28. Yılgın

1.1K 84 31
                                    

Yavuz ve Savaş merkezde bir kafede buluştular:
- Bu kadar insanın içine niye geldik?
- Kendimi emniyete almak için. Anlatacaklarımdan sonra senin ne yapacağın belli olmaz.
- Sana birşey yapmak istesem burdaki kalabalığın beni durdurabileceğini mi zannediyorsun?

Yavuz onu bakışlarıyla deler gibi gözlerinin içine bakıyordu. Doğru. Hiç şansı yokmuş gibi duruyordu. Ama yinede bunu yapmaktan kendini alı koyamıyordu. Muratla olan bağlantısını anlattı. Ne kadar derinlere girmek istemesede Yavuz herşeyi birer birer ağzından almıştı:
- Yani şimdi sen bana Bahara tuzak kurduğunu söylüyorsun. İşe yaramayınca Murat devreye girdi. Bahar bana senin onun çocukluk arkadaşı olduğunu söylemişti. Seviyorum dediğin kadını bir başkasının önüne attın, ona zarar verilmesine göz yumdun öyle mi?
- Sen hiç hata yapmadın mı? Bahara hiç mi zarar vermedin?

Yavuz yumruğunu sıkıp sustu. Savaş nefesini bıraktı:
- Hayır diyemiyorsun. İsteyerek yada istemeden... çoğu, azı fark etmiyor.
- Onun içindir ki şimdi gırtlağına yapışıp seni öldürmüyorum!
- Bırakalım bunları. Dinle. Murat birşeylerin hazırlığı içindeydi. Baharı elde etmeyi kafasına koymuş, öyle ki herşeye en küçük ayrıntısına kadar planlamış. Konuşmalarını, gittiği yerleri araştırdım. Bir doğum uzmanıyla konuşmuş.
- Ne? Neden?
- Doğum hakkında bilgi almış. Bunu söylemek istemezdim ama galiba doğumdan sonra Bahar ve bebekle ortadan kaybolacak.

Yavuz bir hışımla yerinden doğruldu:
- Delirmiş bu adam!
- Doğuma daha ne kadar var?
- Üç hafta.
- Bu süre zarfında bir yere kımıldayamaz. Onu doğumdan önce bulmamız lazım Yavuz!
- Bulmamız? Başkasının kuklası olan birinden yardım alacağımı nerden çıkardın! Karımı bulacağım! O zaman Murat'a yapacaklarımı tahmin bile edemezsin. Sıra sana gelmesin diye dua et. Dua et Bahara birşey olmasın!

Onu omzundan geriye itip mekandan çıktı.

******

Öğlene doğruydu. Murat Baharı eve kilitleyip dışarı çıkmıştı. Ne bir cam pencere, nede bir kapı bırakmıştı ona kaçmak için. Genç kadın umutsuzluk içinde çırpınıyordu. Muratın insafına kalmıştı. Onu birşekilde onu bırakmaya ikna etmeliydi. Genç adam iki saat sonra elinde paketlerle göründü. Aldıklarını Bahara gösterdi:
- Temiz kıyafet, senin için. Doğum sonrası içinde birşeyler aldım. Bunlarda bebeğe.

Bahar oturduğu yerden tepki vermeden onu dinledi. Muratın dedikleri, yaptıkları onu sadece yoruyordu. Gerilmemek için duymamaya, görmemeye çalıştı. Sakinliğini koruyarak gözlerini kapattı. Böyle yapması Muratın canını sıkıyordu. Ona kızıp, bağırıp çağırsa gözüne bu kadar batmazdı. Ama suskunluğu sinirlerini bozuyordu. Baharı bileğinden kavradı:
- Hadi kalk banyo yap! Temiz pak giyin! Bunları üstünde görmek istemiyorum!

Bahar bileğini kurtarıp ona ters ters baktı. Yerinden kımıldamaya niyeti yoktu. Onun bu hali Muratı daha da delirtti. Genç kadını tutup kaldırdı ve banyoya doğru çekti. Bahar ona vursada kendini onun kıskaçından kurtaramadı. Onu duşun altına itip suyu açtı:
- Şimdi de dinlemede göreyim!

Bahar onunla konuşmamaya karalıydı ama artık kendini tutamadı:
- Allah belanı versin! Halimi görmüyor musun? Hiç mi vicdan yok sende?
- Beni dinlemeyerek sana iyi gelecek şeyleri bana zorla yaptıran sensin. Bu yaptığım şeyin sana ve bebeğe hiçbir zararı yok.
- Böyle mi içini rahatlatıyorsun? İnsanlıktan zerre nasibini almamış hayvanın tekisin sen!
- Sakın bana duyar kasma Bahar! Elinde ölen bir kızın sevgilisine göz koyan sensin.

Neden bahsediyordu bu adam? Murat ona yaklaştı:
- Aslında düşündümde senin yerinde ben olsaydım, Yavuzun yerinde de sen, bende aynı şeyi yapardım... Çok güzelsin.

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now