29. Herkesin payına düşen

1.3K 94 76
                                    

Karnını tuttu:
- Bebek!

Yavuzun sesi korkuyla titredi:
- Bahar?
- Suyum... Suyum geldi.

Dışardan birkaç el silah sesi saha duyuldu. Yavuz Baharın yanına koşarken Murat'a doğru bağırdı:
- Kapı! Kapıyı kilitle!

Şaşkın adam dediğini yaptı:
- Ne? Ne oluyor?
- Bilmiyorum. İyi birşey olmadığı kesin.

Karısını kucağına aldı. Murat ona hazırladığı yeri gösterdi:
- Buraya yatır.

Bahar kıvranıyordu:
- Yavuz!

Genç adam karısının arkasına geçti. Elini eline verdi:
- Korkma, birşey yok. Herşey iyi olacak.

Murat ne yapacağını bilemez halde onlara bakıyordu. Yavuz da etrafına bakıyor bir çıkış yolu arıyordu:
- Burdan çıkmamız lazım! Baharın hastaneye gitmesi lazım.

Murat Baharın bacaklarının arasındaki sıvıya dikkat çekti:
- Çok geç. Doğum başlamış durumda.

Sızlayan kaşına elini sürdü. Kanıyordu. Doğum malzemelerinin arasından bir pamuk alıp bastırdı:
- Dışarda kaç adamın var? Var mı yani?
- Dört. Seslere bakılırsa fazla dayanamayacaklar.

Baharın başını yere bırakıp kalktı:
- Kapıya barikat lazım.

Koltuklardan birini önüne çekti. Birlikte büyük bir dolabı pencereye dayadılar. Sanki az önce yumruk yumruğa dövüşen onlar değildi.

Murat Baharın ıkınma hareketleri yaptığını gördüğünde önünde diz çöküp karnını elledi. Yavuz buna kızdı:
- Dokunma karıma!
- Yardım etmemi istiyor musun istemiyor musun?

Gözünü ondan ayırmadan gıcığına yapar gibi bir top pamuğu onun dudağının kenarına bastırıp bıraktı. Genç adam küfür etti. Bahar ıkınırken şiddetli bir sancı geldiğinde kocasının elini sıkıyordu. Yavuz elinin açısından Baharın neyle boğuştunu anlıyordu:
- Ona birşey olmayacak değil mi?

Murat soğuk kanlılıkla:
- Duyduğum ve gördüğüm gibiyse hayır.
- Halla Halla! Sen ne zaman doğum uzmanı oldun?
- Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Mecburiyetten.
- Senin o mecburiyetinin...

Ona yeniden dalmamak için kendini tutuyordu. Murat Baharın bacaklarını açıp eteğini kaldırdı. Yavuz onu omzundan geri çekti:
- Ne yapıyorsun?
- Başka türlü nasıl yapacağım? Kaç santimetre açıldığına bakmam lazım.
- Dur!

Yerinden kalkıp etrafı dolaştı. Yatak odasına girip elinde çarşafla geri döndü. Onu karısının bacaklarına örttü:
- Sen Baharın başucuna geç ve bana ne yapmam gerektiğini söyle!
- Ellerini yıkamakla başlayabilirsin mesela.
- Tamam.

Bahar yorgun bir halde kocasına tebessüm etti:
- Bunu yapabileceğinden emin misin sarı komutan.
- Ne demiştim doktor hanım: Mecbur kaldığımda...
- Biliyorum... Sen yaparsın.
- Senin için, bizim için yapamayacağım hiçbirşey yok.

Murat adeta tutulmuş gibi onlara bakıyordu. Baharın arkasına geçip ona doğum pozisyonuna getirdi. Yavuz karısının önüne diz çöktü:
- Şimdi?

Genç adam genzini temizleyerek:
- Altındaki şeyi çıkar.
- Neyi?

Murat güldü:
- Sen sahiden birşey bilmiyorsun.

Onunla dalga geçerek:
- Şeyi diyorum... kadınların giysilerinin altında giydiği şey... hani varya...

Yavuz kızardı:
- Tamam sus!

Karısının iç çamaşırını aşağı indirdi. Murat devam etti:
- Şimdi elini sok. Parmaklarınla açıklığı ölç ve göster.

Dediğini yaptı. Yedi sekiz santimetre kadar açılmıştı. Murat sevinerek:
- Az kalmış. Hadi Bahar daha seri ıkınmaya devam et.

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now