24.Bölüm

4.9K 414 77
                                    

Bazı anlar vardır. Öyle bir şey öğrenirsiniz ki ne yapmanız, nasıl davranmanız gerektiğini kestiremezsiniz. Tam da öyle bir an yaşıyordum. Uyuşmuş gibiydim. Berk'e kaydı bakışlarım. O da en az benim kadar şaşkındı. Berk'in eski sevgilisi Sarp'ın kardeşiydi demek. Berk koşar adımlarla yukarı çıktı. Geçmişinden kurtulmak istiyordu sadece. Neden sürekli karşısına çıkıyordu ki? Göz ucuyla Sarp'a baktım. Bir şeyler dememi bekliyordu. Derin bir nefes aldım.
"Kaybın için üzgünüm. Ne desem kardeşin geri gelmeyecek. Sana tavsiyem Berk yokmuş gibi davranman. Biz öyle davranacağız," dedim arkam ona dönük. Sonra da hızla yukarı çıktım. Bilerek biz demiştim. Artık 'biz' olduğumuzu anlaması gerekiyordu.

Yatakhaneye girdiğimde cadının yanına gittim. Beni görünce bir şey hatırlamış gibi gözlerini kıstı.
"Sana kolye gibi takılmayan bir şey yapacağım."
Etrafa baktı.
"Burası fazla gürültülü. Odama gidelim."
Odasına girdiğimizde kapı arkamızdan kapandı. Cadıyı tanımasam çok korkardım ama şimdi korkmuyordum. Sandalyeye oturdum. Cadı bir sandalye çekip karşıma oturdu. Elimi avuçlarının içine aldı.
"Çok korkuyorsun. Kırmızı gözlülerden. Seni bulacaklar diye ödün kopuyor."
Nefesim hızlanmıştı. Soğuk bir rüzgar esmiş gibi titredim.
"Rüyaların... Onlar birinin yönetimi altında. Ya bir uçurumda buluyorsun kendini ya da karanlık bir ormanda. Vampirler kulağına intikam diye bağırıyorlar. Sonra o geliyor. Mavi gözlü adam. Seninle böyle iletişime geçiyor."
Her şeyi biliyordu. Sessizce başımı salladım. Cadı birden elimi bıraktı. Gözleri bembeyaz olmuştu. Korksam da bakmaya devam ettim.
"Bir kız var. Sana çok yakın biri. Gözlerini intikam bürümüş. Kan istiyor. Daha fazla kan..."
Oturduğum sandalyenin kollarını sıkıyordum.
"Kim o kız?" Dediğimde gözleri eski haline geldi. Öfkeyle soluyordu.
"Her kimse kendini göstermiyor. Her yerde bir parçası var. Her şeyi öğrenmek istiyor."
Ellerinden duman gibi bir şey çıktı. Geri çekildim.
"Nefret ettiği her şeyi, herkesi buharlaştırmak istiyor."
Elini kapatınca duman havada süzülerek kayboldu. Kıpırdamadan cadıya bakıyordum. Elimi yine avucunun içine aldı. Tuhaf kelimeler söylüyordu. Uykumun geldiğini hissedip gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı. Tek isteğim biraz uyumak... Birden gözlerimi açtım. Kendimi oldukça rahatlamış hissediyordum.
"Kabus görmeyecek miyim?" Dedim meraklı bir sesle. Cadının dudağı yukarı kıvrıldı.
"Dene de gör."
Birlikte yatakhaneye geri döndük. Yatağa yattığımda aklıma Berk'in, Sarp'ın, vampirlerin geleceğini düşünüyordum ama zihnim bomboş gibiydi. Cadının dediği gibi hiç kabus görmedim.

Uyandığımda kendimi dinlenmiş hissediyordum. Hazırlanıp kahvaltıya inmek üzereyken banyodan çıkan Sıla'yı gördüm. Bana doğru düzgün bakmadan kapıdan çıkıp gitti. Kaçıyor gibiydi. Belki de kolyemi bozduğu için utanıyordu. En kısa zamanda yanına gidip üzülmemesini söylemeliydim. Alt kata inip masaya oturduğumda Eylül'ün bana manalı bakışlar attığını gördüm. Diğerleri yemek yerken masanın altından bana doğru sarmaşık uzattı. Bacaklarıma değince çatalımı yere atıp eğildim. Sarmaşığın ucunda bir not vardı.

'Bahçedeki papatyadan çok önemli şeyler öğrendim. Yazmadım çünkü birinin eline geçebilirdi. Yemekten sonra buluşalım. Ayrıca korktuğum için yatakhanelerdeki çiçekleri yok ettim. Casuslar anlayabilirdi.'

Rüya'nın gücünü kullanarak sarmaşığı ve notu yaktım. Melisa'nınkini kullanarak ta söndürdüm. Etraf yemek koktuğu için kimse yanık kokusunu fark etmemişti. Öykü yemeğini bitirince ağzıma son bir lokma atıp peşinden bahçeye çıktım. Papatyanın yanında durduk.
"Kendi kulaklarınla dinle," dediğinde eğilip papatyanın yapraklarına dokundum. Hemen zihnime konuşmalar doldu.

"Dediklerimi yapacak mısın?"
"Elbette. Ben buraya bunun için geldim zaten."
Gülme sesi.
"Güzel. İşi bitir, intikamı al. Üstelik tek intikam da değil. Kendi intikamın, vampirlerin intikamı ve benim intikamım.'
'Yapacağımdan emin olabilirsiniz.'

Kıvılcımların DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin