38.Ne yapardım?

68.7K 2.5K 267
                                    

Öncelikle çok çok geciken bu bölüm için üzgünüm, çok zor bir bölüm oldu hislerini ifade edemiyormuşum gibi hissediyorum ve ekliyorum neden bu kadar takılıyorsunuz arkadaşlar Çağrı her iki cinsiyet içinde kullanılabilen bir isim , bir anlamıda Doğanların kuşu. Anlamı yüzünden bu ismi seçtim ki değiştirilmiş bir isim kızın adı Mehir sonuçta. Her neyse iyi okumalar 👐

Geri dönüş yolunda , yanımda bedeni bana dönük biçimde uyuya kalan Ereni izliyordum.
Kesinlikle benzemiyorduk. Şu an görünmüyordu ama bir kere onun bal renginin müthiş bir tonuna sahip gözleri vardı. Benimkiler klasik bir kahverengiydi. Sonra o sarışındı , bembeyaz bir teni vardı. Ben ise sarışın olmaktan epey uzaktım. Aren ile aynı şekilde gamzeleri vardı. Acaba Anneme mi benziyordu? Aren ile benzediği düşünülürse babası değil de annesine benzemesi daha büyük ihtimaldi. Annesine... Anneme.

Öfkemin gölgesinde saklanan gözyaşlarım akmak için yer arıyordu. Kendimi eve gidinceye kadar kasıyordum. Zira bulunduğumuz uçak ve insanlar ne gözyaşlarımı ne de o an ki psikolojimi kaldıracak durumda değildi. İçimde bir kasırga barındırıyor muşum gibi hissediyordum.

Tekrar Erene baktım. Sağ şakağında parlayan ufak ben şu saçma an da beni güldürdü. Aynı yerde benimde aynı şekilde bir benim vardı. Tek benzerliğimizi bulmuştum. Yaşasın! Bir ben. Sadece basit bir ben!

Gerçekten bir ağabeyim vardı ve onu hatırlayacağımdan emindi.
Hatırlayamasam bile inanıyordum. Aksini düşünecek hiç bir kanıtım kalmamıştı.

Tüm bu olanlar hem saçma sapan , hem de yırtılmış kitabın birleştirilmiş sayfaları gibi doğru geliyordu.

Babamın pek çok kez ilgisizliği , üvey annemin yine pek çok kez bana uzak oluşu , kendimi bu yaşıma kadar içten içe yalnız, eksik hissetmiş olmam. Hepsi bu yüzdendi. Ailenin tam olarak nasıl bir şey olduğunu anımsamıyordum ki şüphe edeyim.

Benim için aile kızlardı. En yakın, en samimi, tüm enlere sahip dostlarım. Benim için aile Arendi. Neredeyse tüm ilklere sahip.

Aren.

Off ne yapacaktım ben? Deli gibi seviyordum onu. Kırılmış kalbim onu affedebileceğim herhangi bir yol arıyordu. Ama yoktu işte. Aren beni düpedüz alçak bir şekilde kandırmıştı. Beni, hislerimi umursamadan , yalanlarıyla yanında tutmuştu.

Tüm bunları hazmedebilmem için henüz çok erkendi. Muhtemelen bu gün yapacağımız konuşmadan sonra Ekrem beyin de , Arenin de yüzünü bir süre görmek istemeyecektim. Kendimi biliyordum. Açıklayacaklardı ama hiç bir açıklamanın bize söylenilen yalanı örteceğini düşünmüyordum.

Uçağımız inişe geçtiğinde yanımdaki Eren irkilerek uyandı. "Günaydın." dedi bana gülümseyerek.

"Günaydın." diye cevapladım düz bir ifadeyle. Nasıl uyuyabiliyordu?

Tabi , o amacına ulaşmış, beni bulmuştu. Ben ise hem kazanmış hem kaybetmiştim. Aren.

Kafamın içerisinde korkulu sesi yankılandı. Beni odanın bir köşesine sinmiş halde gördüğünde gözlerindeki dehşeti okuyabilmiştim.
Biliyor olmalıydı. Böyle bir şeyi öğrendiğimde eskisi gibi olmayacağını.

Söyleyememişti de. Onun yerine Su'dan öğrenmiştim! Kafamın içerisindeki ampul yandı! Tabi ya. Onat ve Su! Arenin bana söylemeyi ertelediği şey bu olmalıydı. Onat ile bu yüzden kavga etmişlerdi. Onat ve Su bu yüzden birlikteydi! Aralarındaki ilişki çıkar ilişkisiydi! Onat'ın hiçbir şey yapmadan durmayacağını tahmin etmem gerekiyordu.

Her şey birer birer üzerime dökülürken şüphe ettiğim ama üzerine gitmediğim bir sürü şeyi çözdüm.

Aren bana bir sürü açık vermişti , ama nereden tahmin edebilirdim? "Üzgünüm"dediğini hatırladım. Bana "O gece kim olduğunu bilmiyordum." demişti. Beni sonradan mı öğrenmişti? Ya Su ve Onat? Nasıl öğrenmişlerdi de, bize böyle bir oyun oynamışlardı? Kim bilir ben farkında olmadan Aren ne eziyetler çekmişti.

KORWhere stories live. Discover now