Son Perde - 2.Bölüm : Ben Bir Kahramanım.

694K 26.2K 123K
                                    

Selammmm Mahşerin Binlerce Atlısı! Biliyorum ki çok uzun zaman oldu. Bölümün sonunda biraz bu konuda konuşuruz :) Biliyorum ki şu an bir an önce bölüme geçmek istiyorsunuz. O yüzden sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Bu sefer kesin olarak yeni bölüm de 1-2 gün içinde gelecek :) 

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayınnn^^

İyi okumalar!


2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.Bölüm : Ben Bir Kahramanım.
*Dünya bizim içimizdir... İçimizi kurtarırsak dünyayı kurtarırız.*

"Günaydın, ben Edebiyat öğretmeniniz Gürkan Urla." Sınıfa giren kıvırcık saçlı mavi gözlü sevimli görüntüye başımı kaldırdığımda yeni Edebiyat hocamla göz göze geldim. Ona nazikçe gülümsedim ve başımı önüme eğdim. Bugün üniversite hazırlık kursunda ilk günümüzdü. Burada olmaktan son derece rahatsızdım fakat bunu Onur'lara açıklayacak gücüm yoktu. Sınıfın en arkasındaki iki sıraya oturmuştuk. Burak durumumu bildiği için bana sürekli "İyi misin?" diye soruyordu bense sadece başımı sallamakla yetiniyordum. Zira pek iyi sayılmazdım...

"Çok memnun oldum... Peki sen? Seni tanıyalım?" Gürkan Hoca tüm sınıfla tanıştıktan sonra bir ön sıramdaki Burak'a dönünce başımı kaldırdım. Burak daha söze girmeden Gürkan Hoca bir kez daha konuştu,

"Siz dördünüz..." dedi, "Arkadaşsınız galiba." Burak heyecanla söze atladı.

"Evet hocam, dışarıdan o kadar belli oluyor mu birbirimiz için yaratıldığımız?" Tüm sınıf gülerken karşıdaki duvara boş boş bakıyordum. Onur'un ilgiyle koluma dokunduğunu ve kulağıma eğildiğini hissettim.

"İyi misin güzelim?" Bir an irkilerek ondan uzaklaştım ve yapmacık bir gülümsemeyle başımı salladım.

"İyiyim, dalmışım bir an!" Onur bana göz kırparak önüne döndüğünde derin bir nefes aldım.

"Ne yalan söyleyeyim dışarıdan belli oluyor arkadaş olduğunuz..."

"Teşekkürler hocam," dedi Burak, "Bu benim için güzel bir iltifat sayılır. Arkadaşlarıma benziyorsam ne mutlu bana. Baksanıza şunların tiplerine ne kadar tatlılar!" İster istemez güldüm. Burak ona güldüğümü duyunca sevinçle arkasını döndü ve yanağımı sıktı. Bu çocuk gerçekten de manyaktı!

"Peki siz bu sınıf için biraz büyük değil misiniz?" diye sordu hoca kaşları çatılı bir halde. Haklıydı...

"Hocam öyle demeyelim. Bu sınıf bizim için biraz küçük diyelim... Daha iyi olmaz mı?" Hoca gülerek kürsüsüne yaklaştı.

"Kelimelerle aran iyi bakıyorum da... Edebiyatı sever misin?"

Gürkan hoca ve Burak konuşmalarına devam ettikten sonra kalan üçümüzün konuşması toplamda bir dakika bile sürmedi. Derse geçtiğimizde aklım hep karnımdaydı. Kendimi güçlü mü hissetmeliydim yoksa güçsüz mü bilmiyordum. Bu yaşadıklarım bir hataydı, bunu sonuna kadar kabul ediyordum. Peki ya zaten evliliğe giden bir ilişkinin içinde bu bebeğin yaşamasına izin vermek istemem ne kadar saçmaydı? Ama içimden bir ses çok daha büyük bir sorunumuz olduğunu, çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya geleceğimizi fısıldıyordu bana. Çünkü ben en başından beri bir bela mıknatısıydım. Hala belayı çekiyordum ve bunu dibine kadar hissediyordum. Ben bunları düşünüp boş boş test kitabına bakarken Onur'un uzanıp test kitabıma bir şeyler yazmaya başladığını fark ettim. Hiç kıpırdamadan parmaklarındaki kalemden çıkan harfleri izledim.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin