9.Bölüm

8.4K 603 133
                                    

Gece uyumaya çalışsam da başaramadım. Berk olayına çok üzülmüştüm. Gözlerinde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Daha önce hiç kimse bana öyle bakmamıştı. Uykum iyice kaçınca yatakta doğrulup pencereden dışarı bakmaya başladım. Kar yağıyordu ince ince. Pencerenin önüne bir sandalye çekip izlemeye başladım. Bir keresinde hastanedeki oda arkadaşım Lale karı yemişti. Hem de epeyce. Bir hafta ateşler içinde yanmıştı. Elini tutup destek olmaya çalışmıştım. Birkaç kez anne diye sayıkladığını duymuştum. Ağlıyordu.
"Uyku mu tutmadı?"
Hızla arkama döndüm. Rüya bana bakıyordu.
"Evet," dedim alçak sesle. Yataktan inip yanıma geldi. O da bir sandalye çekip karşıma oturdu.
"Benim hikayemi biliyorsunuz. Senin hikayen ne?" Dediğimde gülümsedi. Eliyle saçını düzeltti.
"Geçen yıl geldim buraya. Arkadaşımla arabadaydık. Sonra önümüze bir tır çıktı. O kadar profesyonel şoför değildim ama acemi de sayılmazdım. Tırın şoförü sarhoştu herhalde. Tır kontrölden çıkınca..."
Sesi çatlayınca durdu. Ben de bakışlarımı kaçırdım.
"Kaza yaptık. Özel gücümün farkında değildim. Her yerim ağrıyordu ama arabadan çıkabildim. Arkadaşım ise sıkışmıştı. Etraf karanlıktı ve tarlalık alana yuvarlanmıştık. Onu çıkarmak istedim. Arabanın arkasına savrulmuştu. Bir şey akıyordu ama su sandım. Ben... Onun vücuduna dokununca alev aldı. Gözlerimin önünde yanmasını izledim. Benim yüzümden öldü Derin."
Başını önüne eğdi. Dökülen şey benzin olmalıydı. Elimi omzuna koydum. Gözlerini sildi.
"Sonra çok korktum. Elimden ateş çıktığını görmüştüm. Bir süre kimseye söylemedim. Sonra gittiğim bir mekanda Selim Beye rastladım. Hafiften sarhoş olunca her şeyi anlattım ona. Mekan çıkışı beni okula getirdi. Senin gibi her şeyi öğrendim."
Gülümsedim.
"Seni bulmuş. Kendilerine verdikleri sözleri tutmuşlar."
Gülümsedi.
"Seni niye uyku tutmadı?"
Dışarı baktım.
"Berk'le kavga ettik. Şu katillik konusu. Onu suçladığımı hissediyorum."
Elimi sıktı. Bir süre daha oturup yattık. Uykuya dalmam uzun sürmüştü.

Ertesi gün giyinip sınıfa indim. Berk yoktu. En arka sıraya,onun sırasına,oturdum. Başımı kitaba gömdüm. İçimde çok büyük bir huzursuzluk vardı. O kadar çok üzgün hissediyordum ki ağlamam an meselesiydi sanki. Öğretmen geldiğinde bakışlarımı kaldırdım. Sarp iki sıra önümde oturuyordu. Öğretmen ders anlatmaya başlayınca ben de not almaya başladım. Yazmak her şeyi unutturacakmış gibi. Konu bitip öğretmen güçler hakkında konuşmaya başlayınca defterime şekil çizmeye başladım. O kadar dalmışım ki araya çıktığımızın bile farkında değildim. Biri elini sırama koyunca bakışlarımı kaldırdım.
"Nasılsın? Seninle konuşmayı özledim," diyen Sarp'a boş gözlerle baktım.
"Melisa bir yerlerden bizi izliyordur kesin. Yine bir vukuata sebep olmak istemiyorum."
Dudağı yukarı kıvrıldı.
"Artık güçleri yok. Bir şey yapamaz. Bahçeye çıkalım mı?" Dedi umut dolu bir sesle. Kaşlarımı çattım.
"İyi değilim,tamam mı? Konuşmak istemiyorum seninle."
Bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti. Sonra da çekip gitti. Öğlen arası olduğunu biliyordum. Kızların yanına gitmek istiyordum ama yerimden kalkacak halim yoktu sanki. Yine de bir şeyler yemem gerektiğini biliyordum. Koridora çıkınca bir grubun bana bakıp fısır fısır konuştuğunu gördüm. Kafam o kadar bozuktu ki yanlarına gidip ne var diye bağırmak geçti içimden. Geçen gün Berk'le konuştuğumuz camın önüne baktım. Gözlerim dolu dolu yemek salonuna doğru ilerledim. Araya çıkanlar büyük masanın etrafına oturmuşlardı. Boş bir sandalyeye oturdum. Yemeklere göz atmaya başladım. Çoğu etliydi. Küçükken yurtta etli yemek çıkınca nasıl sevindiğimi hatırladım. Gülümseyip tabağıma yemekten koydum.
"Hiç te üzgün değil. Keyifli keyifli yemek yiyor baksana."
Arkamdan duyduğum sesle çatalım tabağıma düştü. Hemen arkama döndüm. İki kız öfkeli gözlerle beni süzüyordu.
"Benim hakkımda mı konuştunuz?" Dedim ifadesiz bir sesle. Biri öne atıldı.
"Evet! Berk senin yüzünden bir şey yemiyor,uyumuyor,kimseyle konuşmuyor. Ne dediysen ona artık. Yine geldiği hale döndü."
Konuşması bitince boya olduğu belli olan sarı saçları dudaklarının etrafına yapıştı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"O konu benim ve Berk'in arasında. Sizi alakadar etmez. Şimdi gidin buradan."
Yanındaki kızın sahte sarışının elini tuttuğunu gördüm. Sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Önüme dönüp yemeğimi yemeye başladım. Bu tipler artık beni korkutmuyordu. Yudumumu yutunca bir gerçeği fark ettim. Berk'in durumunun benimle ilgili olduğunu biliyordu. Nasıl? Berk mi anlatmıştı acaba? Şimdi de kızlarla beni mi konuşuyordu? Yemeğimi bitirip yeni derse kadar Berk'i aramaya karar verdim. Erkeklerin yatakhanesine gelince durup etrafa baktım. Kimse yok gibiydi. İçeri girip kapıyı arkamdan kapattım. Etrafta kimse yoktu. Yataklara bakıp Berk'ten bir iz aradım. Herhangi bir şey. Adı,adının baş harfi,gücüyle ilgili bir şey... Hiçbir ipucu yoktu. Yatak ben Berk'in yatağıyım diye bağırmazsa asla bulamayacaktım. Bu da imkansızdı. Güldüm. Bu fantastik ortamda normal bile gelirdi bunun gerçekleşmesi.
"Ne o şimdi de yatağıma bakmak için gizli gizli buraya mı geldin?"
Yakalanmanın verdiği mahcubiyetle arkama döndüm. Sarp kollarını göğsünde kavuşturmuş bana bakıyordu.
"Seninle ilgili değil. Ben... Şey arıyordum. Biri bilekliğini kaybetmiş te."
Güldü.
"Hadi ya,ben de buna kesin inanırım. Ne işin var burada?" diyip yanıma yaklaştı. Elini yanağıma değdirince geri çekildim.
"Berk'e bakıyordum tamam mı? Sonunda aramızı bozdun. Onunla konuşmam gerek."
Bakışları dudaklarıma kaydı. Boğazımın kuruduğunu hissettim.
"Gitmem gerek," dediğimde kolumdam tutup beni kendine çekti. Vücutlarımız birbirine değiyordu.
"Aklımı başımdan alıyorsun," dediğinde başım döner gibi oldu. Neyse ki hemen kendimi toplayıp ondan uzaklaştım.
"Bir daha sakın bunu yapma!"
Kapıyı çarpıp çıktım. Bu da neydi böyle? Neden nefesim kesilecekmiş gibi olmuştu o an? Sarp'a karşı bir şeyler hissetmeye başlamış olabilir miydim? Hızlı hızlı yürüyüp merdivenlere yöneldim. O anda biriyle çarpıştık. Dengem bozuldu ve ayağım kaydı. Her kimle çarpıştıysak son anda kolumdan yakaladı beni.
"Çok özür dilerim. Benim hatamdı."
Bakışlarım Berk'in bakışlarıyla buluştu.
"Kaç gündür seni arıyorum. Benden kaçıyor musun?" Dedim üzgün ses tonumla. Bakışlarını kaçırdı.
"Sarp'a inandın. Belki de dünden razıydın ona inanmaya."
Gözlerim doldu. Çenesinden tutup yüzünü bana çevirdim.
"Sen benimle ilgilendin. Beni taşıdın. Cani biri bunu yapmazdı. Ben sadece senin ağzından duymak istemiştim. İnandığımdan değil. Belki anlatmak istersin diye."
Gülümseyince ben de gözyaşlarımla karışık gülümsedim. Elini yanağıma koyup usulca okşadı. Gülümsemem bütün yüzüme yayılınca yüzünü benimkine yaklaştırdı. O sırada arkamdan ayak sesleri geliyordu. Berk arkama bakıp güldü. Ben de arkama döndüm. Sarp şok olmuş ve sinirli bir şekilde bize bakıyordu. Berk'e döndüm.
"Sen... O geliyor diye mi bana yaklaştın?" Dedim dehşet dolu sesimle. Berk'in dudağı yukarı doğru kıvrıldı. Benimle değil de Sarp'la konuşuyor gibiydi.
"Yenildin. Kabul et bunu. Bu seferki kız beni daha çok beğendi."
Yürüyüp merdivenlerin karanlığında kayboldu. Arkasından uzun süre baktım. Sonra ben de aşağıya indim. Derse gitmek yerine yatakhaneye gittim. Yatağıma girip örtüyü başımın üzerine kadar çektim. Berk bunu nasıl yapardı? Sırf Sarp'ı sinirlendirmek için bana nasıl yaklaşırdı? Kaç yıl geçerse geçsin ben yokmuşum gibi davranıp Sarp'a attığı o küstah bakışı unutmayacaktım.

Örtünün altından gördüğüm kadarıyla gece olmuştu. Karnım zil çalıyordu ama mutlu görünmek zorunda olup o kadar insanın içinde oturmak istemiyordum. Mutluluk numaralarından yeterince bıkmıştım. Yetimhanede numara yap,hastanede numara yap... Sürekli hüzünlü olduğum halde mutluluk numarası yapmaktan nefret ediyordum. Saatlerce yattım. Yemek çoktan bitmiş olmalıydı. İçeri giren kızların sesini duydum. Biri gelip örtümü kaldırdı.
"Neden yemek yemeye gelmedin?" Diyen Rüya'ya boş gözlerle baktım. Diğer kızlar gelip yanımda durdu. Tekrar örtüyü üzerime çekmeye çalışınca Eylem örtüyü çekip aldı.
"Neyin var Derin? Anlat lütfen."
Derin bir nefes aldım.
"Berk benim dostum değilmiş. Sarp'ı kıskandırmak için bana yaklaştı. Benimle alay etti yani."
Bir süre kimse yorum yapmadı. En sonunda Eylül konuştu.
"Bahçede oturduğunu gördüm. Çok üzgün görünüyordu. Gidip konuşsana."
Ağlamaya başladım. En yakınımda duran Deniz sarıldı bana. Daha çok ağlamaya başladım. Ayrıldığımızda Eylül elime papatyalar verdi. Yaprakları beyaz değil rengarenkti. Gülümseyip beyaz olması gereken yapraklara dokundum. Rüya gözlerimi mendille sildi.
"Yemek masası hâlâ kaldırılmadı. Gidip bir şeyler ye. Yanında gelmemi ister misin?" Diyen Rüya'ya bakıp başımı minnetle salladım. Birlikte yemek masasına oturduk. Ben yerken o da kitap okudu. Yemeğim bitince elimi tutup yukarı çıktı. Montuma sarınıp dışarı çıktım. Berk'in arkası dönüktü. Yavaşça yürüyüp yanında durdum. Bana bakıp önüne döndü. Birlikte sustuk. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hava soğuktu ama ben sıcaklıyordum sanki.
"Gözleri maviydi. Sapsarı saçları vardı."
Kaşlarımı çattım. Kimin?
"Onu ilk gördüğümde parkın bankında kitap okuyordu. Çekindiğim için yanına gidemedim. Ertesi gün konserde rastladım ona. Yanında bir erkek vardı. Sevgilisi sanıp çok üzülmüştüm. Sonra kuzeni olduğunu öğrendim. Sevgili olduk. Hiç olmadığım kadar mutluydum. O da mutlu görünüyordu."
Durup bana baktı. Anlayışla dinliyordum.
"Hiç sevmemiş beni. Kuklaymışım onun için. Benim gücümü en başından beri biliyormuş. Bir gece gözlerinden mavi ışıklar çıkmaya başladı. Elimi tuttuğunda içimde büyük bir güç oluştu. Daha önce hissetmediğim bir güç. Sonra vücudumdaki kanın çekilir gibi olduğunu hissettim. Sertçe elimi çektim ama bırakmadı. İttim,debelendim. Faydası yok gibiydi. O an farkında olmadan çok itmişim başı ilerideki taşa çarptı. Kanıyordu. Ambulans çağırdım ama ölmüştü."
Elini tuttum.
"Bilerek birini öldüremeyecek kadar iyisin. İnanmamıştım zaten. Bana destek olan biri nasıl katil olabilirdi ki?"
Güldü. Bana döndü yine. Yüzünde çözemediğim bir ifade vardı.
"Sarp'ı kıskandırmak için benimle takılmadın mı? Onun yanında koluma girmeler filan. Beni aptal mı sandın?"
Şaşkınlıktan donup kalmıştım.
"Böyle mi düşünüyorsun gerçekten?" Dedim titreyen sesimle. Eliyle sert bir şekilde çenemi tuttu. Gözlerim dolmuştu.
"Hiçbir kız beni sevmez anladın mı? Ne dost olarak ne sevgili olarak. Sadece kandırıp giderler. Kullanırlar ya da."
Ağlamaya başladım.
"Ben seni seviyorum ama. Yemin ederim seviyorum. Kimsenin göstermediği şefkati gösterdin bana. Lütfen Rüzgar,inan bana."
Gözlerime bakıyordu. Elinin ucuyla gözyaşlarımı sildi. Onun da gözleri dolu doluydu. Eski gözyaşlarımın yerine yenileri gelirken Berk yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerimi kapattım. Dudakları dudaklarımla buluşunca bütün vücudumun yanmaya başladığını hissettim. Her şey çok güzeldi. Ta ki o sesi duyana kadar.
"Derin? Ne oluyor burada?"

Kıvılcımların DansıWhere stories live. Discover now