18

128K 3.5K 345
                                    

Sessizce onu izliyordum. Derin ve huzurlu uykusunun ortasında o kadar güzel görünüyordu ki insanın herhangi bir anını ziyan edebileceği düşüncesi tüylerimi diken diken ediyordu. Çukur yanaklarını gölgeleyen sakalları, dolgun dudakları, köşeli çenesiyle tam olarak insanların güzel kabul ettiği kategorideydi. Yine de başka bir şey vardı. Eğer onunla karşılaştığımız ilk gün bana bir çöp gibi davransaydı güzel yüzüne aldanmazdım. Onun güzel olan yanı kalbiydi. Saf, dürüst ve güçlü bir kalbi vardı ve ben bu kalbe hayrandım.

"Daha ne kadar devam edeceksin?" diye sordu gözlerini aralamadan.

İç geçirdim ve kıkırdadım "Tüm gün?" diye sordum.

Gözlerini araladı "Seni görmeden bir gün mü?" diye sordu. Başımı yasladığım kolumu yastığın altına sokarak kafamı yastığa koydum.

Doğruldu ve kolundan destek alarak biraz önce benim olduğum gibi beni izlemeye başladı. Yeşil gözleri üzerimde gezinirken onu izliyordum. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Üzerime eğildiğinde benimle oynadığını düşünüyordum ancak çok daha fazla yakındı.

Yutkundum. Nefesimiz bile aramızdan geçemiyordu, santimlerle ölçülemeyecek kadar az mesafe vardı aramızda. Bir yanım hala beni öpmeyeceğini düşünürken diğer yanım bunun olacağına inanıyordu.

Haklıydı.

Dudakları dudaklarıma dokunduğunda tüm kan yüzüme taşınmıştı. Gözlerimi kapattım ve kendimi ona bıraktım. Alt dudağımı dudakları arasında ezerken tişörtüne sımsıkı tutundum. Ona daha fazla tutunmak istiyordum, onu kucaklamak, tümüyle sarıp sarmalamak isiyordum. Temas eden tek yer dudaklarımız olsun istemiyordum.

Bir elimi ensesine götürüp saçlarını kavradım. Daha yakındık, yine de yetmiyordu. Ağırlığını üzerime verdiğinde kalbimin atışını hissettim. Aynı anda vücudumda onlarca şey olup bitiyordu. Midem kasılıyor, kalbim hızlanıyor, adrenalin hormonum daha fazla salgılanıyor, boğazım kuruyordu...

Elini belime koyarak kalçalarımı kaldırdı ve kendine sürttü. Titreyerek nefesimi verdim, bunu daha önce yapmıştı ancak bu kadar yakın olmamıştık.

Kesik kesik öpücükler verirken bir eli kalçamın altında bana ritim veriyor, diğeri ise tişörtümün altında ahlaksızca hedeflerine ilerliyordu. Onu durdurmak istemiyordum. Durmasın.

Tişörtümü üzerimden sıyırıp çıkardığında bana tepeden baktı, ifadesiz yüzü binbir ahlaksız vaat barındırıyordu bünyesinde. Tekrar dudakları dudaklarıma değdiğinde dili dilime dokundu. Bu beni korkutmaktan öte alevlendirdi.

Kesik öpücüklerinin arasından "Seni," bir kez daha öptü "İstiyorum," dedi. Buna karşılık kalçalarımı kaldırarak ona sürttüm.

Göğüslerime doğru ilerlerken "Cevap... Ver." dedi. Dili sütyenimin sınırlarında dolaşırken nefesimi tutup başımı geriye attım. Kavislenen sırtım, ellerine bıraktığım kalçalarım... Başka nasıl cevap verebilirdim ona? Teslim olmuştum.

"Cevap," diye fısıldadı göğsüme doğru.

Yapabildiğim tek şey "Brandon," demek oldu. Sesim kendime yabancı gelmişti. Kalçamdaki elini eşofmanımın içine sokup kumaşın üzerinden bana dokunduğunda titredim. Kavislenen vücudum daha da gerildi.

"Andrea," diye fısıldadı karnıma doğru. İki elimle sıkıca çarşafı kavramış bir sonraki hareketi için nefesimi tutmuştum.

Islak dudakları eşofmanımın kenarlarında dolaşırken gözlerimi sımsıkı kapattım. Şimdi olmazdı. Tüm bunların üstüne onunla olamazdım.

Sıfır | Vincent Serisi 1Where stories live. Discover now