47. 14 Şubat

48.7K 1.5K 92
                                    

Merhaba arkadaşlar, her zaman söylüyorum ama çok yoğun oluyorum ve maalesef hiç aklımda olan tarihte bölüm paylaşmak nasip olmuyor. Bölüm içerisinde kalın yazı ile yazılmış yerler cinsellik barındırır , gerçek bir cinsellik yazdığımı düşünüyorum , bundan dolayı yaşı yetersiz ve sevmeyenlerin okumamasını rica ediyorum. İyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum 🤗

Yani sizin anlayacağınız , ben cidden anlamıyorum." Kaşlarımı çattım. "Pekala garip bir cümle oldu bu. Kafasında neler kuruyor , düşünüyor çözemiyorum. Oğlun şu aralar tam bir pislik gibi davranıyor ve anne ben cidden bunu hak etmiyorum, biliyorsun." Bir süre düşündüm. "Tamam Erene uyup biraz naz yapıyor olabilirim ama benim aksime o hak ediyor."

Etrafıma bakındım. "Kusura bakmayın, sizi de rahatsız ettim. Ama ne yapayım? Torununuz illet bir şey!" Yeşimin yukarıdan "Haydi." diyen sesini duyunca derin bir nefes aldım. Yaptığım şey saçma gibi görünüyor olabilirdi, hatta görünmüyordu tamamen saçmaydı ama çok huzurluydu. Her ne kadar bir saattir Areni şikayet ediyor olsam da beni duyduklarını biliyordum. Bu sabaha kızları annemle tanıştırmakla başlamıştım. Aren haklıydı. Bir farkı yoktu. Olabileceğim kadar mutlu olmuştum. Sonra kızlar beni yukarıda beklemiş , bende içimdekileri annem ve kayınvalidemle birlikte akrabalarıma anlatmaya başlamıştım. İlahi bir gücün Arene vurup aklını başına getirmesini dilemiştim. Eh, belki biri bize büyü falan yapmışsa bozulurdu.

Yerimden kalktım. "Yine geleceğim." Geriye bakındım. "Bir sonraki gelişimde detayları anlatırım."

Kızların yanına dönüp , arabaya bindim. "Rahatladın mı bari?" diye sordu Sena.

"Çok , ne rahatlama ne rahatlama! Haydi beni alışverişe götür Yeşim!"

"Emrin olur bebeğim." dedi gülerek. Fikir değiştirmiştim. Kartta biriken tüm parayı, bir kısmını hayır için ayırıp harcayacaktım bugün. Özellikle bugün harcayacaktım çünkü bugün Sevgililer günüydü. Benim sevgilili , sevgilisiz günüm!

Alışveriş merkezine ayak basışımız sanki bir hız yarışındaymışız gibi olmuştu. İndirimin son günü ve son kalanlar bizim olmalıydı. Ben birkaç tane elbise , üç takım iç çamaşırı , yine birkaç kazak ve pantolon alırken , Sena ayakkabı ve parfüm , Yeşim ise iki palto almıştı. Artık eskiyi hatırladığım için , en son durağımızda, hayatımda ilk defa bu denli bir kozmetik ürün alışverişi yaptım. Bir düzine her renkten ruj aldım. Özellikle kırmızıyı sevdiğimden kırmızı tonları ağırlıktaydı. Allık, maskara, far ve daha aklıma gelen her üründen bir tane mutlaka sepetime attım. Ve sonucunda içimi yakan bir servet ödedim. Bu çabaya sırf çocukluğumdaki gibi aynı ben olduğumu kabullenmem için girmiştim. Hayal kırıklığına uğramayacağımı umuyordum.
Daha sonra yemek yemek için bir yere oturmuş , tam yemeklerimizi yerken telefonum çaldı. Arayanın Aren olduğunu gördüğümde ne yalan söyleyeyim her ne kadar umudumu kesmiş olsamda bir heyecan dalgası yukarı doğru tırmanmıştı. Pekala tamamen kesmemişim!

"Efendim?" diyerek açtım telefonu.

"Neredesin?"

Hımm. Bu bir sürpriz gelebilir anlamında mıydı acaba? "Kızlarla alışveriş yaptık , şimdi yemek yiyoruz? Ya sen?"

"Bir iki saate sana geleceğim. Küçük bir çanta hazırla. Bir yere gideceğiz."

Biliyordum! Biliyordum! Biliyordum! Yaşasın!

"Nereye?" diye sordum heyecanlı çıkan sesimle. Kendimi tutmayı başaramamıştım.

"Bursa'ya gideceğiz. Bu sefer güzel bir kayak yapabiliriz diye düşünüyorum."

Geçen sefer olanları düşündüm. Kavga edişim , yüzümün kar yanığı olması. Tabiki her zaman sevgilime sırnaşanı dövebilirdim , yanık için ise gelmişken yüzüme bir krem alsam iyi olurdu.

KORWhere stories live. Discover now