33.Bölüm:Ayrılık

5.3K 398 3
                                    

İnsan çaresizliği nasıl tanımlayabilir?Çaresizlik neydi?Bunu açıklamaya cümleleri yetmiyordu lakin iliklerine kadar hissediyordu.Çaresizlik çok kötü bir duyguydu!Hayatının her anında pusu da bekleyen bir avcı gibiydi.En ufak bir hatadan da anında avlanıyordun.Şuan da avlanmış hissediyordu kendini.Bu duyguyu en son babasını kaybettiğinde hissetmiş ve onu bir şekilde def etmeyi başarmıştı.Bunu da atlatırdı değil mi?Aynada ki görüntüsüne baktı.Gözünde ki yaşın gelinliğine damlamasını izledi.Bir diğerininde dudaklarına süzülüşünü.Dudaklarında ki göz yaşının tadı bilinenin aksine tuzlu değil acıydı..Öyle bir acıydı ki okyanusları içse bu acı geçmezdi.Belki de günahlarının bedeliydi bu yaşadıkları yada çok büyük bir imtihandı.Yaşamı boyunca kaybettiklerini düşündü.Babası..Onun en kıymetlisiydi.En büyük acıyı çaresizliği onunla tatmıştı belki de.Bir damla daha düştü gözlerinden.Kafeleri..Ekmek tekneleriydi onların.En sevdiği yerdi.Gerçekleştiği hayaliydi...Şimdi de kendini kaybetmişti.Öyle kayıptı ki bulunamayan ve yeri dolmayan...Kendini kaybedişi ailesi içindi.Çünkü onların başına bir şey gelse kendisini yine kaybedecekti.En azından onların iyi olduklarını bilmesi onu yaşama tutunduruyordu.Gözlerinde ki yaşı sildi lakin eli öylece havada kalmıştı.Sol elindeki alyansı takılmıştı gözlerine.Özgürlük müydü bu alyans yoksa esaretinin bir sembolü mü?Elini yumruk yapıp gelinliğinin pilesine saklamıştı.Görmek istemiyordu.Ne kendini ne de parmağında yük yapmaktan başka işlevi olmayan alyansı...Çekildi aynanın karşısından ve yatağının üzerine oturdu.İçeriye birinin gelip onu almasını beklemeye başladı.Dahaca nemini yitirmemiş gözleriyle odasını inceledi.Sanki yıllardır yaşamamışda ilk kez görüyormuş gibi.Yada son kez...Mesela yatağının kenarında ki çiziği ilk defa görüyordu.Yerde ki halının renginin sadece pembe olmadığını içinde azıcık da olsa mor rengin olduğunu şimdi fark etmişti.Fark etmişti etmesine de bunlar için çok geçti artık..Kapının tıklatılmasıyla gözlerini hemencecik silip yapılı baş örtüsünü tekrardan düzeltti.İçeriye giren Beyza'yı görmesiyle ayağa kalkmıştı genç kız.Gözlerini Nisa'dan ayıramıyordu.Kardeşi ne kadar da güzel olmuştu böyle.Gelinliği gösterişten uzak sade ve düz bir elbiseyi andırıyordu..Tam Nisa'nın istediği gibi.Her zaman gösterişten ve abartıdan kaçmıştı.Beyaz gelinliğiyle meleklere benzemişti..

"Çok güzel olmuşsun.Hiç bu kadar güzel gelin görmemiştim."

Nisa ağlamamak için dişlerini sıkıyordu fakat Beyza'nın titreyen sesi ona hiç yardımcı olmuyordu.Nisa dolu olan gözlerini yukarı çevirdi.Ağlamak istemiyordu.Hem nasıl olsa en yakın zamanda tekrar gelecekti.Bu oyundu değil mi?

"Teşekkür ederim.Aslında Kağan'ın ailesi olmasa hiç giymem bu gelinliği ama annem işte tutturdu gerçekçi olsun diye."

Kısa bir süre sessizlik oldu aralarında.İkisi de birbirlerine bakmaktan kaçınıyorlardı.Çünkü biliyorlardı ki bakışları birbirine değse birbirlerinden kopamayacaklardı.

"Gidiyorsun öyle mi?"

Beyza kısılmış sesiyle konuşurken sabrının son damlalarını kullanıyordu.Zira daha fazla dayanamayacaktı.

"Saçmalama ne gitmesi geleceğim ben.En kısa zamanda hemde.Sakın ben gittikten sonra yatağıma kurulayım deme.Biliyorum senin hep gözün vardı zaten.Sonra annemin her pazar yaptığı kekten de ayır.Gelip yerim.. ben.. onları.Bir de cam..ın ön..ünde..ki çiçek..lerimi..de sula."

Nisa artık dayanamamış son cümlelerinde göz yaşlarına hakim olamamıştı.Sıkıca sarıldı kardeşine.O hiç ayrı kalmamıştı ki.Hiç bilmezdi onlarsız nasıl yaşanırdı?Kalbinde ki ince sızı da neyin nesiydi?İki kardeş hıçkıra hıçkıra ağlayıp sıkıca birbirlerine sarılıyorlardı.

"Tamam..Kekten..de..ayırırım..Çiçeklerini..de sul..arım..ama..seni..özlersem..yatağına..yatabilirim..değil..mi?"

Genç kız Beyza'yı sanki daha çok sarabilecekmiş gibi biraz daha çekti kendine.İstese ona canını verebileceğini hiç düşünmüyordu.Onlar için nelerden vazgeçtiğini...Bir yatağın lafı mı olurdu onun için?Bu söylediklerinin hepsi onu unutmamaları içindi.

SABIR "TAMAMLANDI" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin