17.Bölüm

6.2K 372 96
                                    

Gece hiç kabus görmediğim için uykumu almış olarak uyandım. Kolyede her ne varsa oldukça işe yaramıştı. Her gece yatarken takmaya karar vermiştim. Elim saçlarıma gittiğinde berbat göründüklerini fark ettim. Duş almam gerekti; çünkü bugün izin günümüzdü. Kahvaltıdan sonra gece olana dek dışarda olacaktık.

Duş aldıktan sonra aynada saçlarıma baktım. Sonra da yüzüme. Hiç pürüzüm yoktu. Mavi gözlerimde bir ışıltı vardı. Nedenini hatırlayınca gülümsedim. Berk'in evine gidecektik bugün. Bir zamanlar yaşadığı yeri görecektim. Anı biriktirdiği yeri. Hem belki geçmişini anlatırdı bana. Çocukluğunu, ailesi belki de. Ağlama fırtınasını bastırmak için saç kurutma makinesini alıp dışarı çıktım. Kızların bazıları uyuyordu. Nasıl kurutacaktım bilmiyordum. Üzerimi giyinince gözüm kapıya kaydı. Berk sırıtarak beni izliyordu. Kaşlarımı çatarak yanına gittim.
"Beni mi izliyordun sen?" Dedim öfkeli çıkarmaya çalıştığım sesimle. Ne yazık ki başaramamıştım. Sesim öfkeliden çok neşeli gibi çıkmıştı. Berk yere bakıp güldü.
"Az önce geldim," dedi bakışlarını bana çevirerek. Eliyle ıslak saçlarımı okşadı.
"Şimdi sana bir numara yapacağım. Gözlerini kapat."
Gülümseyerek gözlerimi kapattım. Bir ara sanki hafif bir esinti hisseder gibi oldum ama aldırmadım. Biri pencereyi açmış olabilirdi. Berk'in isteğiyle gözlerimi açtım. Saçlarımı işaret etti. Dokunduğumda kuruydular.
"Sen nasıl... Tabi ya! Sıcak hava oluşturdun değil mi?"
Güldü ve bana sarıldı. Biraz havada döndürdükten sonra yere bıraktı. Kulağım ağzının hizasına gelmişti.
"Bence dünyadaki en güzel koku senin kokun," diye fısıldadı kulağıma doğru. Gözlerine baktım. Dediklerinde ciddi görünüyordu. Benim için güneş işte o anda doğdu.

Kahvaltı masasında oturmuş Berk'e hayran hayran bakıyordum. Biri dürtünce irkildim. Hayal dolu dolu gözlerle bana bakıyordu.
"Şey... Ben biriyle konuşmak istiyorum da. Diğerleri rakibim. Eylem ve Rüya da başlarından savıyorlar. Bir tek sen kaldın."
Dudaklarımı yaladım.
"Konu ne? Benimle konuşabilirsin," dediğimde nefesini dışarı verdi.
"İkizler. Çoğumuz onlarla ilgileniyoruz ya. Ben zihinlerini okudum. Sonuçlar hiç iç açıcı değil."
Elimi elinin üzerine koydum. Üzgün göründüğüne göre ondan hoşlanmamışlardı.
"Hiçbirimizle ilgilenmediler bile. Tuhaf olansa şu onlarla hiç ilgilenmeyen Rüya ve Eylem'i beğendiler. Arda Eylem'i, Aras ta Rüya'yı beğendi. Bunu kızlara nasıl söyleyeceğim? Onlara görünmeden indim aşağıya."
"Ben söylerim," dediğimde gözleri parladı. Kahvaltıdan sonra kızların yanına gittim. Hayal'e bakınıyorlardı.
"Hayal kendisini kötü hissediyormuş ta. Sizinle konuşmamı istedi," dediğimde Sedef derin bir nefes aldı. Hepsi beklenti dolu yüzlerle bana bakıyorlardı. Ne zormuş söylemek. Yutkundum. Kaçıp gitmek istiyordum. Hayal'e de söz vermiştim. Kaçıp gitmek ayıp olacaktı.
"Hayal zihinlerini okumuş ve görmüş. İkizler sizinle ilgilenmemişler. Tuhaf ama Rüya ve Eylem'i beğenmişler. Bence hiç üzülmeyin. Kızlar?"
Sedef'in gözleri dolmuştu. Deniz ve Öykü yere bakıyorlardı. Eylül ise şok geçiriyormuş gibi bana bakmaya devam ediyordu. Sedef dışarı çıkıp kapıyı arkasından çarptı. Diğerlerinin yanına gittim. Kollarımı açtığım anda gelip sarıldılar. Saçlarını okşadım.
"Üzülmeyin kızlar. Zorla sevdiremezdiniz ya kendinizi."
Sessizce başlarını salladılar. Çok üzüldüklerini hissedebiliyordum. O kadar heves etmişlerdi. Rüya ve Eylem gelince ayrıldık. Eylül onlara kötü bir bakış atıp gitti.
"Ne oldu buna böyle?" Diyen Rüya'ya çaresizce baktım. Deniz hariç kimse kalmayınca konuşmaya karar verdim.
"Arda ve Aras sizi beğenmiş," dediğimde gülmeye başladılar. Ben de eşlik ettim. Deniz bile güldü.
"Yok artık. Şansa bak. İlgilenmedik bile," dedi Eylem. Buna bir süre güldük ama kendimizi toparlamak zorundaydık. Sedef ve Eylül oldukça sinirli görünüyorlardı. Her an kavga çıkabilirdi.

Berk'le buluşup bahçeye çıktık. Uzun ısrarlarım sonucu Defne Hanım ikimizin tek başına dolaşmasına izin vermişti. Kendimi tutamayıp sarılmıştım bile ona. İşin garip tarafı o da bana sarılmıştı. Bize hep mesafeli davrandıkları için şaşırmıştım. Bahçe kapısından çıkarken dönüp okula baktım. Garip bir şekilde benimsemiştim burayı. Geleli bir sene bile olmamıştı ama sanki burada doğup büyümüşüm gibi hissediyordum. Evim gibiydi. Sanırım içinde sevdiklerinin olduğu yer evin oluyordu. Diğerlerinin uzaklaşmasını izledik. Elele yürümeye başladık. O kadar garip bir duyguydu ki. Yetimhaneye evlat edinmeye gelen çiftlere bakıp nasıl bir duygu olduğunu merak ederdim. Hiçbir zaman yaşayamayacağım bir duygu olduğunu düşünürdüm. Yaşamak güzeldi. Çok güzeldi.

Kıvılcımların DansıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon