Son Perde - 3.Bölüm : O Gece.

737K 27.6K 47K
                                    

Selammmm mahşerin binlerce atlısı!

Yukarıdaki müziği açalım ve bölümü öyle okuyalım^^^

Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayalım :') İyi okumalar^^

(Çok zevkle yazdığım bir bölüm oldu, haberiniz olsun!)


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


3.Bölüm : O Gece.
*Asıl kar fırtınası benim içimde yaşanıyordu, dışarıdaki hiçbir şeydi...*

Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar, bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini fark etmez. Hayat bu, yaşanır. Acılar çekilir, gözyaşları akıtılır, eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp "Neden?" der. İçinde bir savaş olur oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdanmadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır, bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, her şey somut olmak zorunda değildir. Her acı görünür olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur... Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez. Bir söz var, çok severim... "Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı." Yaşadığımız her şey bir danstı aslında. Öfkenin, intikamın, acının, korkunun ve savaşın dansı. Müziği duyduk, dansa başladık, bir şeyler oldu, bunları biz yaşadık ve insanlar bizi deli sandı...

"Günaydın..." diye fısıldadım elim karnımda.

"İyi öğlenler..."

"Ve iyi akşamlar küçük hanım... ya da küçük bey..."

Saat 18.35'ti ve ben daha yeni uyanmıştım. İçinde bulunduğum duruma düştüğümden beri uykumu asla açamıyor bazen günde on altı on yedi saat uyuyordum. Kendimi zorla yataktan kaldırıp aynadaki bitkin yüzüme baktığımda eve sessizlik hakimdi. Annem de babam da dışarıdaydı... Yüzüm sapsarı, iştahım tamamen kapalı ve hafif hafif hissettiğim baş dönmem beni yatağa geri davet ediyordu. Oysa kalkmalı ve ders çalışmak için kurs binasında buluşmaya söz verdiğim Onur'ların yanına gitmeliydim. Bir şeyler atıştırmak zorundaydım... Onun iyiliği için kendime iyi bakmak zorundaydım ama ağzıma atacağım tek bir lokmanın beni kusturacağına da adım gibi emindim. İstemeye istemeye yataktan kalkıp dolabıma tutundum. Derin bir nefes aldım.

"Hadi ama..." diye fısıldadım, "Yapma bunu bana..." Başım inanılmaz bir boyutta dönüyordu. Kafamı dolaba yasladıktan sonra içimdeki sıkıntılı sesi dindirmeye çalıştım. Yarın günlerden Salı'ydı. Ender'in her şeyi bildiği ve yarın onunla görüşmemi istediği gerçeği dünden beri beni hasta etmişti. Ama güçlü olmak zorundaydım, kafamda bir plan vardı ve oraya gidip her şeyimle karşısında duracaktı. Var olan her şeyimle.

"Beni zorluyorsun ufaklık..." Kendi kendime konuşarak yavaş yavaş yürüyerek tuvalete doğru ilerledim. Tuvaletin kapısını açmak için kolu çevirdiğimde karnıma giren sancıyla iki büklüm kaldığım an ağzımdan ufak bir çığlık çıktı. İçimde beni korkutan çok derin bir acı vardı, sanki bir bıçak içimde belirmiş ve iç organlarımın arasında dönüyordu.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin