25.BÖLÜM " Kusursuz Kızım "

371 43 112
                                    

Merhaba! Nasılsınız? Bölümü geç yazmaya başladım ama şükür söz verdiğim güne yetiştirdim.

Oylarınızı ve yorumlarınızı mahrum etmeyin. Neler düşündüğünüzü çok merak ediyorum.

KEYİFLİ OKUMALAR

ÖNCEKİ BÖLÜM SONU:

Parayı alıp cebime koydum tam kalkacakken kafama sert bir şekilde darbe aldım ve sonra vakit kaybetmeden tekrar vurdu.

Etraf dönmeye başladı. Bir şey hissetmiyordum. Titreyen elimi zorla başımın arkasına getirdim ve tekrar avucumun içine baktım.

Kan.

Her yer ilk önce sarardı ve daha sonra gözlerim karardı.

Gelen üçüncü darbeyle birlikte yüz üstü düştüm.

Sonrası karanlık...

Benim sonlarım hep karanlıktı zaten. Ama bu başka bir karanlıktı gidişi olup dönüşü olmayan bir karanlık. Acılarla büyümüş bir kızım ben. İlk defa bir organım, kalbim acıyor ağrıyor. Bazı kadınların yaraları hücreseldir, bazıların ki zihinsel. Benim ki hep hücreseldi. Ama yavaş yavaş zihnime de sıçrıyor.

YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM ;
KUSURSUZ YILDIZIM

Zaman her şeyin ilacı olmaz. Zaman insana doğruyu da gösterir yanlışı da. Aslında her şey bizim elimizde. Yanlışı da doğruyu da biz belirleriz kafamızın içinde.

Hazal:

Bende anahtar olduğu için zile basmadan eve girdim. Sare evde olduğu için patrondan bugünlük izin alıp yarım saat erken çıktım işten.

"Sare! Ben geldim... " diye bağırdım içeriye doğru. Elimdeki poşetleri komodinin üzerine koydum. Ceketimi çıkartıp askıya astım.

Cevap gelmemişti, tekrar bağırdım içeriye girerken " Sare ben geldim! Neredesin? "

Elimdeki poşetleri mutfakta ki masanın üzerine koydum. Sürahideki sudan kendime bir bardak doldurup sandalyeye oturdum.

Nefesimi düzene sokmak için, derinden yavaşça nefes alıp veriyordum. Asansör bozuk olduğu için beşinci kata kadar elimdeki ağır poşetlerle çıkmıştım.

Sarenin uyuduğunu tahmin ederek, biraz daha oturdum mutfakta ve ona bakmaya kalktım, sessizce.

Bütün odalara baktığımda Sare yoktu. Cebimden telefonumu çıkartıp tam arayacakken telefonunun kırık olduğu aklıma geldi.

Anlattıklarından sonra ortadan kaybolması beni endişelendiriyor ve korkutuyordu. Belki bir yere gitmiştir diye düşününce saate bakıp biraz daha beklemeye karar verdim.

On dakika bekledikten sonra dayanamayıp Oğuzu aradım.

Uzun süre çaldıktan sonra açtı, sakin bir şekilde " efendim Hazal " dedi.

Onun bu sakin halinin aksine endişeli bir şekilde " Oğuz... Sare yok " dedim kekeleyerek.

Beni duyar duymaz hemen " Sare mi? " dedi, dediğimi sorgulayarak. " Saraç abi Sare yokmuş " dedi yüksek sesle. Sonra tekrar bana seslendi " Hazal sakin ol biz şimdi döndük oraya geliyoruz " dedi.

" Tamam " demekle yetindim sadece. Koltuğa oturup kendimi sakinleştirmeye başladım. Kendimle konuşarak. "Sakin ol Hazal, bir şey olmadı o şuan iyi dolaşmaya çıkmıştır sadece saatin farkında değildir. " Oturduğum yerden kalkıp oturma odasını dolaşmaya başladım.

SOĞUK NEVALEWhere stories live. Discover now