4.Güzel Çaresizliğim

2.8K 157 61
                                    

- Seni çağırmamıştık ama madem geldin, buyur otur.

Savaş öfkeyle Bahara sordu:
- Bu ne demek oluyor Bahar!

Genç kız gerginlikten kaldırdığı omuzlarını indirdi? Neden geriliyordu ki? Gerçeği anlatacaktı:
- Birşey demek olmuyor. Eski iki tanıdık kahvaltı ediyoruz. Ne var bunda?
- Tanıdık...

Başıyla Yavuzu gösterdi:
- Onun dün gece burda kaldığı doğru mu?

Bahar konuşmakta biraz zorlandı:
- Evet.

Savaş başını salladı:
- Ve sen bana...

Genç kız onu kolundan çekerek kahvaltı masasından biraz uzaklaştırdı:
- Koltukta uyudu...
- Geç bunları Bahar! Burda kalmasını gerektirecek ne vardı da...?
- Kalmak zorundaydı çünkü...!

Ne diyecekti? Bir mecburiyeti olduğunu duymamıştı Yavuzdan. Sahi niye kalmıştı?

Bahar Yavuza doğru baktı:
- Onu da Yavuz anlatsın!

Bakışlarıyla genç adamı yanlış birşey söylememesi için uyardı:
- Hadi anlat Yavuz!

Yavuz ayaklarını sürüye sürüye Savaşın karşısına gelip durdu. Şimdi bu adamı burdan dumur olarak göndermek vardı ya... Baharın hayatına müdahale etmeye hakkı yoktu. Onu sonsuza kadar küstürmekten korkuyordu. Zaten araları limoniydi:
- Burda kaldım çünkü Baharın emniyette olduğunu bilmem lazımdı.
- Anlamadım? Baharın hayatı tehlikede mi?
- Hayır, sadece bir tedbir.

Baharla onun fotoğraflarını Çolağın gönderdiğini var sayarsa şu an söyledikleri yalan sayılmazdı. Bahar için endişelenmişti ama kalması tamamen şahsi temellere dayanıyordu: Onu özlemişti.
Bahara veda ettiği o gün, o bankta ona ait içindeki bütün çiçekleri koparıp attığını zannetmişti.

Susuz, kurak bir çöl misali kalakalmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Susuz, kurak bir çöl misali kalakalmıştı. Ama renkleri görmemek onları hayal etmemek anlamına gelmez. Aklındaki canlı hayalini ne yapacaktı? Gülerken kısılan gözlerini, karanlıkta ay ışığıyla laciverte çalan siyah saçlarını. Esmer çehresini nasıl unutabilirdi? Ne bilirdi baharın gelişine engel olamayacağını?
Daha mezarlıkta gördüğünde onu bırakmak istememişti. Sonrasında da onu tekrar görme arzusuyla yanmıştı ve kalbine söz geçiremeyip kendini onun kapısında bulmuştu. Kalbin ve aklın arasında sıkışıp kalmak bu olsa gerek. Bahar hem çare hemde dertti. Kalbine girmesin diye direndiği ama aklından çıkaramadığı güzel çaresizliğiydi.

Şimdi Baharın Savaşa yaptığı açıklamaları dinliyordu. Onun bu adamın önünde el pençe divan duruşunu seyretmek onu sinirlendiriyordu. Bu Savaş kendini ne zannediyordu? Baharın sahibi mi? Ya Bahar? O atarlı, ona kök söktüren kız nerdeydi?

Kalbimde NE Arıyorsun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin