Tuna

8.1K 354 177
                                    

-ÇAĞTUR-

"Seni seviyorum."

Yanlızca iki kelime, tüm uvuzlarınızı işlevsiz bırakabilir miydi? Benim bu durumuma bakacak olursak, evet. Bırakabilirmiş.

"Seni seviyorum Turgut."

Belki bu kelimeyi ondan defalarca kez duydum. Ama bu denli gerçek hissettirebileni ilk kez söylemişti. Ve ben şuan ne yapacağımı bilmiyordum.

-3 saat önce-

"Millet! Toplanın size bir haberim var!" Sınıf başkanı içeri girdiğinde hepimiz ona bakmıştık. Heyecandan titreyen göz kapaklarına dikkat kesilip elinde tuttuğu kağıdı havaya kaldırmasını izledim. "Çok önemli! " Sınıf sessizliğe gömülünce boğazını temizleyip bize doğru döndü. Ellerindeki teri sildi ve derin bir nefes aldı. O, tüm bunları yaparken bense diyeceği şeyin ne olduğunu merak etmeye başlamıştım. Ki zaten bu merak az sonra duyacağım kelimelerden sonra kalp krizine dönüşmüştü. "Okulumuzda eşcinseller varmış." Kağıdı sallayıp bize doğrulttuğunda nefesimi tutup devam etmesini bekledim. Çünkü böylesine gergin hissettiğim bir an dahi hatırlamıyorum. "Sanırım okuldan atılıyorlar." Gözüm seğirmeye, ellerim titremeye başlamıştı. Korkuyordum. Olacaklardan feci korkuyordum.

"K-kim?" Kekeleyen ses tüm vücuduma yayılırken ben sesin sahibine gözlerimi çevirdim. Çağataydı. Gözlerini başkandan hiç ayırmıyordu. Gerildiğini titreyen ellerinden anlayabiliyordum. "K-kimlermiş?"

"Bilmiyorum." Dedi başkan. Bilmediği aşikardı. "Sadece müdürün odasından geçerken tartışma sesleri duydum. Birisi bu kağıttaki resimleri bastırıp okul koridoruna bırakmış." Elindeki örnek kağıdı incelediğimdeyse elektrik çarpmışa döndüm. İki tanımadığım erkek, Öpüşüyordu. Sınıf hayret'e düşerken sınıf başkanı saçlarını düzeltip çıkmaya başlayan sakallarını kaşıdı. "Vallahi bunlar kimse, müdür çok sinirlenmişti. İyi davranacağını sanmam. Hele ki, " dedi ve parmağını ben ve Çağatay'a doğrulttu. "Sizin olayınız da ortaya çıkarsa okul baya karışabilir. Dikkatli olsanız iyi olur." Anında kaşlarım çatılırken ayaklarımın uyuştuğunu hissettim. Çağatay yanıma gelip oğlanın önüne dikildi.

"Ne?" Sesi sinirliydi. "Ne demek istiyorsun sen? " Başkan Çağataydan gözünü çekmeyip yutkundu ve cevapladı.

"Demek istediğim trabzon gezisi Çağatay. Orada Turgut ile uğraşmak için yapmış olsan bile fotoğrafları dağıttınız. Eğer o fotoğraflardan birisi müdüre giderse sizinde başınız yanar."

"Haklı." Tolga konuştuğunda Çağatay'a baktı. "Orada kimse oyun için yaptığını açıklayamaz."

"Fotoğrafları dağıtan kim peki?" Bu sefer Poyraz konuştuğunda herkes onu onayladı. "Biliyor musun? "

Başka kafasını olumsuz yönde sallayıp omuz silkti. "Bilmiyorum." Ama aklına birşey gelmiş gibi hızla kafasını kaldırıp bize döndü. "Ama gelirken bir kalabalık gördüm. Tuna'nın adı geçmişti sanırım." Tuna ismini duymamızla yanımdan büyükçe bir küfür yükselip sıra tekmelendi.

"Oruspu çocuğu!" Çağatay deli gibi titrerken Poyraz onu kolundan tutmuştu. Sakin olması gerektiğini söylüyordu.

"Ama yine de emin değilim şimdilik bir şey söylemeyin." İçeriye hocanın girmesiyle hepimiz yerimize oturduk ve ne kadar umursamasak bile yinede ders dinlemeye çalıştık. Ama önündeki defteri suyunu çıkaracak gibi sıkan Çağatay'ı görmemle bunu başaramadığını çoktan anlamış oldum. Korkuyordu.

-3 saat sonra-

Çağatay sinirliydi. Poyraz onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ben mi? Bense sadece yeri izliyordum. Ne yapacağımı bilmeden. Fotoğraflarımız başkanın dediği gibi müdürün eline geçmişti. Nasıl olduğunu bilmiyorduk. Ama Çağatay'ın bir tahmini vardı. "Ağzına sıçtığımın pezevenk'i!"

Sıfır Mantık (Gay)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora