twelve

4.4K 341 118
                                    


Yorgunluktan geberiyordum ama özlediniz diye yazdım ya parmaklarım ağrıyor sjsjsj Uyudum uyuyacam yani çok da güzel olmamış olabilir idare edin sjsjsj Medyaya koyacağım şarkıya bayılıyorum siz de dinleyin istedim. Hadi okuyun ve beğenin ve yorum yapın. Sizi seviyorum.

Not: Beni takip etmeyi ve diğer hikayelerime bakmayı unutmayın. Ayrıca mesaj atabilirsiniz, konuşuruz. 

Y/N;

"Cidden gelmiyor musun?"

"Natasha, çok isterdim ama bunun için çok geç kaldım. Biletlerin hepsi tükendi ve satan birileri de yok. O grubu çok sevdiğimi biliyorsun, gelememek benim için çok kötü."

Natasha ofladığında bıkkın bir nefes verdim. "Senin bileti almış olacağına emindim! Acaba ben de mi gitmesem?"

"Saçmalama Nat! Steve ile gidiyorsun işte, baş başa vakit geçirmiş olursunuz."

"Dan varken Steve'e odaklanacağımı pek sanmıyorum." Dediğinde kahkaha atmıştım. "Tony duymasın ama Steve kesinlikle daha iyi."

"Biliyorum! O harika. Her neyse, kapı çalıyor sanırım o geldi."

"Uslu durun ha!"

"Kusura bakma ama sevgilim bir Yunan Tanrısı gibi ve ben senin gibi bir Rahibe değilim."

"Nat!" sitemle konuştuğumda telefon çoktan kapanmıştı bile. Telefonu koltuğa attıktan sonra kalktım ve sarsak adımlarla mutfağa gittim. Gecenin bu vakti bir şeyler yemenin sağlıklı olmadığını biliyordum ama aç bir şekilde de uyuyamazdım. İç sesim kilo alıp terk edileceğimi söylese de onu umursamadım ve kendime bir sandviç hazırlamaya başladım. Konserine bile gidemeyeceğim favori grubumun şarkılarından birini mırıldanarak işimi yaparken kapının çalmasıyla durdum. Bu saatte birini beklemiyordum. Ellerimi havlu peçeteye sildikten sonra mutfaktan çıkıp kapıya gittim. Maalesef kapı deliğine yetişecek kadar uzun değildim. Bu yüzden klasik soruyu sordum.

"Kim o?"

"Hayatın boyunca görüp görebileceğin en seksi adam."

Kapıyı açtıktan sonra ona gözlerimi devirerek baktım ve arkamı dönüp mutfağa geri döndüm. Sandviçimi hazırlamaya özenle devam ederken onun da mutfağa girdiğini fark ettim.

"Sen her seksiyim diyene kapıyı açıyor musun?"

"Tabi, kapıma gelen seksi herifleri geri çevirecek değilim ya."

"Bak sen bizim Rahibeye." Alayla konuşarak yanıma geldiğinde ona ters bir bakış attım. "Şu Rahibe olayını herkese duyurdun! Lakabım olarak kalacak diye korkuyorum."

"Başkaları da mı sana Rahibe diyor?" Kahkaha attığında dirseğimi karnına geçirdim.

"Evet! Natasha bana öyle deyip duruyor. Resmen birlik oldunuz benimle dalga geçiyorsunuz."

"Bunu değiştirmek senin elinde biliyorsun değil mi?" Burnunu yanağıma sürttüğünde kıkırdadım. "Zamanı gelince, bakarız."

"Bana da sandviç yapsana."

"Yapsana mı? Kibar ol biraz!"

"Bebeğim ben Tony Stark'ım asla misin ekini kullanmam."

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Demek öyle ha? İyi, kendi sandviçini kendin yap!"

"Bana sandviç yapmıyor musun? İyi, ben de seni yerim!"

"Tony, hayır."

"Tony, evet." Ellerimi tuttuktan sonra dudaklarını boynuma bastırdı. Boynumdan çok fena huylanırdım! Ben kahkaha atıp çırpınırken o minik minik ısırıklar bırakıyordu. "T-Tony! Dur lütfen... gülmekten ö-öleceğim!" Kahkahalarımın arasından zorla konuştuğumda geri çekilip gülümseyerek bana baktı. "Şimdi sandviç yapacak mısın yoksa seni yemeye devam mı edeyim? Umarım yapmazsın."

The Physicist of my heart (Tony Stark × Reader)Where stories live. Discover now