four

6.6K 460 303
                                    


Biraz ani oldu ama sıkılmıştım ya o yüzden oldu işte sjsjs Ben hiç ama hiç beğenmedim ama umarım siz beğenirsiniz sjsjs beğenip yorum yapın,sizi seviyorum.

(Y/N);

"Güzellik uykunu bölmek istemem ama muhteşem çorbam pişti ve hasta olan şahsın bunu içmesi gerekiyor. Bilgin olsun diye söylüyorum o şahıs sensin. Hadi uyan."

Kulağıma ulaşan ses ile kaşlarımın çatıldığını hissediyordum. Sanki üzerimde tonlarca ağırlığında bir fil ordusu vardı ve kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Tony ise bana uyanmamı söylüyordu. Peh, uyanmayı düşünmüyorum.

"Biliyorum bunu yapmak çok zor geliyor ama çabucak iyileşebilmen için bu gerekli. Hadi (Y/N)."

Saçlarımda bir el dolaşmaya başladığında şömine karşısında sahibinin kucağına kıvrılmış uyuyan bir kedi gibi mırıltı tarzı bir ses çıkarmıştım. O ise buna kahkaha attı. "Sana boşuna kedicik demiyorum." Gözlerimi çok zor bir şekilde açtığımda onu gördüm ve hayal olmadığına kanaat getirdim. TANRIM! Tony Stark saçlarımı okşayarak beni uyandırmıştı. Bana bir çorba yapmıştı ve iyileşmem için uğraşıyordu. Galiba asla iyileştiğimi göremeyeceğim çünkü böyle yapmaya devam ederse kalpten gideceğim.

"Bay Stark?"

"Tony. Bana Tony diyebilirsin. Bay Stark aşamasını atladığımıza eminim." Göz kırptığında tebessüm etmeye çalıştım. "Belli ki kalkacak halin yok. Sen biraz doğrul ben de çorbanı getireyim."

"Şey... cidden gerek yok ben halle-"

"Şşşt... bugün benim gözetimim altındasın."

Mutfağa gidince rüyada olmadığıma tekrar emin olmak için kendimi cimcikledim. Canım yandığında da sızlanıp elimi ovuşturdum. Kafamı kaldırıp mutfak tarafına baktığımda yüzüme geniş bir gülümseme yayılmıştı.

Anthony Edward Stark elindeki tepsiyle mutfaktan çıkmış salona doğru geliyordu. Yüzünde kendisine has harika gülümsemelerinden biri vardı ve bu inanılmaz hissettiriyordu. Yanıma oturup tepsiyi kucağıma koydu.

"Teşekkürler Bay S-"

"Tony."

"Pekala... Tony. Cidden her şey için teşekkürler, uğraşmana gerek yoktu."

"Saçma saçma konuşma ve o güzel ağzını aç bakalım."

"Ne? Iıı... ben halledebilirim."

"Ağzını aç."

Çorba dolu kaşığı uzattığında mecburen ağzımı açmak zorunda kalmıştım. Sıcak ve enfes çorba boğazımdan geçtiğinde kendimi daha iyi hissetmiştim.

"Aferin kedicik." Göz kırpıp ikinci kaşığı uzattığında gülüp ağzımı açtım. Bu koca kase çorba bitene kadar devam etti. Tony Stark kendi elleriyle yaptığı çorbayı kendi elleriyle bana içirmişti. Bundan harika ne olabilirdi ki?

"Çorba güzel olmuş."

"Beğenmene sevindim. Gördüğün gibi yemek işinde de mükemmelim. Evet, biliyorum bana bir kez daha aşık oldun." Egoistçe sırıttığında kızarmış suratımla ona baktım. Bana böyle şakalar yapıp domatese dönüşmeme neden olduğu için ondan nefret ediyordum.

"Bay Stark!"

"Tamam, tamam... ilaçlarını getireyim." Kalktığında ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi bıraktım. Beni heyecanlandırıyordu, hem de fazlasıyla. O yanımdayken boğulacak gibi oluyordum ve bu tamamen benim aptallığımdan kaynaklanıyordu. Tony'nin yanında tamamen temiz havalı bir ortamda nefesini tutan bir ahmak gibiydim. Ormanda nefesini tutan bir ahmak gibi. Yaşamın için ihtiyacın olan oksijenin ana kaynağıyla çevrili bir yerdeyken nefesini tutmak ahmakça bir davranış, farkındayım. Ama ne yapabilirim ki? O kadar mükemmel ki o yanımdayken yaşamsal fonksiyonlarımı unutuyorum, ne yapmam gerektiğini kestiremiyorum.

"Al bakalım." Uzatılan ilaçları ve suyu aldım. Avucumdaki hapları ağzıma attıktan sonra hızlıca suyu içtim. Hap içmekten cidden nefret ediyordum. Tony bu halimi komik bulmuş olacaktı ki gülmeye başlamıştı.

"Komik değil."

"Öyle."

Kısa bir sessizlik oluştuğunda konuşmam gerektiğini hissettim.

"Ee... teşekkürler. Kendimi daha iyi hissediyorum."

"Rica ederim, görevim." Tekrar yanıma oturduğunda gülümsedim.

"Başına bela olduğum için üzgünüm."

"Başıma bela olmadın, olduysan da tatlı bir belasın." Yanaklarım ısınırken gözlerimi kaçırdım.

"Pekala... artık konuşma vakti. Bana bak (Y/N)."

Ciddi bir hale büründüğünde ona baktım. Ne diyeceğini merakla beklerken sıkıntıyla dudaklarımı dişledim.

"Seninle flörtleşmek harika, cidden hayatıma renk katan nadir şeylerden biri bu. Flörtleştiğimizi inkar edemezsin, boşuna uğraşma. Neyse, ne diyordum? Hah! Harika, bu olayı cidden seviyorum ama flörtleşmek ile yetinmek bana göre değil. Bu evreyi atlamamız gerekiyor. Acilen. Senden hoşlanıyorum tamam mı? O bana hayran olan yanından hoşlanıyorum, zeki yanından hoşlanıyorum, sakar yanından hoşlanıyorum. Bu tarz konuşmaları yapmaktan nefret ederim ama bana bunu yaptırmandan bile hoşlanıyorum."

Kitlenmiştim. Tamamen kitlenmiştim. Hayranı olduğum, delicesine hoşlandığım adam benden hoşlandığını söylüyordu. Çığlık atmak istiyordum ama sesim yok olmuştu. Zıplayıp dans etmek istiyordum ama sanki zincirlerle bağlanmıştım. Bakışlarımı yüzünde gezdirmeyi bırakıp gözlerimi onunkilere kilitledim. Bugüne kadar sadece ona hayran olduğumu düşünmüştüm. Herkes gibi ben de o harika Tony Stark'a hayranım sanıyordum ama yanılmıştım. Bu hayranlık değildi. Ben Tony Stark'a hayran değildim. O dahi, zengin, milyoner, başarılı adama hayran değildim. Ben onu seviyordum.

"T-Tony..."

"Adımı söylemene bayılıyorum. Sırf bunun için öğretmenliği bırakabilirim. Bana Bay Stark yerine her zaman Tony demen için her şeyi verebilirim."

Elini yanağıma yerleştirdiğinde kafamı sağa yatırıp yanağımı avucuna bastırdım.

"Be-ben ne diyeceğimi bilmiyorum... Yani sen Tony Stark'sın. Ben...ben ise-"

"Yeryüzünde gördüğüm en harika gülümsemeye sahip olan kadınsın. Bir de en şanslı çünkü senden hoşlanıyorum."

İstemsizce kıkırdadım. Bu egoist hallerine bayılıyordum.

"Senden hoşlanıyorum, herkes gibi."

"Herkes umurumda değil? Tek bir kişinin benden hoşlanması umurumda. O kişi de sen oluyorsun işte."

Gülümsediğinde ben de gülümsedim.

"Pekala Stark, itiraf ediyorum... senden hoşlanıyorum."

"Harika! Artık sevgiliyiz."

"Dur biraz, Ne?"

"Seni öpebilirim!" Gülerek bana yaklaştığında kalbimin duracağını hissettim. Hayalini bile kuramadığım bir şey gerçek oluyordu. Birkaç santim vardı. Merak ettiğim dudaklara kavuşmama sadece birkaç santim vardı. Ve sonra... hapşırdım! Evet, Tony Stark'ın yüzüne hapşırdım.

"Aman Tanrım! Tony, ben-ben özür dilerim. Üzgünüm, üzgünüm."

Kahkaha atıp bana sarıldığında kollarımı ona doladım. "Bak ne diyeceğim? En iyisi iyileştiğinde seni öpeyim tamam mı?" Burnumu boynuna gömüp kokusunu içine çektim. Hala gerçek değil gibiydi.

"Her şey ani oldu."

"Yapma ama... uzun süredir flört evresinde takılı kalmıştık. Böyle iyi oldu."

"Evet ama ben... tuhaf hissediyorum."

"Merak etme, her şey gerçek. Artık harika bir adamla harika bir ilişkin var."

"Egoist."

"Kedicik." Kafamı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım ve anlattığı fazla bilimsel olan bir konuyu dinlemeye başladım. Zaten bir süre sonra da uyuyakalmıştım. 

The Physicist of my heart (Tony Stark × Reader)Where stories live. Discover now