9.Bölüm : Gece'nin Yükü.

412K 20.2K 26.3K
                                    

Selam Mahşerin Binlerce Atlısı^^

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayalım, iyi okumalar dilerim <3 


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


9.Bölüm : Gece'nin Yükü.
*Artık dünyaya ait hissetmiyorum.*

Merhaba eski dostum. Nasılsın? Ben nasıl mıyım? Yorgun, yıpranmış, halsiz, yılmış. Kendimi hiç bilmediğim bir evde hiç bilmediğim bir odada bulmamın üzerinden tam beş saat geçti. Gözlerimi açıp gördüğüm bir çift mavi gözle buluşan gözlerim bu sefer kendi istekleriyle kapandı. Tek hatırladığım o an orada bayılıp kaldığım, sonra da kendi kendime uyandığım... Şimdi ise burada durmuş öylece ağlıyorum. Kimin evindeyim, neden buradayım bilmiyorum, bunlar umrumda da değil. Artık dünyaya ait hissetmiyorum. Kendime dair hiçbir şeyi umursamıyorum. Tek umursadığım bir ameliyat masasında bıraktığım sevgilim, tek umursadığım annemin kucağında bıraktığım kızım. Başka hiçbir şey değil. Gözlerim ağlamaktan şişmesine ramak kala kapanırken gözlerimi neye açacağımı bilmiyordum. Açtığım şey ise gecenin karanlığı oldu. Evin içinde bir yerlerden gelen müzik sesi kulaklarımı doldurdu. Kalkıp odanın ışığını açmak yerine karanlıkta oturup alt kattan gelen şarkının sesini dinledim.

"Gecenin yükü beni aşar,
her şey sevgiyle,
her şey sevgiyle başlar..." diyordu şarkı. Sonra merdivenlerden gelen ayak seslerini duydum. Sesler giderek yaklaştı, sonra kapımın kilidi açıldı ve kapım aralandı. Karanlık, bir yabancının elini uzatıp ışığı açması ile son buldu.

"Merhaba Zeynep." dedi aynı ses. Takım elbiseli, kırk – kırk beş yaşlarındaki bu adam karşımda durmuş beni izliyordu. Yüzüne bitik bir halde baktım.

"Beni tanımak istemiyorsun sanırım." diye mırıldandı, "Önce biraz yemek ye. Sonra konuşalım. Olur mu?" O sırada içeriye elinde bir tepsi dolusu yemekle bir kadın girdi. Kadın tepsiyi yatağa bıraktı ve çıktı. Adam ise yatağın yanındaki berjere oturmuş beni izliyordu.

"Yemek istemiyorum."

"Ne istersin?"

"Hiçbir şey istemiyorum. Kim olduğunu bilmek de istemiyorum. Başıma gelen her şeyi kabul ediyorum, kimsin ve benden ne istiyorsun bilmiyorum ama bana ne olduğu da ne olacağı da umrumda değil. Sadece sevdiklerimden uzak durun. İzin verin bensiz de olsa mutlu yaşasınlar... Eğer hala hayattalarsa..." Son cümle beni ağlatırken çıldırmak üzereydim. Onur'dan haber alamıyordum, o yaşıyor muydu bunu bile bilmiyordum. Kafayı yemek üzereydim.

"Hayattalar." dedi yabancı, "Merak etme." Yüzüne umutla baktım.

"Hepsi mi?" diye sordum karşımdaki bu adamdan bile umut dilenerek.

"Hepsi." dedi, "Onlara bir şey olmayacak, merak etme. Sana da bir şey olmayacak." Burnumu çektim ve yüzüne iğrenerek baktım.

"Senden umut dilenmiyorum," dedim öfkeyle, "Kim olduğunu da biliyorum. Sen Ender'in korktuğu tek adamsın. Değil mi?"

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin