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini dışarıya verdi. Bu adamın kim olduğunu bilmiyordu. Ama her kimse Enis olmadığı için Arat'ı sevindirmişti içten içe. Ayhan'a baktığında adamın yüzünü tanımak istercesine incelediğini fark etti.

"Kimin adamısın lan sen? Kim gönderdi seni?''

Ercan'ın sorduğu soru karşısında adam irkilse de herhangi bir cevap vermemişti. Ercan konuşmaya devam edeceği sırada Ayhan elini dur dermişçesine uzatıp Ercan'ı susturdu. Çünkü beyninde gezinen şüphe kırıntıları odada gözlerini diktiği tek kişi üzerinde özenle serpiştirilmiş gibiydi.

"Arat sen bu adamı tanıyor olabilir misin?"

Ayhan'ın sorduğu soru karşısında Arat her ne kadar tedirgin olsa da sakin tavrını korumaya devam etmişti. Tedirginliğinin sebebi sorma şeklinin hem iğneleyici hem de altında bir şeyler arar gibi olmasıydı.

"Ne demek istiyorsun? Bunu benim yaptığımı mı düşünüyorsun? Sence ben yaptırsam bu zamana kadar bekler miydim, beklemezdim. O yüzden sana benden bir tavsiye, düşmanların ya da sevdiklerin karşısında gözlerini dört aç. Hiç beklemediğin kişiler sırtından vurmak için hançerini biliyor olabilir."

"Buna sen de dahil misin?"

"Hayır. Çünkü ben senin ne düşmanınım ne de sevdiğin bir insanım."

Arat'ın söylediği Ayhan'ın kafasını fazlasıyla karıştırmıştı. Bu adamı Arat göndermediyse kim göndermişti? Yıllarca yürütüğü bu yadadışı işler sonucunda sayamadığı kadar düşman edinmişti. İlk sırada ise kardeşi vardı. Ama onu da iki yol önce bir trafik kazasında kaybetmişti. Nedeni ise frenlerin tutmamasıydı ki o frenleri Ayhan'ın adamları istemeden bozmuştu!

Arat, Ayhan'ın bu düşünceli ve tedirgin hali karşısında pek belli etmese de keyiflenmişti.

"Ercan çıkar şu herifi ve konuşturmadan işini sakın bitirme. Ha eğer sıkıntı çıkarıp konuşmazsa o zaman hiç düşünmeden gebert. Biz de kaldığımız yerden devam edelim. Dosyayı getirin."

Ayhan için gergin geçen dakikaların ardından iki tarafında beklediği dosya sonunda gelmişti. Ayhan dosyayı eline alıp incelediğinde kaşları istemsiz bir şekilde havalandı. Rakamların bu kadar düşük olacağını hiç düşünmemişti. Çünkü bu kadar malı elinden çıkarmak dosyadaki rakamlara bakılırsa pek kâr etmezdi.
Gözlerini Arat'a çevirdiğinde tepkisizce ona baktığını fark etti. Bu duruşu şüphe uyandırmıyordu aslında. Fakat insan sözlerinin yanında duruşuyla da yalan söyleyebilirdi.

"Zaman denen şey değerli ve kısıtlı bir şeydir. O yüzden saliseyi bile iyi değerlendirmek gerekir. Yani biraz acele etsen herkes için iyi olur."

Ayhan kafa karışıklığının verdiği kısa süreli sağırlıkla Arat'ın sözlerini değerlendirmek yerine şu an ki durumu tartmıştı kendi aklında. Ardından derin bir nefes alıp masada duran kalemi eline alarak tereddüt içinde dosyayı imzaladı.

İşin sorunsuz bir şekilde haledilmesinin verdiği rahatlıkla Arat oturduğu koltuğa biraz daha yayıldı. Ardından Ayhan'ın hâlâ gözlerini bir açık arar gibi çekemediği dosyayı önüne alıp imzaladı. Daha sonra ayağa kalkarak yüzündeki sinsi gülümsemeyle takım elbisesine çeki düzen verip kapıya doğru ilerledi. Tam odadan çıkacağı sırada aklına bir şey gelmiş gibi durup arkasını döndü.

"Bu ortaklık her iki tarafa da huzursuzluk verdi. Umarım bir daha görüşmeyiz."

Arkasında öfkeli bir Ayhan bırakıp odadan ayrıldığı sırada bu tesadüfün nasıl gerçekleştiğini düşündü. O tanımadığı adam yerine Enis yakalanmış olsaydı hem hayatı boyunca tek güvendiği insanı hem de mal varlığının büyük bir kısmını kaybederdi. Bunların yanında da Lavinia'ın hayatının tehlikeye girmesi vardı tabi. Onu en çok korkutan şey de buydu. Ama her ne olduysa şans ondan yana yüzünü dönmüştü.

Sonunda, girdiğinde ciğerlerine bir anda hücum eden katran ve izmarit kokusunu çıktığı anda derin bir nefes alarak yok etmişti. Ardından arabaya binerek bir yandan arabayı çalıştırırken bir yandan da cebinden telefonunu çıkarkıp Enis'in numarasını tuşladı.

"Hayırdır abi bir sorun mu var? Ben her şeyin kusursuz bir şekilde ilerlemesi için herşeyi yaptım. Böyle bir şey olmuş olamaz."

"Bir sus lan iki dakika. Amma çene yaptın. Hiçbir sorun çıkmadı. Hatta aksine şansımız ya- bir dakika, bir dakika. Kusursuz derken?"

"Oh abi korktum bir an. Bunları sen geldiğinde konuşalım. Ben bizim otele gidiyorum."

"İyi öyle olsun. Öğrenelim bakalım yine ne dolaplar dönmüş benden habersiz."

"Ayıp ettin abi. Neyse tutmayayım ben seni. Otelde görüşürüz."

Telefonu kapattıktan sonra aklında bir takım tilkiler gezindi. Ardından Enis'ten duymak daha doğru olur düşüncesiyle kovdu sinsi fikirleri beyninden.

Yarım saat sonra otelin önüne arabayı park edip arabadan hızla inerek içeri girdi. Daha sonra çalışma odasının olduğu kata çıkıp içeri girdi. Ama içeride kimse yoktu. Birden Arat'ın koltuğu hareket edince gözlerini oraya çevirdi.

"Abi hep şu dönüşü yapmak istemişimdir."

Enis Arat'ın koltuğuna oturmuş koltuğu bir öne bir arkaya hareket ettiriyordu.

"Kalk lan yerimden. Şaklabanlığın sırası değil şimdi. Anlat bakalım neler dönüyor."

"Abi bizim planımız iyiydi fakat sen de biliyorsun bir eksik vardı. Bu planda bir yem eksikti ben de ortaya bir yem attım. Ve oltaya takılmasını sağladım."

"Aferin lan haklısın. İçimde hep bir huzursuzluk vardı. Kafamdaki karmaşadan dolayı bir çıkış yol bulamıyordum. "

"Farkettim abi. Herşey üst üste geldiği için bu kez de benim bir yardımın dokunsun dedim. Her zaman sen yanımdaydın bu kez ben senin yanında olmak istedim."

"Sağol kardeşim."

Enis Arat'tan duyduğu sözle ufak çaplı bir şaşkınlık geçirdi.

"Ne dedin?"

"Sağol dedim."

"Hayır abi ondan sonra."

"Lan tamam abartma dedim bir şeyler. Hadi çık git."

"Tamam abi anladım."

"Ne anladın lan?"

"Yengeyle başbaşa kalmak istiyorsun."

"Lan yürü git. Hep lafı g*tünden anlama."

"Tamam abi anlamamış gibi yaparım ben merak etme. Hadi görüşürüz. Yengeye selamlar."

Enis cümlesini bitirir bitirmez gülerek odadan çıkarken Arat masada bulduğu kalemliği kapıya doğru fırlattı. Enis'le hep bu şekilde tatlı atışmaları olmuştu. Hiç bir zaman birbirlerini silecek kadar büyük bir tartışma yaşamamışlardı. Arat onu hep olmayan kardeşi yerine koymuştu. Bu yüzden Enis onun için fazlasıyla değerliydi.

Daha sonra sandalyesinden kalkıp odadaki diğer kapıya doğru yöneldi. Artık içninde kaybetme korkusu olmadan Lavinia'yla vakit geçirebilirdi. Şimdilik herşey durulmuşken içinde tuttuğu hisleri artık özgür bırakmanın vakti geldi diye geçirdi içinden. Ardından kapıyı açarak içeri girdi. Fakat odada kimse yoktu.

Herkese merhaba arkadaşlar. Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Sonu biraz merak uyandırıcı. Sizce Lavinia nerede olabilir?

İŞARET DİLİNDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin