26. bölüm

11.1K 766 213
                                    

 


keyifli  okumalar

bu bölüm up uzun yorum yapan @@Hulya  ya gelsin o istese dün yazacaktım....


   Can'ın sesisin de ki boğukluk ve gözlerin de ki şaşkınlığı fark eden Ibrın  gözünü  kısarak Can'ı tuttuğunun aksine yavaşça bırakarak,"bilmiyordun,"dedi.

Can sıkıntı ile verdiği nefese ekledi,"bilmediğim başka ne var?" Ibrin gözlerini kaçırarak "ben nereden bilebilirim ..."diyerek çalan telefonuna nefretle baktı.

Can ,"biri mi   rahatsız ediyor?"dediğinde  İbrin  şimşek gibi  çakan gözleriyle baktı.

"ben gitsem iyi olacak ,siz de kendinizle ilgilenin  biraz." diyerek ahırın aralık  olan kapısına yöneldi  etrafı kolaçan ederek çıkan ıbrın mutfak kapısına doğru  yöneldi mutfağın arka bahçeye açılan kapısından gelmişti buraya kızlar çöpleri  falan bırakır  böylece adamlar içeri  girmeden işlerini  hallederdi.

Ibrın  yavaş yavaş başına gelen aklıyla iyice sinirlenirken  kendine bir bardak su  doldurup  mutfakta ki sedire oturdu. Bu adamla ne diye konuşmuştu ki ! ilk gördüğü an çıkıp  gitmeliydi  ya Asaf veya diğerleri görseydi olacakları Zirav  sultan bile engelleyemezdi  Utanç hissin  hisseden İbrin kendine kızarak bir de yetmezmiş gibi adama sakat kalabileceğini  söylemişti, nereden bilebilirdi ki sakladıklarını ?

Ya adamlarına ya da doktora hesap sorduğunda benden öğrendiğini söylerse diye korkuya kapıldı  bu sefer de ıbrın. Her dakika başı  kendine duyduğu  öfke artarken avludan sesler gelmeye başladı  yüksek  sesler değildi  ama  mutfağın avluya bakan penceresinden sesler Ibrın'e gelmeye yetmişti.

Can, içeri çağırdığı Cabbar'a doğru  elinde tuttuğu bastonu fırlatarak;"bana neden sakat kaldığımı söylemedin?"

"Canın yeterince sıkkındı,"

"canım çıksaydı da herkes rahatlasaydı!"

"öyle deme ağam hem kesin değil-"

"sus Cabbar bu açıklamayı yapmak için yeterince geç kaldın!"

"sana kim dedi ağam Osman ağa mı?"

bir süre geçen sessizlik Ibrın'In de nefesini bedeninden ayırmıştı korku   kaynar bir su olmuş  ensesinden sırtına doğru akarken yutkunamadığını  bile zor fark etti.,

"ne fark eder senden öğrenmedikten sonra "diyerek merdivenlere doğru hamle yaptı öyle kızmıştı ki  alçılı bacağını neredeyse sürüklüyordu.

Can'ın onunla ilgili  bir şey söylemediğini  bir süre sonra idrak eden Ibrın korkudan buz keşmiş ellerini  yüzüne bastırarak rahat bir nefes aldı.

Merdivenleri çıkmak için hamle yapan Can'a destek olmak için  dokunan Cabbar'a öyle  bir baktı ki   gecenin karanlığına mayın düştü  sandı Cabbar.

Her gün biraz daha eksildiğini  hissetti, eksiliyordu! halbuki evlenip  çocuklarının olmasını arzuladığını söylemişti  ona son nefesin de peki   Dilay teyzesi, bir görse çok üzülürdü Can'ın bu hallerine. Cemre ye ve   Can'a  hayatını feda ederek sahip  çıkmamış  mıydı?

Can uzun zamandır yapmadığı bir şey yaptı o gece küçük bir çocuk gibi  bütün gece annesinin eksikliğini hissederek  "anne " diyerek ağladı....

o gecenin sabahı yeni  bir Can uyandı için de, hiç bir şey olmamış   gibi  uyanarak Cabbar'ın odanın kenarına bıraktığı valizi açtı içinden  siyah eşofman paketini ve  siyah bir t-shirt  alarak  rtiketlerini  kopararak giydi, kapıyı açarak kapı da bekleyen Cabbar'ı içeri  baş işareti ile sokarak "geç otur "dedi

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Where stories live. Discover now