Kalk su getir

9.3K 578 231
                                    

Beynime elektrik verilmiş gibi titreyip, gözlerimi gözlerinden çektim hızla. Ne demiştim ben az önce? Neler saçmalamıştım. Henüz kendim bile kabul etmemiştim ve aptal gibi anlık dürtüyle kaçırıvermiştim ağzımdan.

"Var mı?" Ses tonu farklıydı. Sorusuyla tekrar şoklanıp yere eğdim kafamı. Verebileceğim bir cevabım var mıydı?

"Yani sevmek değil de, hoşlanmak gibi. Henüz kendim bile emin değilim. Çok yeni." Hala bakamıyordum ona. Sanki bakarsam, göz göze gelirsem anlayacakmış gibi ne düşündüğümü. Yüz ifadem beni ele verecekmiş gibi. Bir süre bir şey demeden öylece bekledik yolun ortasında. Herhangi bir nedenden de olsa konuşmak istiyordum.

"Kim peki? " Bu sefer emindim sesinin sinirli çıktığına. Daha önce de sinirlendiğinde duymuştum bu tonu çünkü. Kafamı kaldırmadan konuştum. "Ben de emin değilim dedim ya." Derin bir nefes aldı. Tepkileri garibime gidiyordu. Kafamı kaldırmaya karar verdim bu sefer. Konuyu değiştirmeliydim bir an önce. "Kim olduğundan da mı emin değilsin Tolga?"

"Çok yeni, yani tam olarak ben de emin değilim. Şuan bile nasıl söylediğime şaşırıyorum." Gözlerimi tekrar onunkilere diktim. "O yüzden yani." Bir şey demeden baktı bana. Kahveleri siyaha dönmeye başlamıştı. Yüzündeki ifade korkutucuydu.
"Kim olduğunu söyle." Kalbime yumruk atıldı sanki. Nefes borumu biri sıktı gibi oldu. Korktum. Ne diyecektim ki? Ne cevap verebilirdim? Söylemek zorunda değildim ama bana bakan gözlerinin altında kim olduğumu bile unutmaya başlıyordum. Yutkundum. Ellerimin terini sildim pantolonuma. Gerildim. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. İçimdeki ses iyi bok yedin Tolga diyordu. Haklıydı. İyi bok yiyordum şuan.

"Şey..." kaşları daha çok çatıldı. Beklemeye başladı. Ben söylemeyi bile düşünmüyordum şuanda. Beklemesi beni öldürüyordu. "O..." Sinirle bir nefes aldı. Neden böyle tepkiler verdiğini bile sorgulayamıyordum.

"Beni falan mı seviyorsun neden bu kadar çekiniyorsun?" Kalbim durdu. Benim az önce düşündüklerimin aksine, sözlü olarak ifade etmesi beni şok etmişti. Bir saatten beri nasıl diye düşünüyordum. Saçmalamış olmam gerek diyordum oysa o bunları söyledikten sonra düşünebildiğim tek şey lütfen anlamış olmasındı. Nasıl bu kadar delirebilmiştim. Hissettiklerimi kontrol edemiyordum ve bu yeni birşeydi. Küçükken annemin abime aldığı şeyleri kıskansam bile kıskanmadım derdim. Anasınıfında altıma yaptığımda bile ağlamamıştım. Eğer ağlasaydım daha çok utanırdım. Şimdi ise koca bir 18 lik olmama rağmen en ufak bir şeyden etkilenip, aslında söylemek istediklerimi değil de, söylemek istemediklerimi söylüyordum. "Tolga? " Gözlerinden çektim kendimi. İnkar etmem gerekiyordu.

"Hayır o yüzden değil yani daha yeni arkadaşız ve ben bu konuları konuşmaktan çekinirim." Yüzü milim değişmemişti. Eğer evet senden hoşlanıyorum desem nasıl bir tepki verirdi acaba?

"Merve mi?" Kaşlarımı çattım. Çıktığımızı bile unutmuşken Merveyi nasıl sevebilirdim ki? Ama şuan itibariyle kendimi kurtarmamın başka yolu yoktu. Kafamı salladım.

"Evet o." Yüzü öyle bir düştü ki, uzun zamandır seviyorum dediği kız Merve olabilir mi diye düşünüyordum. Bunun düşüncesi bile sevimsiz geldi bana. Kafasını çevirip hırkasının kollarına soktu elini. "Gidelim mi?" Dedi ifadesizce. Başka bir seçenek pek hoş gelmedi kulağıma bu yüzden hemen kabul ettim. Yol boyunca başka bir şey konuşmadık. Ortam garipti ama konuşursak daha çok garipleşeceğine emindim. Arada bir kaçamak bakışlar atsam da bana bakarken hiç yakalayamadım onu. Evimin önünde geldiğinde soluk bir görüşürüz demişti. Fazlası yoktu. Ne el sallama ne de sıcak bir tebessüm. Birden bire neden bu kadar değiştiğini anlamadan girdim içeri. Aklımda birbir türlü şey vardı yine.

Sıfır Mantık (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin