30. Ateşe atlamak

983 76 31
                                    

- TUFAN ARAL! Torununu mu istiyorsun? Onu sana vereceğim! Sende bana Baharı vereceksin!
- Vay vay vay.

Tufan bey genç adamı baştan aşağı süzdü. Birşey hatırlamak istermiş gibi parmağını başına götürdü:
- ...Murat Bayraktar! Seni en son babanın cenazesinde görmüştüm, daha çocuktun.

Dalga geçer gibi:
- Koca delikanlı olmuşsun.
- Ecelin olmak isterdim!

Murat korkmadan ona doğru yürüdü. Etrafını çeviren adamlara aldırış etmeden yüzüne tükürdü. Onu tekme tokat yere serdiler. Diliyle ağzının kenarındaki kanı yalayıp sinsi bir gülüş takınarak ayağa kalkıp yüzüne çemkirdi:
- Torun diyordun? Bahar yanıp kül olduktan sonra rüyanda görürsün!

Yavuz yerde bitik bir halde duyduklarına gördüklerine anlam vermeye çalışıyordu:
- Murat! Ne yapıyorsun?
- Senin yapamadığını yapıyorum!  Sevdiğim kadını kurtarmaya çalışıyorum.

Bunu söyledikten sonra Tufan beye doğru bir kafa attı. Arkada tutulan elleri yüzünden kıl payı hedefi kaçırdı:
- Hadi! Çıkar onu ordan!

Tufan bey bir ona bir Yavuza bakıyordu:
- Bak şu kızıma? Onun için canını feda etmeye hazır iki aşık. Sandığımdan da becerikliymiş. Keşke bu kadar dik başlı olmasaydı, sözümü  dinleseydi. Hiçbir baba çocuğunu cezalandırmayı istemez. Bana  yaptırdıklarına bir bakın. Aklı başına gelmiş midir?

Yavuz bağırdı:
- Allah belanı versin!
- Madem bu kadar seviyorsunuz,  sevginizin gücünü görelim. İzin verdim, kurtarın hadi.

Adamlarına işaret verdi:
- Onları bırakın.

İki genç adam kolları serbest kalır kalmaz bir ok gibi fırladı. Yavuz haykırıyordu:
- Bahar! Ne olur dayan!

Alevler kapıyı sarmıştı. Yavuz buna aldırış etmeden içeriye dalacakken Murat onu geri çekti. Üstündeki ceketi çıkarıp Yavuzun ve kendisinin önüne siper etti. İçeri girmeyi başardılar. Birkaç yerleri tutuştu. Yerde yuvarlanarak söndürdüler. Genç kadını evin ortasında buldular, yerde  yığılıp kalmıştı. Bahar evden çıkamayacağını anladıktan sonra kendini korumak için bir battaniyeyle banyoya koşturmuş kendini duşun altına atmıştı. Sonra ıslak battaniyeyle kapıya doğru yol almış ama dumandan etkilenip ilerleyememişti.
Yavuz vakit kaybetmeden karısını kucağına aldı. Evdeki birkaç sağlam kalmış örtüyü üstlerine atıp, Yavuz önde Murat arkada evden çıktılar. Dışarı çıkar çıkmaz Yavuz Baharı uyandırmaya çalıştı:
- Bahar ne olur! Beni bırakma! Ben yaşıyorum bak! Ölmedim! Senin için! Sen benim nefesimsin! Bana hayat verip ölemezsinsiz! Aç gözlerini!

Murat gözleri dolu dolu karısını hayata döndürmeye uğraşan Yavuzu seyrediyordu. Çok geç kalmıştı çok. Yavuz ve Bahara verdiği söz ayağını bağlamıştı. Hem Baharı hem çocuğu kurtaramazdı. Seçim yapmasına izin yoktu. Ama kalbine söz geçirememişti. Hayatında ilk defa birisi için kendinden fedakarlık yapıyordu. Bu öylesine güzel bir duyguydu ki, insanın gözünü karartıyor cesaret veriyordu. Kalbinde Baharın aşkının ateşi yakılmıştı bir kere. Onun uğruna yanmak hiçte kötü gelmiyordu. İntihar gibi bişeydi, ama sevdiği kadını düşününce onun için değerdi. Ama yeterli olmamıştı. Tufan Bey omzuna vurdu:
- Yeter bu kadar melodram! Fazla oyalandım. Beni torumuma götür!
- Bahar! Onu hastaneye...
- Uzatırsan gözlerinin önünde ikisinide vururum! Ömürlerini daha fazla kısaltma! Yürü!

İki silahlı adamını daha arkalarına alıp Murat'ı önlerine katıp ilerlediler. Ormana girdiler. Murat çocuğu Tufana verdiği anda kimsenin sanşı olmayacağını biliyordu. Onu  oyalamalıydı ve fırsatını bulduğu anda birşekilde onu öldürmeliydi. Ama Tufan bey aptal değildi:
- Bizi bebeğe götürmen için onbeş dakikan var. Vakit geçerse onları ölü bil.

Telefon açıp adamlarıyla konuştu:
- Onbeş dakika içinde aramazsam kızımla kocasını vurun!

Murat ona istediğini vermeye mecburdu. İçi burkula burkula onları bebeği sakladığı yere doğru götürdü. Boş bulundukları bir anda yerdeki çakıl taşlarına takılır gibi yapıp yere düştü. Tufan beyin ayağını kaydırıp ona birkaç yumruk attı. Elindeki silahı düşmüştü. Silaha uzanırken diğer eliyle iki adamı taş yağmuruna tuttu. Tufan bey silahı önünden kapıp yerden kalktı. Murat koşarken bir kurşun kulağının yanından geçti. Kendini ağaçlardan birinin arkasına attı. Tufan bey gözlüğünü düzeltip etrafına baktı:
- İyi yapmadın Murat! Baban gibi şanşlı olmayacaksın, hapiste de olsa onun birkaç gün yaşamasına izin vermiştim! Sana zaman tanımayacağım.

Adamlar Muratı ararken bir ses duyuldu. Tufan bey adamlarına ses yapmamalarını söyledi. Bir bebek ağlamasıydı. Buralardan bir yerlerden geliyordu. Murat kafasına vurdu:
- Kahretsin!

Ne olursa olsun artık umurunda değildi. O bebeği bu canavara kaptırmayacaktı. Hızlı hareket edip ona yakın olan adamı kafasından yakalayıp bir ağacın arkasına çekip boynunu kırdı. Diğer adam ateş etti. Başka bir ağacın arkasına geçerken bir kurşun koluna isabet etti. Bebek ard arda ağlıyordu. Tufan bey dikkatini sesin geldiği yöne verdi. Onu bulmaları an meselesiydi. Murat buna izin veremezdi. Önlerinden ağaçtan ağaca koşuyordu. Üzerine kurşunlar yağıyordu. Temposunu düşürmeden devam etti. Karnının yan tarafına da bir kurşun yemişti. Oraya elini bastırarak bebeği bırakmış olduğu yere çömeldi:
- Vermeyeceğim! Sen bana Baharın emanetisin.

Tufan bey ve adamı yüzlerinde zafer kazanmış bir edayla ona doğru geliyorlardı. Tufan bey silahını doğrultarak:
- Onu bana ver!

Genç adam başını yana salladı. Bunun üzerine bacağına nişan alıp hiç acımadan silahını ateşledi. Murat acıdan haykırdı. Tufan bey yüzünde pis bir ifadeyle ona doğru eliyle işaret ediyordu:
- Getir dedim!

Genç adam yerinden zar zor kalkarak kollarında ki masum varlıktan gözünü ayırmadan seke seke ona doğru yürüdü. Bebeği ona uzatacağı anda ona bir tekme atarak kendini yere bıraktı. Tufan beyin dengesi bozulmuştu. Silahını kaptığı gibi Tufan beyin ona nişan almış adamını vurdu. Bunu yaparken ona sırtını dönmüştü. Tufan bey bunu fırsat bilip onun yaralı koluna vurdu. Genç adamın elinden silah düştü. Acı içinde yere kapaklandı. Sürünerek kendini yerdeki bebeğin üzerine siper etti. Tufan bey silahını alıp Muratın açıkta kalmış eline ateş etti. Genç adam diğer elini kaldırıp başını ona döndü. Tufan bey yine silahını ateşledi, ama kurşunu kalmamıştı. Murat yutkundu. Havadaki eli titriyordu. Artık ne fark ederdi ki? Ona karşı koyacak gücü kalmamıştı. Kan kaybından ölüp gidecekti. Tufan bey yerdeki adamının silahını alıp ona doğrulttu:
- Beni çok uğraştırdın. Buraya kadar! Yanlız merak ettiğim birşey var? Benim kızımda olsa... Bir kadın için hayatını vermeye değer miydi?

Murat gözlerini ona dikti, ama aslında boşluğa bakıyordu. Orada bir görüntü belirdi. Kucağında bebeğiyle yeni doğum yapmış Baharın görüntüsü. Yüzündeki sevinçte onun da payı vardı. Şu an çektiği acıyı unutarak gülümsedi genç adam. Ölümü karşılamaya hazırdı:
- Değer.

Huzur içinde gözlerini kapattığı anda silah patladı.

*****

Okumanıza sağlık:)

İnşallah beğenmişsinizdir. Fark etmişsinizdir, bu bölümde Yavuz ve Bahardan ziyade Murat var.  Nedenini sorarsanız? Bende bilmiyorum🙃 İçimden öyle geldi. Yine final bölüm değil😄 Erteleye erteleye bir hal oldum😂

Ama haftaya kesin final (olmazsa... ondan sonraki hafta😋)
Sağlıcakla kalın

Sevgiler❤

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now