23.bölüm

10.8K 784 143
                                    







keyifli  okumalar...

Bölüm günleri salı olmakla birlikte yeni bölümün erkenden göndereyim dedim... ♥♥



  Bakışlarını  birbirlerin de iki saniyeden fazla birbiri üzerinde   durmazken  ilk bakışını kaçıran İbrin oldu.

     Can üstüne  düştüğü  koltuk değneğini  sıkıntı  ile  sıkarken   İbrin titreyen parmaklarını Can'ın  koluna doladı.  Can beklemediği yardım karşısında şaşkınlık ile tekrar Ibrin'e dönünce   ıbrin  başı  ile onaylayarak ona  destek oldu. Sağlam ayağının  üzerinde koltuk değneğinden de destek alarak  doğruldu. 

"Birşey mi istediniz yaralı haliniz de neden kalktınız?" Titreyen göz  bebeklerini  telaşlı nefesiyle iyice ortaya çıkaran Ibrin'e bakan Can , " ben - ben sadece hava almak istedim."dedi.

senin sesinin peşine düştüm. Yerimde duramadım. Avcının ala geyiğinin izine  düştüğü gibi  bende senin sesine düştüm. dudaklara dökülmeyen kelimeler dilde dişlere mahkum olurken İbrin  güzel gözlerini kısarak karanlığın içinde ki  bildiği haneleri taradı ve nefes vererek konuştu.

"Güzeldir Diyarbakır'ın  havası."  dedi geri çekilirken ve ekledi  "Şey neyse ben gitsem  iyi olacak ."dediğinde Can da tedirgin oldu. Ne hakla dur gitme kal diyebilirdi ki o sesini bir kez daha duyayım duyup unutayim...
Ibrin merdivenlerden inerken Can sessizce arkasindan bakti. Can sessiz kalandı iki  cümle kuramadan kız yanından  gitmişti,  davranışlarında ki tuhaflıkları kendi de fark ediyordu ama kendine dur diyemiyordu. belki de  kaderi sahneye çıkmıştı.

O bir yabancıydı.

öyle kalmalı, öyle davranmalıydı...

İbrin merdivenlerden indiğinde merdivenlerin yanında duran koltuk değneğini gördü eline aldı ve geri döndü, tam  merdivene  adım atmıştı ki durdu ve düşündü bunun yanlış olduğuna karar verdi. İki elinde sıktığı koltuk değneğini Can'ın odasının kapısının önüne bırakarak kendi odasına giderken daha hızlı davrandı elini kalbine koydu nefesini alıp verdi üzerine değiştirip geceliklerini giymek üzere dolabına yöneldi eline aldığı kıyafetler Yatağın üzerine düşerken Ibrin'in tek düşündüğü babasının onu kiminle evlendirecek  olduğuydu başka hiçbir şey düşünmüyordu az önce başka bir adamla terasta yalnızdı o adamla  orada olmaktan rahatsızlık duyardı normalde ama  kafasındaki sorular onu hayattan ve kaçındığı yanlışlardan  koparıyordu.

    Sabah olup yine koşuşturma başladığından Konak'ta tatlı bir telaş oluyordu sofralar kuruluyor;çaylar demleniyor ,sıcak ekmekler pişiriliyordu. Sütün ,meyve-sebzenin en  tazesi peynirin en iyisi her şeyin en iyisi güzeli  özellikle Can için hazırlanıyordu.

   Pekmez'in  babaannesi köşesinde oturmuş gelinlerinin koşuşturmalarını ve birbirlerine olan kıskanç bakışlarını izliyordu .

Henüz on yaşında olan  en küçük gelininin en küçük kızı  Nurdan'i   yanına  almış sofranın  kurulmasını beklerken biraz ilerde  Mahi'in Ela'yı sıkıştırmasını kızgın bir ifade ile izliyordu Mahi,her zamanki gibi işten kaçmak isterken Elayı ortaya sürüyordu. Ela da bir itiraz etse bir mecbur kalıyordu.

Mahi sonunda dayanamayıp,"pekmaz  Ablam nerede Gelmedi mi daha  annesinin konağından?"  dediğinde Zirav hanım bu işin  uzamasına  dayanamayarak Mahi'in annesi Gülistan'a kaş göz yaptı Gülistan hemen anlayıp Mahi'yi kolundan  yakaladı;" öbür odada işimiz vardı çarşafları değiştirdiniz mi?" Diyerek  ikisini de götürdü. 

Odaya soktuğu kızlarını karşısına aldı,

" aklınızı başınıza alın siz kardeşsiniz kardeş! birbirimizi koruyup kollayacağınıza daha laf veriyorsunuz millete Peyker ve Ayşe ye karşı beni küçük düşürüyorsunuz daha çocukların idare edemiyor, evi Nasıl idare edecek ?diye laf söylüyorlar arkamdan ,"diyerek uyardı kızlarını Ela başını önüne  eymiş annesinden yediği azarın sonlanmasını beklerken Mahi de ;" Aman Anne nasıl olsa Asaf Abim  ağa olacak Sen de anası olacaksın senin  sözün  geçecek her türlü bu konuda   Kendini çok yoruyorsun gerek yoook!" diyerek keyifle bilmiş bilmiş  kıkırdadı .

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Where stories live. Discover now