twenty two

2.5K 209 29
                                    


Kapak için @twhiddlestonfan 'a teşekkürler^^ Kapak tasarlamak isteyen olursa, tasarlayıp bana atabilir. İyi okumalar. Lütfen bol yorum yapın. Eskisi kadar iyi değilim kusura bakmayın kötü bir bölümse ^^

Y/N;

Günler geçmişti ve karnım biraz daha belirginleşmişti. Artık kendini gayet belli eden bir göbeğim vardı. Başlarda bu duruma çok takmıştım ama şimdi orada bebeğimin olduğunu bilmek bana iyi hissettiriyordu. Yalnız olmadığımı bilmek bana iyi geliyordu. Yatakta doğrulup kollarımı esnettim. Saate baktığımda neredeyse öğlen olduğunu gördüm. Normalde bu kadar uyumazdım ama hamilelik beni çok uykucu biri yapmıştı. Telefonumun melodisini duyduğumda gözlerimi devirdim. Tony her gün aynı saatte uyanıp uyanmadığımı kontrol etmek için arıyordu. Biraz fazla endişeli davranıyordu ve açıkçası kendimi bebek gibi hissediyordum. Aslında onunla yaşamam için başımın etini yiyor olsa da kendi evimde kalma konusunda ikna etmiştim. Böyle daha rahattım.

"Günaydın Muhteşem Stark'ın Muhteşem minik Stark'ını taşıyan şanslı kadın!"

"Sen muhteşemsin, çocuğun muhteşem ama ben değilim öyle mi?"

"Hayatım, sen de muhteşem olmasan çocuğumun karnında ne işi olur?"

İstemsizce kahkaha atarken ayaklanmıştım bile.

"Sen ve şu devasa egona bayılıyorum, Stark."

"Biz de sana bayılıyoruz."

"Bir saniye."

Telefonu komidinin üstüne koyup bileğimdeki tokayı çıkardım ve saçımı toplamaya başladım.

"Ne? Ne oldu? Tatlım? Kasılman mı başladı? Bir şey mi oldu?"

"Tanrım! Sakin ol,Tony."

"Beni korkuttun! Ki öyle kolay kolay korkmam."

"Tabi, tabi. İzin verirsen tuvalete gideceğim."

"Ben beklerim, sorun değil."

Oflamamı durduramamıştım. "Anthony... çörek al ve buraya gel de kahvaltı yapalım."

"Aslında dışarıda yapabiliriz yorulmana gerek yok."

"Sevgilime kahvaltı hazırlamak istiyorum, izniniz olursa."

Kıkırtısını duyduğumda yüzümde tebessüm oluşmuştu. Sesinin tınısını seviyordum.

"Yarım saate orada olurum."

Telefonu kapatıp yatağa fırlattıktan sonra banyoya gittim ve işlerimi hallettim. Kendime geldiğimde pijamalardan kurtuldum ve şort ile tişörtlerimden birini giydim.

***

Masa hazır görünüyordu. Kahve için fincanları, tabi ki benimki çay için, masaya yerleştirdim ve gururla eserime baktım. Başarılı bir masa hazırlamıştım. Zil çaldığında heyecanla kapıya koştum.

"Hoş geldin! Seni özledim."

Boynuna atladığımda gülerek ellerini belime koymuştu. "Bana bu kadar sıkı sarılmaya devam edersen bebeğimiz ezik büzük olacak."

Geri çekilip güldüm ve yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Harika bir kahvaltı hazırladım."

İçeri girerken elindeki çörek poşetini bana uzattı. "Şüphem yok."

O masaya otururken ben de çörekleri tabağa yerleştirdim ve yanına döndüm.

**

Güzel bir kahvaltıdan sonra kanepemde uzanmış televizyon izliyorduk. Haberler her zamanki gibi çok sıkıcıydı.

"Basın toplantısı vereceğim, gelmek ister misin?"

Merakla birlikte kaşlarım havalanırken ona döndüm. "Ne hakkında?"

"Şu Demir Adam olayı hakkında. İnsanlar kahramanlarını tanımayı hak ediyor."

"Tony... bu şeye devam edecek misin cidden? Tehlikeli bir iş."

"Yıllarca kötü şeyler yapmışım ve bunu çok geç fark ettim. İnsanların yardıma ihtiyacı var ve ben onlara yardım etmek istiyorum."

Anlayışla başımı salladım. Elimi yanağına yerleştirirken yüzüme bir tebessüm yerleştirdim.

"Sen onlara yardım edebilecek tek kişisin. Sen tanıdığım en zeki, cesur ve kahraman adamsın."

"Yakışıklı, çapkın, milyarder..."

Yamukça sırıttığında gözlerimi devirip dil çıkardım. "Pabucumun çapkını."

"Çapkın değil miyim? Ohooo senden önce var ya-"

Elimi ağzının üstüne kapattım. "Tamam, anladık. Tony Stark'sın ve tüm kadınlar sana deli. Yine de hamile sevgiline eski ilişkilerinden bahsetme."

"Anlaşıldı."

***

Tony basın toplantısı için şirkete gittiğinde ben onu evden izlemeye karar vermiştim. O kadar büyük bir kalabalık içinde bulunmak bana iyi gelmezdi. Tam oturup canlı yayını açmıştım ki kapı çaldı. Küfrederek ayağa kalktım ve sinirle kapıyı açtım.

"Ne kadar misafirperver bir surat ifaden var."

"Nat! Hamile bir kadını kaldırmaya utanmıyor musun? Artık bir anahtar çıkar ve beni uğraştırma."

Gülerek içeri girdiğinde kapıyı kapatıp peşinden gittim.

"Ee ne izliyordun?"

"Tony. Bir açıklama yapacakmış."

"İlgi çekici. Bakalım ne saçmalayacak."

"Nat!" yanına oturup televizyonu seyretmeye başladım. Tony bir şeyler anlatıp duruyordu. Tonlarca soru yağarken elindeki kağıtları bıraktı.

"Gerçek şu ki... ben Demir Adam'ım."

Kalabalıktan sesler yükselirken Tony havalı bir şekilde mekanı terk etti ve yayın bitti. Natasha'ya döndüğümde yüzünde hiç şaşkınlık yoktu.

"Nasıl olur da şaşırmazsın?"

"Bu bariz belliydi. Stark ile pek anlaşamayız ama böyle bir şeyi yapacak zekaya sahip tek kişi o."

"Onu seviyorsun!"

Nat gözlerini devirdi. "Saçmalama, erkek arkadaşın zengin bir moronun teki."

"Nat! Ona iltifat ettin, onu seviyorsun."

"Bunu ona söylersen seni gebertirim. Ciddiyim."

Gerçekten de çok ciddi bakıyordu. "Pekala, bu bir sır."

"Stark'dan nefret ediyorum. Konu kapanmıştır. Şimdi kendime kahve yapacağım, çay ister misin?"

"Çok iyi olur."

Mutfağa gittiğinde Tony'i aramıştım.

"Nasıldı? Beğendin mi?"

"Çok havalıydın! Herkesi şoka uğratıp gittin. Cidden, çok havalıydın. Bu arada Nat sana iltifat etti ve seni seviyormuş!"

"Y/N! Seni geberteceğim! Aptal sevgilinden nefret ediyorum." Natasha mutfaktan bağırdığında gülmüştüm.

"Kızıl Şeytan beni seviyor mu? Buna şaşırdım işte. Gerçi beni herkes sever."

"Egoist." Güldüğünde ben de gülmüştüm. Akşam yemeğiyle ilgili bir şeyler anlatırken birden sesi kesilmişti.

"Tony?"

"Bebeğim, seni sonra arayayım mı?"

"Bir sorun mu var?"

"Yo, yo... sadece eski bir dosta rastladım."

"Pekala-"

"Görüşürüz." Telefon suratıma kapandığında kaşlarım çatılmıştı. Ne oluyordu? Eski bir dost kimdi ki Tony birden telefon konuşmasını kesmişti. Fazlasıyla merak ediyor olsam da akşamı bekleyecektim.

Anthony'im: Akşam gelemiyorum, Natasha seninle kalsın.

Aldığım mesajla daha da meraklanmıştım. Tony kiminleydi? 

The Physicist of my heart (Tony Stark × Reader)Where stories live. Discover now