Geriye dönüş | Benim adım Poyraz

7.9K 545 260
                                    

4 Yıl önce...

Küçük oğlan elindeki kağıdı sallayıp sinirli sesler çıkararak ilerliyordu. Okulun son günüydü, 8. Sınıfı bitirmişti ve karnelerini almışlardı. Almışlardı almasına ama karnesindeki 3 leri babasına nasıl gösterecekti? Bunun suçlusu kesinlikle öğretmendi. Tolga ne zaman yaramazlık yapsa onu uyarmak yerine puan kırmayı tercih ediyordu. İşte bu yüzden kaldığı matematik dersi yüzünden babasının ona verdiği telefon sözü de sözde kalacaktı. Babası almazdı, biliyordu. Üstüne üstlük bir de azar yiyecekti. Sıkıntıyla nefesini bırakıp kağıdı elinde biraz daha sıktı.

"Siktiğimin okulunundan nefret ediyorum." Olduğu yerde tepinip bağırmak istese de bir şey yapmadı. Yapamadı. Şu saatten sonra gidip hocaya sövse ne farkederdi ki? O 3 oraya düşmüştü bir kere.

"Ah" Uzaktan kulağına ilişen sesle olduğu yerde durup dinledi. Biri 'ah' diye bağırmıştı değil mi? Bunu gayet net duymuştu. Ardından gelen inleme sesleriyle yerinde hareket edip sesin geldiği yöne koştu. Küçük bir uçurumun yanına gelip aşağı baktı. Biri vardı. Yaklaşık olarak kendisi kadardı ve aşağıda acı çekiyordu. Bisikletiyle beraber olduğu yerde durup gözlerinden akan yaşlara inleyerek eşlik ediyordu. Düşmüştü ve canı yanıyordı. Tolga bekletmeden aşağı dikkatli bir şekilde inip yerdeki çocuğa yaklaştı.

"İyi misin?" Kafasını sağ sola sallayıp ağlamaya başladı çocuk. İyi değildi. Bacağı çok fazla ağrıyordu. Hareket edemeyeceği kadar çok. "Hey bana bak," çocuğun yanaklarını kavrayıp gözlerinden akan yaşı sildi Tolga. Çocuk aniden ona bakarak acısını ağlayarak göstermeyi kesmişti. Şimdi sadece inliyordu. "Ağlama tamam mı?" Cevabı beklese bile inlemesine devam etti diğeri. Bacağı kırılmış olabilirdi yoksa bu denli acımazdı. "Bana bak hey, şimdi seni buradan çıkaracağım tamam mı?" Yine bir cevap bekledi ama küçük çocuk sadece derin derin nefesler alıyordu. Tolga, oğlanın bacaklarına sıkışmış bisiklete bakıp derin bir nefes aldı. "Şimdi bunu çekeceğim canın yanarsa bağırabilirsin ve kolumu tutabilirsin ama ne kadar canın yansada durmayacağım bunun çıkması gerekiyor. Yine derin bir nefes alıp diğerininkinin de tutmasını dinledi. Bisiklete konumlandırdığı ellerini sıkılaştırıp içinden besmele çekerek yavaça hareket ettirdi. Diğeri bunun üzerine sesini arttırıp tekrar göz yaşlarına kapıldı. "Hey tamam birazdan geçecek, dayan." Biraz daha çekip tamamen uzaklaştırdı bisikleti. Diğeri ise çok acı çekmişti. Sızlayan ve titreyen bacağına elini atıp acısını almaya çalıştı. Gülerek kendisine bakan çocuğa dikti gözlerini, haziran güneşinin altından kendisine bakıyordu.

"Şimdi daha iyi misin?" Çocuk kafasıyla onaylayıp burnunu çekti. Tolga yere eğildi ve çocuğun yanına oturdu. "Kırılmış gibi gözüküyor. Canın çok yanıyorsa öyle olmuştur. Telefonun var mı?" Tolga sorduğunda çocuk arkasındaki cebinden telefonunu çıkarıp ona uzattı. Tolga anlamazca bakıp sonra güldü. "Benim için değil. Aileni aramak için." Gözlerindeki yaşlar yüzünden karşısındaki oğlanı göremeyen genç telefonu yere bırakarak bacağına uzandı. Acısını tarif edemezdi ama ağlamakta istemiyordu. Hele ki karşısındaki oğlanın yanında hiç istemiyordu.

"Kırılmış." Tolga yerdeki tuşlu telefonu eline alıp oğlana gösterdi. Diğeri zaten acıyan bacağının ağrısına yenisini eklemek istemediğinden sessiz kalmayı tercih etti. Tolga son gün kitaplarını okula teslim etmek için getirdiği çantasının ön gözünden kolonya ve yara bandı çıkararak çocuğun bacağındaki sıyrığa yaklaştırdı. Bu diğerini korkutsada kırık bacağıyla geri çekilmesi mümkün değildi.

"Dökme!" Kırık çıkan sesiyle bacağına yaklaşan oğlanı durdurup elini tuttu. Tolga bu hareket üzerine gülümseyip kolonyayı çekti.

"Korkma bu sadece mikrobunu kırmak için. Sıyrık çok fazla değil bunu döküp yarabandı yapıştırırsak mikrop kapmasını önlemiş oluruz. " Söyledikten sonra tekrar yaralı çocuğa baktı. Söyledikleri pek işe yaramamıştı anlaşılan. "Hem nesin sen 6 yaşındaki bir çocuk mu? O kadar korkma."

Sıfır Mantık (Gay)Where stories live. Discover now