twenty three

2.1K 224 114
                                    


Y/N;

Tony ile son konuşmamdan beri kafayı yemiş bir şekilde evin içinde dolanıp duruyordum. Kiminle olduğunu bilmiyordum ve içim içimi yiyordu. Natasha ise rahat bir şekilde kanepeye oturmuş cips yiyordu.

"Beni geriyorsun, otur artık."

Bıkkın bir ses tonuyla konuşurken ona bakıp kaşlarımı çattı. "Nasıl oturabilirim? Nerede olduğunu bilmiyorum! Kiminle olduğunu bilmiyorum!"

"Onu ara ve sor. Eminim delirdiğini anladığı an her şeyi söyleyecektir."

"Aradım! Telefonunu kapatmış."

"Seni aldatmadığına eminim. Böyle bir şey yapıyor olsa şüphelenip ayakta dolanman bile gerekmezdi. Tony'den bahsediyoruz. Bunu ruhun duymadan yapacak kadar zeki. Hem birine rastladığını söylemiş işte, neyi takıyorsun?"

Aldattığını düşünmemiştim zaten. Tamam, belki birazcık düşünmüş olabilirim. Minicik bir ihtimal olarak. Sonuçta Tony Stark! Tüm kadınlar onun için deli oluyor ve aralarında benden katlarca güzelleri vardır. Bir an ondan şüphelendiğim için kendimi kötü hissettim. Tony asla böyle bir şey yapmazdı. Pes edip oturacakken aklıma gelen fikirle telefona sarıldım. Rehberde aradığım numarayı bulunca direkt olarak aradım ve açmasını bekledim.

"Bayan Y/Sn? Bir sorun mu var efendim?"

"Of, Happy! Bana Y/N demen konusunda anlaştık sanmıştım. Neyse, ben Tony'i soracaktım."

"Tony'i mi? Sevgilini bana mı soracaksın?"

"Nerede olduğunu kesin biliyorsundur sen."

"Evet, biliyorum."

"Ee nerede?"

"Bayan Potts ile birlikte. Önemli bir şey konuşacaklardı sanırım."

"Bayan Potts mu? O kim? İş ortağı falan mı?"

"Aa yok, eski nişanlısı."

Duyduğumla sesim kesilirken Happy pot kırdığını anlamış olacak ki toparlamaya çalışmıştı. "Görüşürüz, Happy." Telefonu kapatıp koltuğa oturdum. Tony'nin nişanlısı mı vardı? Yani eski nişanlısı. Ve bunu bana söylememişti. Şu an onunlaydı ama bana söylememişti.

"Hey, sorun ne?" Natasha yanıma sokulduğunda ona döndüm. "Tony eski nişanlısıylaymış."

"Ne? Eski nişanlı mı? Tony ve nişanlı olmak? İşler baya ciddiymiş anlaşılan."

Ona ters bir şekilde baktığımda dudağını büktü. "Sağ ol Nat, çok yardımcı oldun. Benden önce ciddi bir ilişkisi hatta benimle olduğundan daha ciddi olan bir ilişkisi olduğunu bilmek çok iyi geldi."

"Özür dilerim. Cidden bunu takıp moralini bozacak mısın? Eski bir şey, olmuş bitmiş."

"Biliyorum ama... bunu neden bana söylemedi? Biriyle karşılaştım deyip iletişimi kesmek ve beni merakta bırakmak yerine 'Eski nişanlımla karşılaştım, bir şey konuşmamız gerekiyormuş' diyebilirdi."

Nat kaşını kaldırarak bana bakmaya başladığında omuzlarımı düşürüp ofladım. "Tamam, bu daha kötü olurmuş."

"Kafaya takma, Tony sana her şeyi anlatır."

"Haklısın. Neyse, saat epeyce geç olmuş ben uyuyayım."

"Tavuk."deyip güldüğünde yastıkla ona vurdum. "Hamile olduğunda her an uyumak isteyeceksin ve sana bunu hatırlatacağım."

"Ağrılarla dolu bir dokuz ay geçirip daha sonrada vücudumu deforme edip acılar içinde doğurmak mı? Planlarım arasında yok. Haberin var mı bilmiyorum ama korunma yolları var. Taş devrinde değiliz."

