ÖLÜ KUŞLAR

590 177 7
                                    

Lavinia puzzlenin ilk parçasıyla uyanmıştı bu kez. Gözlerini ilk araladığında aklına dünü getirip öncelikle o parçayı yokladı. Daha sonra hâlâ yerinde olduğuna emin olarak derin bir nefes aldı. Çünkü yine unutmaktan korkuyordu. Yine her geçen gün artan soru işaretleriyle uyanmak istemiyordu. Ama artık sorulardan biri yavaş yavaş cevap buluyordu. Ben kimim? Bu soru günlerce beyninin ucunu kemiren tek soruydu. Peki hayatından bu küçük kesitler her zaman saklandığı yerden çıkıp bu denli canını yakacak mıydı? Ama onun için canının yanması önemli değildi. Önemli olan soru işaretlerini sonsuza dek yok etmekti.

Yatakta bu düşüncelerle oyalanmaktan sıkılmıştı. Ağır hareketlerle ayaklanmak için yatakta doğruldu. Ardından üzerindeki pikeden bir çırpıda kurtulup ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldi. Arat neredeydi acaba? Diye geçirdi aklından. Merdivenlerden inip ilk olarak gözleri salonu taradı. Ama Arat yoktu. Arkasını dönüp mutfağa bakacağı sırada ilk adımını attığı an Arat'ın inlemesi yankılanmıştı salonda. Arat'ı fark etmeden döndüğü için ayağına basmıştı. Lavinia özür dilercesine Arat'a baktığında Arat aniden yüzünde ayağındaki acıdan dolayı oluşturduğu buruşmayı yok edip gülümsemeye başlamıştı.

"Yapma şöyle suratını. Tuhaf tuhaf şekillere sokunca komik oluyorsun. Gülümsemek istemesemde kendimi tutamıyorum. "

Lavinia aniden kaşlarını havalandırıp Arat'a baktı. İlk kez ona bir şey itiraf etmişti. Ama aniden verdiği tepkiler onu az da olsa şaşırtıyordu. Arat'ın değişen ruh halini onun dengesizliğine bağlıyordu. Çünkü ruh hali gibi davranışlarıda sürekli değişiyordu.

"O tuhaf bakışlarını çek üzerimden. Hadi kendini iyi hissediyorsan kahvaltı yapıp hava almak için dışarı çıkalım. "

Söylediği şeyle bir anda gözlerini Arat'a diktiğini fark edip bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Ama dışarı çıkmak lafını duyduğu an gülümseyerek yine Arat'a çevirmişti yüzünü. Belki dışarıda ona tanıdık gelebilecek şeyler görürdü diye geçirdi aklından.

Gülümsemesi Arat'ın gözüne takılmıştı yine. Elmacık kemiğinin tam altındaki gamzesi yüzündeki ölü kuşlara can veriyordu sanki. Ama can verdiği sadece ölü kuşlar değildi. Arat'ın hâlâ yasını tuttuğu ve sol tarafında karanlık bir tabutun içinde bulunan kalbi de hayat buluyordu gitgide. Ardından gözlerini Lavinia'nın gamzesinden ayırıp gözlerine çevirdi. Gülümseyince küçülen gözleri Arat'ın bakışlarını fark etmesiyle eski haline dönmüştü.

"Hadi gel bir şeyler atıştıralım."

Lavinia gözlerini kaçırıp başını olumlu anlamda salladı. Sessiz geçen bir kahvaltının ardından sofrayı toparlayıp salona doğru ilerlediler.

"Ben duş alıp geliyorum. Ben yukarıda senin için giyecek bir şeyler ayarlıycam. Ben çıktıktan sonra da istersen sende duş alırsın."

Başını olumlu anlamda sallayıp Arat'ın salondan çıkışını izledi. Yaklaşık 20 dakikanın ardından Arat üzerini değiştirmiş bir şekilde salona girdi. Yine siyahın en koyu tonlarına bürünmüştü.

"Hadi sende duş alda çıkalım."

Ürkek adımlarla Arat'ın yanından geçip merdivenlere doğru ilerledi. Odanın kapısını araladığı anda Arat'ın karanfil kokusu doldu burnuna. Derin bir nefes alıp gözlerini yatağın üzerindeki kıyafetlere çevirdi. Bu kez kıyafetler belli ki Arat'ın değildi. Çünkü yatağın üzerinde Lavinia'nın ince bedenine oturacak kıyafetler vardı. Baharlık bir kazak ve dar bir pantolon. Ardından kıyafetlerin yanındaki iç çamaşırları fark edince yanakları birden kızardı. Daha sonra Arat'ın onu aşağıda beklediğini hatırlayarak bu utanç verici durumu biraz olsun görmezden gelmeye çalıştı ve kıyafetleri alıp banyoya doğru ilerledi. Kısa süren sıcak bir duşun ardından üzerine kıyafetleri geçirip eline aldığı havluyla ıslak saçlarını kuruladı. Saçları tam anlamda kurumayınca dışarıda kurur düşüncesiyle açık bırakarak Arat'ı bekletmemek için hızla odadan çıktı.

İŞARET DİLİNDE AŞKWhere stories live. Discover now