Fakir

12.3K 669 321
                                    

"Hadi galan alın çantalarınızı!" Yiğit cırladı usulca sanki kulaklarımız yokmuş gibi. Eline ne geçtiyse üstümüze atmaya başlamıştı.

"Lan biz sadece birtane bavul getirdiydik. Bu poşetler nerden çıktı?" İsyan eder gibi seslendim Yiğite. O biraz soluklanıp bana döndü gülümseyerek. "Götümden." Dedi sırıtmaktan çürüyen kaslarını zorlayarak. "Sıçarkene bırakıverdim işte naparsın?" Dediğine Murat bile gülmüştü.

"Hadi lan artık gitti bütün okul. " Turgut hevesle poşetlerin içine bakıyordu. Görgüsüz arkadaşlarımın görgüsüz elemanıydı yavrucak.

"Az yavaş bak salyan akacak." Murat artık daha fazla size katlanamıyorum bakışlarını atıp tanımadığım bir oğlanın yanına gitti. Birşey diyemedik bizde arkasından bakakaldık.

"Akşama varırmıyız?" Turgut kafasını kaldırdığı poşetten kararsızca sorunca sıçtığı boka toprak döken Yiğite çevirdim başımı. Beyni yoktu. YOK.

"Bilmiyorum. biz gidek yürü." Kafasını salladı. Yürümeye başladık Turgutla, Yiğit napıyorsa yapsındı. Biz kendi başımızın çaresine bakarsak iyiydi. Biraz yürüdükten sonra ağacların arasından çıkan, sigaralarının dumanlarını tüttüren itlere takıldı gözlerim. Poyraz yoktu galiba aralarında. O yüzden it gibi dolanıyorlardı herhalde. Bize bakıp güldükten sonra yürümeye başladılar. Artık yine hangi iğrenç espriyi yapıp güldülerse.

"Abi bunlar ağır ya." Kafamı salladım. Bu Yiğit içine kim bilir neler koymuştu. Başta sadece abur cubur alalım dedi. Yolda durduğumuz bir marketten benim için prezervatif almıştı. Çikolata ve cipsten oraya nasıl geldiğini anlamamıştım. Az ileriden İtlere yaklaşan Poyraza çevirdim kafamı. Şu son günlerde yaptığı davranışlara anlam veremiyordum. Matematik hocasının lise sona kadar sizi bıraktığını ve birden son sınıfta sözlüye 100 verdiğini hayal edin. O yüzden şaşırmakta haklıydım bence. Tavırları çok anlamsızdı. Yabancıydım.

"Neyi düşünüyon abi?" Turgutun sesiyle kendime gelirken elimdeki poşetlerin ağırlığına bir kez de ben şikayet ettim. Hangi cips 3 kiloydu Allahını seversen?

"La beklesenize Tolga!"

"Turgut koşta yetişemesin mal." Biz Turgutla yardırarak, poşetleri sallayarak koşuyorduk. Yiğitte boklu götüyle. İt sürüsünü koşarak arkamızda bırakmıştık. Arkamı dönerek Yiğite bağırdım.

"Önce götünü sil!" Turgutla ben kahkaha atarak dahada hızlanırken çevirmeye hazırladığım kafam Poyrazın bakışlarıyla onda durdu. Kaşlarını çatmış önce bana baktı sonra arkamızdan gelen Yiğite. Ve ben. İddiamızı yeni yeni hatırlıyordum.

"Tolga! Ya bak gece ödetirim bunları sana!" Yiğit nefes nefese kalmış bana bağırmaya çalışıyordu yavrum. Biz bu kadar önde olamsaydık o çoktan bizi yakalardı da. "Tamam sen istedin yatarken alırım öcümü!" Ben kahkaha atıp tekrar önüme döndüm. Varacağımız yere kadar koştuk.

__

"Bak söyleyim abi şu morlu olur bence." Buluşma yerine geleli bir saat olmuştu. Bütün o koşuşturma bitmiş dinlenmek için bir yere oturmuştuk. Ne yaptığımıza gelirsek, evet o bir saat içinde kimlerle yatıp yatamayacağımı kararlaştırıyorduk.

"Aslıyı mı diyosun. Olmaz oğlum o." Turgut haklıydı. Aslı Allah var iyi bir kızdı. Yani Poyrazların bize olan takıntısından sonra bizden nefret etmeyen kızılardandı.

"Bu tipinle kimse çıkmaz seninle oğlum." Yiğit yine gereksiz güldürme, güldüremesede gülme çabalarındaydı. Ona ters ters baktım.
"Görende hiç boş değilsin sanır."

"Tabi oğlum daha üç dört gün önce yengeniz vardı unuttunuzmu?"

"Unuturmuyuz canım. Yengemiz sağolsun aynaya her baktığım da hatırlıyorum." Diyerek elmacık kemiğinin üstündeki yarayı işaret etti.
"Unutmak ne mümkün!" Sinirle tükürdü Turgut.  Yiğit yerine sinmişti. Sinirli bir Turgutla kimse uğraşmak istemezdi.

Sıfır Mantık (Gay)Where stories live. Discover now