6.Bölüm

9.9K 717 126
                                    

Defne Hanım hışımla çıktığından beri canım çok sıkılıyordu. Kapıdan birinin girdiğini fark edince oraya döndüm. Eylem ve Deniz ellerinde yemek tepsileriyle yanıma oturdular. Gülümsedim.
"Hoşgeldiniz kızlar. Nasılsınız?"
Eylem gülümsedi.
"Sana sıcak çorba getirdik. Deniz de tatlı yaptı sana."
Gözlerim dolu dolu gülümsedim. Eylem çorbayı üfleyip yedirmeye başladı. İlk yudumu bile çok iyi gelmişti. Kasenin yarısına geldiğimde durup ağzımı peçeteyle sildim.
"Sizce iyileşecek miyim?" Dedim hüzünlü ses tonumla. Deniz elimi sıktı.
"İyileşeceksin. İyileşince de birlikte uçacağız. Sana söz verdiğim gibi," dediğinde ağlamaya başladım. Eylem sarıldı bana. Acılar içinde bağırırım diye bekliyordum ama hiç acımamıştı. Belki de yaralarım geçmeye başlamıştı. Sanki iç sesimi duymuş gibi hemşire geldi. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
"Derin,pansuman yapacağım sana. Bakalım iyileşme var mı? Eylem ve Deniz dersiniz başlamak üzere."
Eylem ve Deniz bana öpücük gönderip gittiler. Hemşire bandajları sökerken nefesimi tuttum. Önce bacaklarımı söktü. Sonra kollarımı. Yüzümü de söktüğünde gözlerim kapalıydı. Korkarak gözlerimi açtım. Bakışlarım kollarıma kaydı. O anda mutluluktan ağlamak istedim. Kırmızı yaralar pembeye dönmüştü. Hemşire gülümsedi.
"Ayna ister misin? Renkleri açılmış."
Başımı salladım. Gerçekten de yüzümdekilerin bile rengi açılmıştı. Çok daha iyi görünüyorlardı. Hemşire aynayı alıp krem sürmeye başladı. Yeniden bandajlandığımda çok daha rahatlamış hissediyordum. Hemşireye baktım.
"Biraz yürüyebilir miyim? Yatmaktan çok sıkıldım."
Başıyla onayladı. Odadan çıkar çıkmaz yatakta doğruldum. Ayağa kalkıp adım attığımda ilk kez yürüyen bir çocuk gibi heyecanlı hissettim kendimi. Yürüyüp pencerenin önündeki koltuğa oturdum. Bakışlarımı bahçede bana arkası dönük oturan birine çevirdim. Başında kapüşonu olduğu için kim olduğunu çıkaramamıştım. Rüzgar saçlarını havalandırınca kapüşonunundan bir tutam mavi saç savruldu. Melisa. Öfkeden kalbim hızlı atmaya başladı. Hâlâ burada mı kalıyordu? Defne Hanım ceza vermemiş miydi yani? Biri konuşunca irkildim.
"Güçleri alındı."
Arkamı dönünce Rüya'yı gördüm. Gelip yanıma oturdu.
"Defne Hanım güçlerini alırken bütün okulu ayağa kaldırdı. Ona kalsa okulu terk ederdi ama izin vermediler. Malum mavi gözlü adam var."
Ona döndüm.
"Haklısın. Şimdi çok daha kızgındır."
Güldü.
"Elinden bir şey gelmez artık. Layığını buldu. Sen iyi misin?"
Elini tuttum.
"Daha iyiyim. Bana yardım etmek istediğini gördüm. Çok teşekkür ederim."
Cevap olarak elimi sıktı. Yanında getirdiği çantadan bir kitap çıkardı. Ateşböceği Yolu. Kitaba baktığımı görünce gülümsedi.
"Canın sıkılıyordur diye tahmin ettim. En sevdiğim kitaplardan biridir. Bu kitabı okuyunca gerçek dostluğun önemini anlamıştım. Umarım senin de yüreğine dokunur."
Gülümseyip kitabı kalbime bastırdım.
"Bu çok iyi oldu."
Rüya bana yavaşça sarılıp gitti. Sanırım artık ben de dostluğun ne olduğunu anlamaya başlıyordum.

Gece olunca yatağıma döndüm. Kitap gerçekten de harikaydı. Okurken saatlerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Karnım çok açtı. Umutsuzca etrafıma bakıp yemek aradım. Kapı açılınca hevesle oraya baktım. Karanlıktan yüzünü tam seçemediğim biri içeri girip yanımdaki masaya tepsi bıraktı. Sonra da gidip ışığı açtı. Bana döndüğünde kocaman gülümsedim.
"Yemek zamanı," diye muzipçe gülümseyen Berk'e bakıp gülümsedim. Yatağa oturup tepsiyi kucağına aldı. Çorbayı üflerken konuşuyordu.
"Ağrın var mı? Canın sıkılıyor mu?"
"Hayır. İyiyim. Ziyaretime geliyorlar. Bugün Rüya gelip kitap getirdi. Hiç canım sıkılmadı."
Çorbayı yedim. Berk dudaklarımı mendille sildi.
"Günler çok sıkıcı geçiyor. Bugünkü tek eğlence Melisa'nın güçlerinin alınmasıydı. Çocuk gibi yerlerde sürüklendi."
Güldüm. Gülünce ağzımdaki çorba Berk'e doğru fışkırdı. Bu daha çok gülmeme sebep oldu. Tıkandım. Berk hemen su verdi. Ben de onun çorba bulaşmış yüzünü sildim. Çorba bitince gülmeye başladım.
"Pek eğlenmişe benziyorsun," dediğinde başımı salladım.
"Sen hep gel Berk. İyi bir arkadaşa ihtiyacım var."
Gülümsedi. Veda edip gittiğinde kitabımı elime aldım. Hava karardığı için başucumdaki abajuru yaktım. Uykusuzluktan esnemeye başlayıncaya kadar okudum. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle kitabı komodine bıraktım. Normalde karanlıkta uyurdum ama son yaşadığım olay yüzünden ışıkta uyumaya başlamıştım. Yorganı üzerime usulca çekip pencereden dışarı bakmaya başladım. Sert esen rüzgar ağaçların dallarını kıracak gibiydi. Tam gözlerimi kapatacakken parlak mavi bir yazı dikkatimi çekti.
'Sen beni görmek istemiyorsun ama ben seni çok özledim. İyileşmeye başladığını duydum. Yarın yanına gelmeme izin verir misin? Lütfen...'
Sarp'ın yazdığı muhakkaktı. Gözlerimi kapattım. Karşılıklı bile olmayan şu aşk yüzünden başıma neler gelmişti. Daha fazlasına izin veremezdim.

Kıvılcımların DansıWhere stories live. Discover now