Gözlerimi devirdiğimde tekrar gülmüştü. "İstersen Steve'i çağırabilirsin. Ama kanepemde kırıştırmak yok!"

"Sanki sen bu kanepede kırıştırmadın."

"Tabi kırıştırmadım."

"Hıhı bu bebek de birden ortaya çıktı değil mi Meryem Ana?"

"Sana laf yetiştirilmez, iyi geceler."

Yanağından öptükten sonra salondan çıktım ve merdivenler aracılığıyla üst kattaki odama girdim. Düşünürsem kafayı yerdim o yüzden düşünmeden yatıp uyumayı planlıyordum. Kendimi yatağa attığım an gözlerimi kapattım ve uykunun beni ele geçirmesini bekledim.

***

"Bu halin ne Stark?"

"Ne varmış halimde ben gayeet iyiyiiiim."

"Sessiz ol, Y/N'i uyandıracaksın."

Gürültüden dolayı uyandığımda bu konuşmaları işitmiştim. Uyku sersemi bir şekilde ayağa kalkıp paytak paytak kapıya doğru yürüdüm.

"Steve yardım et, taşıyamıyorum."

Natasha'nın sesini duyduğumda kafam karışmıştı. Neler oluyordu? Elim duvardaki ışık açma yerini bulduğunda etraf aydınlanmıştı. Yavaşça aşağıya indiğimde salonda tuhaf bir manzara ile karşılaştım. Tony yere oturmuş anlaşılmayan bir şeyler söylüyordu. Natasha ve Steve de onu kaldırmaya çalışıyordu.

"Sus artık, uyanacak diyorum."

"Tony?" derken onlara yaklaşmıştım. Natasha sinirle Tony'e bakarken Steve sıkıntılıyla yüzünü sıvazlamıştı.

Tony'i darmadağın bir halde gördüğümde şaşkınlığım artmıştı. Leş gibi sarhoştu ve içki kokusunu salonun ucundan bile alabiliyordum. Onu ilk kez bu kadar içmiş görüyordum.

"Tatlım, sorun ne?"

"Sorun ne mi?!" Aniden sesini yükselttiğinde irkilmiştim. "Sorun her yerden çocuk çıkması! Her yerden çocuk çıkıyor ve babası benim! Kimse ben çocuk ister miyim diye sormuyor ama birden baba oluveriyorum!"

Şok içinde ona bakarken Natasha sinirle kolunu cimcikledi. "Ne diyorsun sen aptal herif?"

"Ah! Canımı acıttın, şeytan."

Tony'nin dediklerini sindirmeye çalışırken Steve gelip koluma girmişti. "Çok sarhoş, ne dediğini bilmiyor. Hadi seni yatıralım, biz onunla ilgileniriz."

"Bence ne dediğini gayet iyi biliyor."

Sesim titrerken Tony'e dönmüştüm. "Bu çocuğu istemedin değil mi?"

Alayla güldüğünde gözlerim dolmuştu. "İstemedim! Çocuk mocuk istemedim! Ama bir anda çocuklarım oluverdi. Tüm düzenim alt üst oldu."

"Steve onu yukarı çıkar."

"Du-dur..." elimi kaldırıp onu durdurdum. "Sabah olduğunda evimden siktirip git Stark. Ne benim ne de onun" karnımı tutmuştum. "Sana ihtiyacı var. Keşke başında söyleseydin istemediğini. Siktir olup gidebilirsin, bebeğimi büyütmek için sana ihtiyacım yok."

Ağlayacağımı anladığımda arkamı dönüp merdivenlere yöneldim. Hızlı adımlarla yukarı çıkarken Natasha'nın ona ettiği küfürleri duyabiliyordum. Tony'nin bana bunları dediğine inanamıyordum. Çocuğumuzu aslında istemediğine ve bana yalan söylediğine inanamıyordum. Kendimi yatağa attığım an hıçkırıklara boğulmuştum ve sızana kadar ağlamaya devam etmiştim.

The Physicist of my heart (Tony Stark × Reader)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora