eighteen

2.9K 216 29
                                    


Y/N;

Gözlerimi açtığımda bilin bakalım kendimi nasıl buldum? Tabi ki bir sandalyeye bağlanmış şekilde. Kaçırılmıştım. Boynumdaki ağrıya aldırmadan kafamı çevirip etrafa bakındığımda gördüğüm tek şey iri yarı,takım elbiseli heriflerdi. Birisi uyandığımı fark ettiğinde odadan çıktı. Muhtemelen tasmasını tutan patronuna haber vermeye gitmişti. Buradan kendi çabam ile kurtulabilir miydim acaba? Ellerimi iplerden kurtarma olasılığım yüksekti ve sonra da adamlardan birini yanıma çağırıp aniden silahını alabilirdim. Ah, kimi kandırıyorum bunu yapma ihtimalim çok düşük. Bu ayı cüsseli herifler anında beni tekrar etkisiz hale getirirdi. En iyisi sakin olup zekice hamleler yapmaktı.Herifin huyuna gidersem daha az zarar görürdüm. Tanrı Aşkına! Tony kim bilir nasıl korkmuştur, merak etmiştir.

"Stark'ın sürtüğü de uyanmış demek."

İçeri giren adama öfkeyle baktım. Ama sonra planımı hatırladığımda bakışlarımı yumuşattım ve ifadesiz bir şekilde durmaya devam ettim.

"Stark'ın sürtüğü mü? Ciddi misin? Stark ile bir bağım olduğunu düşünmeni ne sağladı acaba?"

Adamlarından birinin getirdiği sandalyeyi karşıma koyup oturdu. "Sürekli onunla olman, onun evinde kalman, belki küçük, tatlı, sevgili anlarınız buna neden olmuştur huh?"

Gözlerimi devirdim. "Sevgili olmak mı? Stark'ın sevgili yapacağına inandığına göre baya aptal olmalısın."

"Neden olmasın? Onun da bir kalbi var değil mi? Aşık olabilir."

Rol yapmak zorundayım. Rol yapmak zorundayım. Kahkaha attıktan sonra ona baktım. "Umarım aşık olmamıştır. Yoksa onu çok üzeceğim gibi görünüyor."

"Ne diyorsun sen? Onun sevgilisi değil misin?"

"Hayır, değilim. Biz sadece takılıyoruz. Biliyorsun, herif milyoner. Eh, yakışıklı da biri. Benim için ideal yolunacak tavuk kendisi."

Adamın kaşları çatıldığında onu inandırdığımı düşündüm. "Onunla öylesine takılıyor musunuz? Öylesine? Sevgili değilsiniz yani?"

"Evet, tebrikler anlayabildiğin için. Bak beni neden buraya getirdin bilmiyorum ama Tony bana zerre değer vermez. Benimle vakit kaybediyorsun."

Eliyle çenesini sıvazladı. Bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra yamukça sırıttı. "Biliyor musun? Cidden güzel oynadın, bir an için sana inanacaktım. Ama sevgilin bana ulaştı ve kuduz köpekler gibi bağırıp durdu. Yani... sana çok değer veriyor. Ve senin hakkında bolca araştırma yaptım. Stark'ın parasını yemiyorsun. Bu da onu gerçekten çok sevdiğini kanıtlıyor."

Kahretsin! Kalkıp yanıma geldiğinde kaşlarımı çattım. "Tony seni gebertecek."

"İşte bu! İşte sevgilinin gelip seni kurtaracağına inandığın cümleler! Tatlım, sevgilin o silahları bana vermediği sürece seni kurtaramaz."

O silahları vermemesi gerekiyordu. Bu adam katilden başka bir şey değildi. O silahları alırsa çok fazla can yanardı. Umarım Tony bunu riske atmazdı.

"Silahları alacağına inandın mı? Avcunu yala piç herif."

Yanağımda bir acı hissedince dişlerimi sıktım. Bana tokat atmıştı, adi herif. "Sessiz olursan daha az canın yanar. Her neyse, Jake ona göz kulak ol. Siz de benimle gelin."

O ve beş köpeği odadan çıktığında sadece ben ve adının Jake olduğunu öğrendiğim adam kalmıştı.

"Dudağın patlamış. Kanı silelim." Elindeki peçeteyle dudağımı silerken çatık kaşlarımla onu süzdüm. Diğerleri gibi sert durmuyordu. Ve diğerlerinden daha gençti.

The Physicist of my heart (Tony Stark × Reader)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora