11

115K 3.4K 142
                                    

Ayağımı ritmik bir şekilde yere vurarken bir yandan da telesekretere düşmesi için dua ediyordum. Barda son dönemlerin popüler Eva Simons şarkısı bangırdarken dışarıya kırıntıları dökülüyordu. Ellerimi cebime sokarken önümden geçen çifte gözlerimi diktim. Renkli saçları severdim ancak renkli saç, aşırı piercing ve aşırı dövme pek hoşlandığım bir görüntü değildi. Beni korkutuyordu. Montuma daha da sinerek karşı taraftan gelecek "Bip" sesini bekledim.

Telefon açıldığında nefesimi dişlerimin arasından verdim, neden telesekretere düşmemişti ki? "Andrea," diye diğer taraftan sesini duydum.

"Selam, Brandon. Şey..." boğazımı temizledim "Bu öğleden sonra okulu ektim, bunu haber verecektim. Tekrar endişelenmeni istemem," dedim Effy'nin evinde toplandığımız günü anımsayarak.

"Neredesin? Ve neden okulu ektin?"

"Dark Paradise, diye bir kafede, Bella'nın erkek arkadaşı ile tanışacağız," dedim.

Bir süre sessizlik oldu, yutkundum. "Siz?" diye sordu

"Ben ve April," dedim

"Bir saate kadar seni almaya gelirim," dedi

"Brandon..." diye itiraz etmeye kalmadan lafımı böldü.

"İçkili mekanlara yalnız gitmeni sevmiyorum," dedi ve ben daha yalnız olmadığımı söyleyemeden telefonu kapattı. Homurdanarak topuklarımın üzerinde döndüm ve salona girdim. Her adımımda biraz daha dişimi sıkıyordum, Bella'nın sevgilisini görmeye meraklı olduğumdan değil, Brandon'ın beni kısıtlamasından nefret ediyordum. Ona kafa tutmak istiyordum fakat yapamıyordum. Tamamen elleri kolları bağlı halde ona teslim olmuşum gibi hissediyordum.

Sırtı dönük genç adam April ile tokalaşıyordu, Bella da kocaman gülümsüyordu ancak bu kadar büyük bir gülümseme onun değildi. Bella mutluyken bu kadar büyük gülümsemezdi, aksine mahcup bir şekilde dudakları kıvrılır, gülüşünü saklamak istercesine başını eğerdi.

"Selam," diyerek genç adama döndüğümde kaskatı kesildim. Bu oydu. Yemek yediğimiz restoranttaki adam/genç adam?

Havadaki elimi tuttu ve hafifçe sıktı, yüzündeki sinsi gülümseme kanımı donduruyordu. Hızla elimi avcundan çektim

"Bu da Andrea," dedi Bella beni tanıtırken.

Micah gülümsemesini genişleterek inci gibi dişlerini ortaya çıkardı "Memnun oldum, Andrea. Ben de Micah,"

Başımı sallayarak sandalyeme çöktüm, o hemen yanımda oturuyordu. Gereksiz bir şekilde kendimi rahatsız hissediyorum. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyor ve yanaklarım yanıyordu. Bunun sebebi neydi? Bu rahatsızlığı veren şey onu ilk gördüğüm gece hissettiğim aldatma duygusu muydu?

Ayağımla kafede yankılanan müziğe ritimsiz bir şekilde ayak uydurmaya çalıştım fakat rahatsızlığımı saklayamıyordum. April, Bella ve Micah kıkırdayarak bir şeyler konuşuyorlardı fakat kendimi veremiyordum. Kendimi rahat da hissedemiyordum. Sadece rahatsızlık vardı.

Masanın altındaki ayaklarımıza bakarak parmağımı tahriş etmek gibi önemli bir işe yoğunlaşmıştım ki Micah "Sen hiç konuşmadın, Andrea," dedi.

Sadece gözlerimi kaldırıp ona baktım "Bilmem, yeri gelmemiştir." dedim ve hafifçe gülümsedim.

"Üçünüz nasıl bir araya geldiniz?" diye sordu bakışlarını üzerimden almadan. Sorusunun bana hitaben olduğu belliydi.

"Alsında beşimiz," diyerek düzelttim. "Joseph ve ben karşı komşuyduk, yani olağan bir şeydi tanışmamız. Bella ile de Joseph sayesinde tanıştım," devam etmek üzereydim ki elini kaldırarak durmamı işaret etti.

Sıfır | Vincent Serisi 1Where stories live. Discover now