23. Sır perdesi

1.8K 102 41
                                    

Fotoğraf ortada yanan bidonun içine düştü ve anında yandı kül oldu:
- Ah komutanım! Neyse Murat Bayraktarı başka zaman görürsünüz artık.
- Ne?

Yavuz hararetli hararetli telefonda konuşuyordu. Ateşin söylediği şeyi duymamıştı bile:
- Çağla mı? Gece gece nerden aklına geldi? Rüyanda mı gördün? Bu mevsimde nerden bulacağım Bahar?

 Ateşin söylediği şeyi duymamıştı bile:- Çağla mı? Gece gece nerden aklına geldi? Rüyanda mı gördün? Bu mevsimde nerden bulacağım Bahar?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Telefonu kapattığında ofladı:
- Ne yapacağım ben şimdi?

Ateş kahkaha atıyordu:
- Çağla ha, bak benimde canım çekti şimdi. Şöyle kütür kütür ne giderdi ama, ağzım sulandı. Bahar da ağzının tadını biliyormuş...
- Madem öyle bu görevi sana veriyorum. Hadi git bana çağla getir.
- Aman komutanım yapmayın, tüm ülkeyi gezsem bulamam.
- Nasılmış!
- Kuru dut, incir, kayısı filan götürseniz?
- Öyle yapacağım zaten başka çaresi yok. Bu saatte onları bulmakta mesele ama... Çağla nedir ya?
- Kadınların olmaz şeylere aş erdiklerini duymuştum, bugün şait oldum. Dua edin de bu ilk ve son olsun komutanım.

****

Bahar erkenden uyanmış hülyalı gözlerle yanında uyuyan kocasını seyrediyordu. Dün gece helak olmuştu zavallı. Onu bayağı uğraştırmıştı. Yavuz eve kurutulmuş meyvelerle gelmiş bu sefer de helva diye tutturmuştu. En son sütlaçta karar kılmış, onu bir daha koşuşturmaya gönlü razı olmamış mutfakta sütlacı kendi yapmaya koyulmuştu. Allah'tan Şehnaz yetişmişti de gece yarısı da olsa sonunda istediğine kavuşmuştu. Genç adam koltukta karısının yanında onun iştahla sütlaç yiyişine bakarken bu gece çektiği tüm eziyete değdiğini düşündü. Bu kadın ona dünyanın en güzel çocuğunu doğuracaktı, onun için ne yapsa azdı. Gözleri dalarken yavaş yavaş kapandı. Bu sefer ona omuz verip yatağa götürme sırası Bahardaydı. Yavuz şimdi seyredildiğinden habersiz mışıl mışıl uyuyordu. Genç kadın usulca eğilip kocasını saçından öptü. Saate baktı. Acele ederse işe tam zamanında yetişecekti.

*****

Ateş Murat Bayraktarı şirketinde ziyaret etmiş orada olmadığını öğrenmişti. Yeni açtırdığı klinikte olduğunu öğrenmişti:
- Bu Murat bey aynı zamanda doktor mu?
- Hayır yatırımcı. Kliniği finanse etti. Her neyse bugün gelmeyecek beyefendi.
- Nerde bu klinik?

Kliniğin kartı önüne kondu. Ateş kartı okudu:
- Sema Bayraktar kliniği.

Kliniği bulmak hiç zor olmadı ve gazeteci olduğunu söyleyip kartını gösterince onu hemen onun yanına aldılar. Ateş Ömer Bayraktar ilgili yıllar önceki olayı araştırdığını söyledi. Murat bey pek konuşkan değildi:
- Üzgünüm size yardımcı olamayacağım. Ben o zamanlar daha çocuktum, olayı hatırlamıyorum bile.
- Liseli bir çocuk, mutlaka aklınızda birşeyler kalmıştır.
- Bu olayı deşmenizdeki sebebi anlamıyorum. Olmuş bitmiş, geçmişe değil geleceğe bakarım ben.
- Babanızın suçsuzluğunu ispat etmek istemez misiniz?
- Neyin peşindesiniz bilmiyorum ama öldükten sonra bunun ona bir faydası yok.
- Size var ama. Olayların nasıl geliştiğine bakarsak ... İçten içe öfke duyuyor olmalısınız. Davanın seyri babanızın lehineyken, kurtulmasını ümit ederken birdenbire herşeyin tersine dönmesiyle ölümü...
- Kesin!

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now