29.Sana aşığım ben!

79.7K 3K 171
                                    

Kendimi normal insanların arasında farklı evrende kalmış gibi hissediyordum. Ya da bulunduğumuz durumu göz önüne alırsak aslında onlar anormaldiler. Yanıma gelmiş gerginlikle kapıdakilere bakan Aren'den gözlerimi alarak sırasıyla yüz ifadelerinde dolaştım. Adam sinirli , kadın şaşkın , Su salak. Hayır gerçekten de öyle bakıyor ne yapabilirim! Ve yine Aren'e dönüğümde gergin.
Önüme geçip beni korumacı bir tavırla arkasına aldığında 'Baba?' dedi . 'Hayrola ?'

Terbiyesizliğini fark ettirmek için beline bir tane çimdik attım. Evde sadece ikimiz vardık. Bu tavrı yanlış anlaşılmamıza sebep olacaktı. Halbuki ben gayet masum, sadece çorba yapmak için gelmiştim buraya kadar!

'Su epey hasta olduğunu söyleyince sana bakmaya geldik.'

Beline daha sert bir çimdik daha attım. Su hasta olduğunu nereden biliyordu ? Ve daha önemlisi neden biliyordu ?

Hızını alamayıp tekrar hareketlenen elimi kolunu geriye bükerek durdurdu ve avucuna aldı.
'Şimdi daha iyiyim baba' dedi.

Oluşan kısa bir sessizlikten sonra babası konuştu.
'Peki, madem öyle gelmişken bir kahveni içelim öyle kalkarız o zaman.' 
Eve ilk adımını attığında diğerleri de bu fırsatı kollar gibi peşinden içeriye girdiler.
Arkalarından bakarken düşündüğüm tek bir şey vardı. Kahveleri ben mi yapacaktım!

'Aren?'

Cevap vermeyince yüzümü ona doğru kaldırdım. Endişeli bir ifadeyle o da arkalarından bakıyordu. Üzerinde anlamlandıramadığım bir garip hal vardı.
'Aren?' diye mırıldandım tekrar.

Yine beni duymayınca , hala avucunda olan elimle elini sıkarak tekrar 'Aren?' diye mırıldandım .

'Efendim?' diyerek bana döndüğünde şaşkın gözüküyordu.

'Senin neyin var ?'

'Hiç , sadece yorgunum' diye cevapladı beni kafasını sallarken.

'Hastasın, dinlenmen gerekiyor.' 'Çorbanı hazırlamıştım , soğudu.' dedim dudaklarımı bükerek.

'Of , o iğrenç şeyden hiç mi kaçışım yok?' diye sordu bezgince.

'Hayır kesinlikle yok.' 'Ben o kadar uğraştım , içeceksin!' 'Ayrıca iğrenç falan da değil mis gibi çorba işte!'

'Of pekala' dedi nefesini üfleyerek. 'Bir içeriye bakayım sonra yanına gelip içeceğim tamam mı?'

Ne!

Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. 'Ne yani kahveleri gerçekten ben mi yapacağım?'

'Görevliler sabah evi toparlayıp gitti , evde başka kimse yok biliyorsun.
'Yoksa yapamaz mısın?' dedi bu inanılmaz bir şeymiş gibi yüzünde şaşkınlıkla.

'Şey...'
'İstersen Su'ya söyleyelim ?' dedi cümlemi tamamlayamadan tek kaşını kaldırmış bir şekilde.

Böyle söylediğine göre Su kahveyi güzel yapıyordu!
Yok yok.' dedim. Ani anormal tepkim onu güldürmüştü.
Eh, biliyordu derdimi tabi !

'Ben yapıyorum şimdi.'

'Anlaştık , birazdan yanındayım o zaman.' diyerek beni bırakıp salona geçti.

Cebimden cep telefonumu alarak mutfağa ilerledim. Tabiki bende kahve yapabiliyordum da benimki köpüksüz oluyordu maalesef!
Google dan köpüklü türk kahvesi seçeneklerini tıklattım. Tezgahtan kahve ve dolaptan beş adet fincan çıkardım. Ama nasıl içtiklerini sormamıştım!

Yanlarına gidip sormalıydım. Of !
Mecburen mutfaktan çıkıp salona ilerledim. O sırada duyduğum soru içeri girmeden kapı arkasında duraklamama sebep oldu.
Üvey annesi Aren ile konuşuyordu. 'Ne kadar ciddisin ?'

KORWhere stories live. Discover now