23.BÖLÜM '' Fanustaki Balık ''

345 51 78
                                    


MERHABAA! Nasılsınız? Umarım okul günleriniz güzel geçiyordur. Benim güzel geçiyor fakat çok yorucu oluyor :\ Her Cumartesi veya Pazar günü bölüm atmaya çalışacağım artık. Kısada olsa bunu başarmak istiyorum.

Önceki bölüm son sahne:

Mezarıma başımı yaslarken öldürdü beni... Oysa ben yaşarken onun çukurunda, o bir kelimesiyle toprak atmıştı üzerime.

'' Acılarımın üzerinde yerin var küçüğüm '' dedi, sessiz söylüyordu bunları aslında ama sanki kulağımın dibinde bağırıyordu. Beni istemiyordu ve git diyordu.

Acılarının üzerinde olduğum için mi istemiyordu beni. Belki de bu bana son küçüğüm demesiydi.

Onun köprücük kemiğindeki ölü bir yoncayım artık ben. Ona şans getirirken zaman zaman kendimi öldürüyordum o çukurda. Bana hem mezar hem de hayat oluyor, bilmiyordu bunu. Ama ruhumun ölümü bile onun teninde güzeldi bana.

BÖLÜM YİRMİ ÜÇ / FANUSDAKİ BALIK

SARE;

Önümüze çıkan şeyler bazen sen istemeden hayatına dâhil oluyor. Ben kendimi ansızın onun önünde buldum. Onunla buldum, ruhum onun ruhuna dikilmiş gibi hiç yabancılık çekmedi.

Benden fazlaca değişik bir karaktere sahipti. Soğuk, asabi, emirci, sert, adeta kara bir kutu gibiydi. Oda biliyordu kendi gezegenin karanlık olduğunu. Otel gecesinde, yemeğe gittiğimizde de git demişti bana. Şimdi de diyor.

Bu sefer başka bakıyor, başka bir duygu içinde git diyor.

Bana hiç sormuyor. '' Gitmek istiyor musun Sare? '' diye.

Sahi gitmek istiyor muydum ben... Kurtulmak istiyor muyum bu karanlıktan.

Belki de cevabımdan korkuyor. Bilmiyorum. Dengesizin biri olduğu için neyi ne için dediğini, neyi ne için yaptığını bilmiyordum.

Kafamın içinde konuştuklarımı biriyle konuşsam, kesinlikle delirmişti ya da benim deli olduğumu düşünürdü.

Hayatım onun gezegeninin siyahına karıştı.

Bir kâğıdın ucuna değen kıvılcım misali değdi hayatıma. Ruhumuz da hafifçe esen rüzgâr alevlendirdi kâğıdı. Yaktıkça kül oldum, onu yaşadıkça yandım ben.

Küçük ellerimin arasına aldım başını. Bir müddet baktım suratına.

Acılarıma şehir kurmuş adamın, acılarının üzerinde yerim varmış meğerse.

Bu kadar zaman sonra bana git demesini kaldıramazdım. Beynim algılamıyordu ya da ben izin vermiyordum algılamasına.

Beni o gece fanusun içinden alıp denize bıraktı. Kendi içine, hayatına bıraktı. Onun denizine ilk girdiğimde ölmek üzereydim. O kadar kötüydü ki, su bulanıktı gideceğim yeri göremiyordum. Tam alışmışken onun hayatına, gözlerim görmezken bile ilerliyorken tekrar beni alıp fanusa mı koyacaktı.

Bu haksızlık. Ben onun hayatının özgürlüğünde kendimi, cesaretimi buldum. Güçlüydüm daha çok güçlendim. Güçlendikçe onun içinden geçtim.

Kendinde değildi ondan böyle saçmalıyordu. Kendine geldiğinde oda gitmeme izin vermeyecekti biliyorum.

Oturduğum yerden kalkıp koluna girdim ve zar zor kaldırdım onu ayağa. Ayakta duramıyordu duvarlardan destek alarak yatak odasına getirdim onu. Beni kolundan çıkartıp ıslak pantolonunu sıyırmak için fermuarını açtı hızla.

Onunla birlikte bende hızla ellerimle gözlerimi kapattım. Yatağa oturduğunu duyunca parmaklarımı aralayıp kendimden emin olmak için baktım.

SOĞUK NEVALEWhere stories live. Discover now