İkinci Perde - 12.Bölüm : Oturma Odası.

648K 27K 32.7K
                                    

Yukarıdaki müziği mutlaka açın^^ 
İyi okumalar :')

Yukarıdaki müziği mutlaka açın^^ İyi okumalar :')

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


12.Bölüm : Oturma Odası.

*Oysa ateş beni üşütüyordu.*

---

"Zeynep, Zeynep..." Üşüdüğümü hissediyordum. Bedenimin sanki bir buzun üstünde yattığını, ben kıpırdandıkça buzun beni kaydırarak kalkmamı engellediğini. Burak'ın sesini duyduğumda gözlerimi açmaya çalıştım. Yattığım buzlu zemin kalkmamı engellerken nedenini bilmediğim bir acı saplanmıştı karnıma, kalbimin tam altına. Ufak bir sızlanmayla kendimi öne attığım sırada nefes nefese gözlerimi açtım. Elim kalbimin tam altındaydı.

"Zeynep! İyi misin? Kabus mu gördün?" Nefes nefese etrafıma bakınırken Onur'un paketi açılmamış koltuğunun üstünde uyuyakaldığımı anladım. Onur ve Mert bana endişeyle bakarlarken bakışlarımı Burak'a çevirdim, önümde diz çökmüş korkuyla beni izliyordu.

"Ben... iyiyim... Kabus gördüm." Onur tereddüt eder gibi yutkunarak sessizce sordu,

"Elin neden karnında? Karnın mı ağrıyor?" Başımı ağır ağır elime çevirdim. Kalbimin tam altında, göğsümün alt kısmıyla karnımın birleşiminde olan elime baktım. O an rüyamı hatırladım, buzların üstünde yattığım ve gözlerimi açamadığım, acıdan kıpırdayamadığım rüyam beni fiziksel olarak kendi içine çekmişti.

"Hayır... İyiyim ben." diye mırıldandım.

"Tamam, çok üstüne gitmeyin." Mert bana bir bardak su uzatırken suyu aldığım gibi içmeye başladım, "Kabus görmüş belli ki."

"Biz işleri bitirdik, hadi eve bırakalım seni." Başımı sallayarak kalktığım sırada sargı beziyle sarılı bileklerime baktım. Ardından Onur'a döndüm. Bana çaresiz gözlerle bakıyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp yerdeki çantamı aldım ve diğer elimdeki su bardağını mutfak tezgahına bıraktım.

"Siz... burada mı kalacaksınız?" diye sordum onlara dönerek.

"Hayır, üçümüz de benim evimde kalacağız. İstiyorsan sen de gel." Mert'e hafifçe gülümsedim,

"Annem de öyle diyordu." Aralarında gülüştükleri sırada kapıya yöneldik. Onur kapının şifresini girmek için öne atıldığı anda birden dairenin ışıkları söndü. Şaşkınlıkla etrafa bakındığımız sırada ne olduğuna anlam verememiştik.

"Ne oldu şimdi abi ya?" Burak dairenin ışığını tekrar tekrar açıp kapamaya çalışıyordu ama ışık açılmıyordu bile.

"Elektrik gitti herhalde. Jeneratörün devreye girmesi gerekiyordu ama." dedi Onur etrafa bakınarak, "Neyse, biz çıkalım da onlar halleder." Sıkıntıyla kapının şifre yazma ekranına doğdu döndüğünde bir an donakaldı.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin