16.Bölüm:Edep

6.6K 512 12
                                    

Kahvenin mis gibi kokusuyla kendinden geçmişti yine.Seviyordu yaptığı işi.Kahveleri fincanlara döktükten tepsiyle beraber merdivenleri çıkmaya başladı.Odaya gelip kapıyı açıp masasın üzerine koydu.Gözleri Beyza'yı arıyordu.İki dakikada kaybolmuştu.

"Aff nerde bu kız ya"

"Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı.Natırlıyor musun?"

Arkaya dönük koltuğun arkasından gelen çakma Cüneyt Arkın sesiyle Beyza'nın orada olduğunu anlamıştı.Oda hiç bozuntuya vermeden devam etti oyuna.

"Nevet bilirim."

Döner sandalyeyle arkasını dönmesiyle Nisa küçük bir kahkaha atmıştı.Ağzında sigara gibi kullandığı pembe tüylü bir kalem ve şalını yana doğru saç gibi yatırmış bir Beyza'yla karşılaşmıştı.

"Nişte benn noyum.Şimdi seni huzurumdan kovuyorum."

Nisa alaylı bir sırıtmayla tek kaşını kaldırıp konuşmaya başladı.

"Nozaman bende bu gayfeleri içerim."

Beyza'nın gözleri bir anda açılmıştı.

"Nayır bunu yapazsın kuzumm."

Nisa kendi kahvesini eline alıp höpürtederek bir yudum aldı.

"Buu anam için.Buu babam için."

Tam Beyza'nınkini de içiyordu ki.Beyza eski haline bürünerek bir hışımla Nisa'nin elinden kahveyi aldı.

"Çocuk oyuncağımı bu Nisa.Ayıp yani.Şakanında bir sınırı var.Kahveyle oyun olur mu ?"

Gülmekten Nisa'nın gözlerinden yaş gelmişti.Beyza'nın mimikleri Nisa'yı hep kahkahalara boğardı.

Zaten hep böyle olmazmıydı?İnsan hep en yakın arkadaşının yanında bu kadar rahat ve içten gülebilirdi.Onun yaptığı komiklere dışarıdaki hiç kimse gülmez hatta anlamazken sen katıla katıla kahkaha atarsın.Aslında bu kendisinin de hoşuna gider.Bu lisanı ancak kendisi ve arkadaşı bilir...

Gülme faslını bitirdikden sonra kahvelerini de içmeye başladılar.
Bir yandan da sohbet ediyorlardı.

"Benim anlamadığım neden seni uyarmaya gelmiş?Garip yani Kağan'dan bahsediyoruz."

Nisa omuz silkti.Bilmiyordu aslında oda çok merak ediyordu ama düşünmekte istemiyordu.

"Bilmem ama bildiğim tek şey Mert'in aldığı hediyeyi geri vermem gerekiyor."

Beyza kafasını sallayıp derin bir nefes aldı.

"Eylül'e veririz oda Mert'e verir."

Nisa kahvesinin son yudumunu da içip telefonunu eline aldı.

"Ben Eylül'ü bir arayayım gelsin yanımıza."

Eylül'ü arayıp hopörlörü açtı.Çalıyordu ama açan yoktu.Nisa tam kapatacakken Eylül'ün sesi duyuldu.

"Efendim Nisa"

İki genç kız anlamaz bakışlarını birbirlerine çevirmişti.Çünkü Eylül çatallı sesi ağladığını ve yorgun olduğunu bariz belli ediyordu.

"Eylül iyimisin?"

Nisa sorduğu sorunun cevabını biliyordu ama ne olduğunu anlamak için yine de sormuştu.

"İyi değilim Nisa."

"Neredesin yanına gelelim."

"Hastanedeyim ama siz gelmeyin ben gelirim yanınıza."

SABIR "TAMAMLANDI" Donde viven las historias. Descúbrelo ahora