9.Buraya Kadar

2.3K 128 67
                                    

Aşk ne ki?
Gelip geçen bir meltem.
Kanma!
İlk aşkın yağmurları güzeldir.
Sonra bulutlar gibi dağılır hayallerin
Aldanma!
Bir hercaiye tutulduğunu,
kalbin yandığında fark edersin.
Yapma!

Sevme!
Aşktan bahsetme!
Kalbin divane,
son onu dinleme!
Kırılırsın.
---------------------------------------------------------

- Sen sözünü tutmayan, yalancı fırsatcının birisin!

Dakikalardır konuşmuyorlardı. Bahar yerde dizlerini toplamış yaşlı gözlerle bir noktaya bakıyordu.

Yavuz başını elini vurduğu ağaç gövdesine dayamıştı. Arkası Bahara dönüktü. Yüzüne bakacak cesareti yoktu. Ne yapabilir, ne diyebilirdi? Yaptığı şeyi ne affettirirdi? Allahım, nasıl bu kadar ileri gidebilmişti?
Şu an utancından yerin dibine geçmek istiyordu. Nasıl olduğunu oda anlamamıştı. Elinde olmadan kendini ona kaptırmıştı. Ateşin cazibesine kapılan bir pervane misali içindeki yanıp kavrulma isteğine karşı koyamamıştı. Bir kadının teninin sıcaklığını duymayalı o kadar uzun bir zaman olmuştu ki. Aylardır bastırdığı arzuları dışarı fışkırmıştı. Baharın onun üstündeki etkisi zannettiğinden çok daha fazlaydı ve bu onun gözünü döndürmüştü. Ona olan gizli özlemi, onunla geçirdiği kısıtlı zaman, her an gideceğini bilmek... Onu kaybetme korkusu içindeki ateşi iyice harlamıştı. Kazanmak isterken kaybetmek...

Yavaşça başını çevirip yerdeki kıza yöneldi:
- Benim tek amacım... kalbine girmekti.

Bahar başını kaldırıp sinirle güldü:
- Bu şekilde mi gireceksin kalbime?
Ne kadar aptalım! Bana karşı gerçekten birşeyler hissettiğini düşünmeye başlamıştım. Meğerse sen içindeki açlığı doyuracak bir ten, seni avutacak bir oyuncak arıyormussun!
- Bahar!
- Sana zaafım olduğunu biliyordun! Kolay lokmayım değil mi ben? Bana dokunmana izin verdim diye... Beni ne sanıyorsun sen?

Gözlerinden akan yaşları gizlemek için ellerini yüzüne kapattı:
- Senden nefret ediyorum!

Yavuz çaresiz çırpınışlardaydı:
- Ne olur böyle konuşma. Benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsun. Yemin ederim hiçbir şey düşündüğün gibi değil.
- Sus! Yemin etme! Bundan sonra kimseye tutamayacağın sözlerde verme!

Yerinden kalktı:
- Burdan hemen gitmek istiyorum!

Genç adam vurgun yemiş gibi oldu. Biran nefes alamadı:
- Bahar, gitme ne olur! Konuşalım.
- Konuşacak birşey yok! Kalmadı. Kimi arıyorsan ara, gelip alsınlar beni burdan!

On dakika olmadan koru kahyası geldi. Bahar arabasına binip gitti. Yavuz sadece arkasından bakabildi.
Onu durduracak yüzü olmaması ağrına gidiyordu. Baharı kendinden uzak tutmaya çalıştığı zamanlarda yüzünde hayalkırıklığı görmeye alışıktı ama şimdi buna bile tahammülü yokken o güzel gözlerde nefreti görmek kalbini paramparça ediyordu. Sinirle yeri tekmelerken yumruklarını ağaca geçirdi. Elleri kan içinde kalmıştı. Ağaçın dibine çöktü. Gözyaşları sessizce gözlerinden süzüldü.

Şafak bir hayvanın peşinden gitmişti. Şimdi sahibine geri dönüyordu. Gelip kendini ona sürttü. Yavuzun gözlerindeki yaşlara katılır gibi inledi. Genç adam ona sarılıp okşadı:
- İnsanlar hep gider mi?

****

Yürüyerek eve geri döndüğünde dedesi onu ayakta bekliyordu. Sorgulanacağını bildiği için telefonlarını açmamıştı. Şimdi başı önünde dedesini yüzüne bile bakmıyordu. Muzaffer bey onu azarlamaya başlayacaktı ki kanlı ellerini gördü. Yavuz itiraz etsede onu yanındaki sandelyeye oturtup ellerine pansuman yaptı:
- Eşşek herif! Mis gibi doktoru kaçırtmasaydın şimdi o ellerine pansuman yapıyor olacaktı!
- Doktor olduğunu kim söyledi sana?
- Siz piknikte konuşurken Şehnaz duymuş Baharı doktor diye çağırdığını.

Kalbimde NE Arıyorsun?Where stories live. Discover now