8.bölüm

14.6K 832 91
                                    




      Can, arkası dönük bir vaziyette konuştu."Her ailede  bir iyi , bir kötü  vardır ama en kötüsü Günah keçiliği yapmak masum insanların omuzlarına hak etmediği  sorumluluklar yüklemek." dedi. ve daha fazla beklemedi.
Can , öylece  bırakıp çıktı. odasındaki büyük terasa attı kendini.

      Kendine itiraf etmesede  aile özlemi çekiyordu. Annesini küçük yaşta kaybetmişti babası Cemre ve onu  hem ailesinden hem de memleketinde men etmişti her ikisini de , hemde  kim için ! ciğeri beş para etmez bir adam için, abisi için. Çok kızıyordu Can , hemde çok içerliyordu ama eli kolu bağlıydı. Memleketine  dönse abisi huzur vermezdi biliyordu.  Burada işleri iyiye gidiyordu. çoğu fakire ekmek kapısı olmuştu Can , her  geçen gün çalışan sayısı artıyor , işleri akıl almaz bir hızla ilerliyordu.

      Can, düşündükçe dişlerini sıkıyordu.Nefesi kesiliyor, gözleri doluyordu. çölün uçsuz bucaksız karanlığına bakarak haykırmak onun için sıradan bir ritüel haline gelmişti.  Yine öyle büyük bir nida attı ki halâ sofrada şaşkın  şekilde oturan Ahuzar, irkilerek oturduğu yerde sıçradı.

      Genç kadın  bu adam da  kendinden izler gördü. Oda içten aileden yaralıydı. Belli ki oda benim gibi yapayalnız diye düşündü. Belki acı bir kaza da kaybetmişti ailesini. Belki de daha fazlası, Kim bile bir ki! Ahuzar omuz silkerek oturdugu yerden kalktı. Sızlayan ayağını hafif çekerek masayı toplamaya başladı. Ister istemez Can'ı düşünüyor iç geçiriyordu. Kendini bu çöle hapis edecek kadar ne derdi var diye düşünmeden edemedi.

      Ama bir yandan da hiç  olmadığı kadar mutluydu Ahuzar, ilk defa artık bir yemek yememiş bir sofrada önemli biri gibi geniş geniş oturmuştu. Belki evlense evinin hanımı olsa kendi evi ocağı olsa  onu seven bir kocası sevgi ile sarılan çocukları olsa oda bugüne kadar böyle bir sofrada oturabilirdi. Yine olurdu belki çok geç değildi.

       Günler Ahuzar için sakinlik içinde geçiyor , Ahuzar hiç olmadığı kadar kendini mutlu hissediyor ve bu rahata  alışmak ister bu halde hissediyordu kendini. En işlerine alışmış deneme yanılma yöntemi ile mutfakta bulduğu yemek kitabından değişik bir kaç yeni yemek bile öğrenmişti.

    Can'ın odasını  ilk defa temizlediği gün etrafı incelemekten akşama kadar temizliği anca bitirmişti. Yatağın başında asılı duran  kılıç ve hançerleri incelerken kendini kaybetmişti. Her halinden çok  değerli olduğu belli olan taşlarla kaplıydı. Ahuzar , Can'ın hayatında kaldıkça daha çok için çekildiğini hissediyordu. Ve Can'ın hayatına gizli bir hayranlık duymaya başladı. Kendine kızıp  durdurmaya yerini kendine bildirmeye  çalışsada bu heyecana kapılmak onun hoşuna gider olmuştu. Gömleğini ütülerken  askıya asıp içinde Can'ı hayal eder bir halde bulmustu kendini bu  tuhaf duygular Ahuzar'ı çevrelerken, Can  işlerine yoğunlaşmış eski düzenine geri dönmüştü. 

   Ahuzar'ı fazla.düşünmeye çalışıyor, onu da yanında çalışan diğer inslanlar gibi görmeye özen gösteriyordu.  Can'a  da bu yakışırdı. Koruması altına aldığı diğer  çalışanlar gibiydi işte.

   Can, eve erken gittiği  günlerde artık yemeğini yalnız yiyordu. Terasta kurulmuş sofrada koyduğu iki duble rakısını  Ahuzar'ın birbir emekle yaptığı mezeler ile birlikte yavaş yavaş yiyordu.

     Cabbar " Ağam müsait misin?" diye elinde sıktığı şapkası ile içeri girdi.  ince tabanlı sandeletleri  olan ayağını bir adım öne atarak Can'a baktı. 

    Can, başını kaldırarak yan bir bakış attı."ooo Cabbar ağa kaynanan seviyormuş , " diyerek gülümsedi ve eli ile yer göstererek onu masasına davet etti.

   "tanısaydı severdi belki "

   "severdi tabi senden iyi damadı nereden bulacaktı."

   Cabbar gülerek ," keyfin yerinde "

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Where stories live. Discover now