20. Sevmek ve sevilmek

2.2K 114 51
                                    

- Tufan Aral! Şimdi Bahara söylediklerini bana tekrarla bakalım!

Tufan bey masanın başından ayağa kalktı:
- Yavuz?

Yavuzun peşinden içeri giren sekreter patronundan özür diledi:
- Engel olamadım. Güvenliği çağırayım mı efendim?
- Gerek yok, gidebilirsin.

Tufan bey şaşkınlığını üzerinden atarak Yavuza yer gösterdi:
- Buraya böyle elini kolunu sallayarak tek başına gelmen büyük cesaret.
- Tabi siz etrafınızda köpekleriniz olmadan birşey yapmadığınız için yadırgamanız normal.
- Burda bulunmana, konuşmana izin veriyorum diye sınırı aşmasan iyi olur. Terbiyesizliğe tahammülüm yok bilesin.
- Herkes ektiğini biçer. İnsan hak ettiği gibi muamele görür. Bunları kendinize borçlusunuz, üstünüze alınabilirsiniz.

Tufan bey masasının üzerindeki ahşap kutuya elini atıp silahını aldı ve Yavuza doğrulttu:
- Şu an seni öldürmemem için tek birşey şöyle bana. Şayet sabrım taştı.
- Benim belimde de silah var, dikkat ettiyseniz ona davranmadım. Ölmek değil mühim olan, ardında seni başkalarına hatırlatacak iz bırakabilmek. Ölüm kurtuluş, hayatta kalan korksun... onu bekleyenlerden. Gözüm arkada kalmayacak.
- Boş bir tehdit mi seziyorum?
- Boş olmadığını anlamanız için tetiğe basmanız yeterli.

Tufan bey silahını masaya bıraktı:
- Gözü kara insanları hep taktir etmişimdir. Ama akıbetleri beni hep üzmüştür.
- Siz kendi akıbetinize üzülün bence. Sevgisiz, boş bir insan olarak bu dünyadan göçüp gideceksiniz.
- Hiç sanmıyorum. Bunun böyle olmamasını bizzat sen ve sevgili kızım sağladı. Torunumu büyüterek, onu veliyahtım olarak yetiştirerek hayatımın şimdiye kadar eksik kalan tüm taraflarını tamamlayacağım. Bunları görecek kadar uzun yaşamanı isterdim. Bunun için üzgünüm Yavuz.
- Ne dediğinizi kulağınız duyuyor mu acaba? Olmayacak hayallere kapılmışsınız. Değil çocuğumuza yaklaşmak, onun yüzünü görmek bile nasip olmayacak size.
- Öyle olmamasını dilerim. Çünkü bana nasip olmayacak şeyi kimseye nasip etmem!
- Sen kimsin ki? Allahın dediği olur. Biz Baharla evleniyoruz, bir aile kuruyoruz. Senin bu güzel tabloda yerin yok.
- Birşey ne kadar güzel olursa olsun elinde sonunda yok olmaya mahkumdur. Baharla bir rüya gördün bitti. Gerçeklere uyanma vakti. Kızımın üzerinde yanlızca ben hak iddia edebilirim.
- Bahar bir eşya değil. Onu istediğin yere alıp koyamazsın! Bak sana ilk ve son kez söylüyorum. Eğer Bahara ve bebeğimize birşey olursa seni kıyamete kadar kovalarım. Her an ölümü çağırırsın, yinede o hiç gelmez. Ama seni hergün öldürürüm. Anladın mı beni? Bizden uzak dur!

Yavuz yerinden kalkıp kapıya doğru gitti. Tufan bey öksürdü:
- Hata ediyorsun. Kızımın hayatı kendi hayatından daha mı değerli?
- Benim ondan başka hayatım yok. Bahar benim nefes alma sebebim. Bunu elimden alacak adamın nefesini keserim!

******

Saat ona doğru Yavuz eve girerken etrafda sessizlik hakimdi. Sadece doğanın huzur veren sesleri vardı. İçeriyi şöyle bir kolaçan ettikten sonra (dedesinden fırça yemek istemiyordu) Baharın odasına girip minik koridorun köşesinden başını çıkarıp yatağa baktı. Onu dağınık ama boş bir yatak karşıladı. Banyoya doğru yürüyüp kapıyı tıklattı. Ses çıkmayınca kapıyı açtı. Kimse yoktu. Kendine korkacak birşey yok diye içinden tekrarlarken kalbi daha hızlı çarpmaya başladı. Odadan dışarıyı çıkacağı anda Bahar içeri girdi. Yavuz üstüne atılıp ona sarıldı:
- Nerdeydin?

Genç kadın şaşırarak:
- Burdaydım. Karnım kazınınca yiyecek birşey...

Yavuzun göğsünün altında deli gibi atan kalbini hissediyordu:
- Ne oldu?

Genç adam derin nefes alarak sevdiği kadının kokusunu içine çekti:
- Hiç. Herşey yolunda.

Bahar onun kollarından ayrılıp yüzüne bakıp gülümsedi:
- Sırf şu halini uzatmak için birkaç dakika daha geç içeri girmek isterdim.
- Neden?
- Tatlı bir intikam biçimi. Nasılmış beklediğini yerinde bulamamak?
- Birden nefessiz kalmak gibi.

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now