31.BÖLÜM '' Çığlık ''

283 34 48
                                    



MERHABA! Nasılsınız canlarım. Tam bu bölümü yazmaya oturduğumda elektrikler gitti ve bir anda sağanak yağmur yağmaya başladı. Sanki bu bölümün içinde olacakları hissedilmişte bana mekân ayarlanmış gibi hissediyorum. Bu gün psikolojik acıdan pek de iyi değilim aslında ama bu günü seçtim yazmak için.

Destekleriniz için çok ama çok teşekkür ederim bütün kalbimle <3 Ne kadar uzakta olursanız olun göğüs kafesimin içinde saklıyorum ve seviyorum sizi...

Son bölümden kesit:

Kafenin önüne geldiğim de taksiciye ücretini verip kendimi soğuk rüzgârın içine bıraktım. Kafenin içi kapkaranlıktı, pasta vitrini hariç.

Sessizce kapıyı açıp içeriye doğru ilerledim. Odanın olduğu koridora elimde sandalye ile arkadan girdim ve tam kameranın dibine sandalyeyi koydum. Geriye dönüp garsonların taktığı önlüklerden alıp tekrara kameranın dibine geldim ve sandalyeye çıkıp kameranın üzerini örttüm.

Yavaşça ilerleyip Rasim beyin odasını açtım. İçerde kamera kesinlikle vardı ama neredeydi. Etrafta tutunarak masayı buldum ve çömeldim.

Kamera kesinlikle masanın tam karşısında bir yerde çünkü kasa tam masanın arkasındaki dolabın içinde.

Çömeldiğim yerden biraz daha ilerleyip ellerimle saksıyı aramaya başladım. Ellerimi yerde biraz gezdirdikten sonra sert bir şeye çarptım. Saksı olduğunu anlayınca hızla toprağını eşmeye başladım.

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı atıyordu dışarıdaki bir insan bile duyabilirdi.

Toprağı biraz daha eşince elime bir şey değdi. Hemen çıkarttım ve tekrar masanın arkasına girdim.

Nefes alış veriş seslerim artmıştı, çünkü merak ettiğim şeye yavaşça yaklaşıyordum.

Telefonumun ışığını açıp anahtarı temizledim ve en alt çekmecenin kilidine sokup çevirdim.

Çekmecenin içinde duran zarfın üstünde '' Ali Kara = Mehmet Yılmaz '' yazıyordu.

Yutkundum ve tekrar okudum '' Ali Kara = Mehmet Yılmaz ''

Hızla telefonu kenara bırakıp zarfı açtım bir resim vardı ama tam göremiyordum. Çömeldiğim yerden kalkıp telefonun ışığıyla resme bakacakken. Ağzımın kapanmasıyla telefonum ve kâğıt elinden düştü. Burnuma gelen ağır alkol kokusuyla kendimi karanlığa teslim ettim.

OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM ''  Çığlık ''

SARAÇ:

Sare'nin kapıyı kilitleme sesiyle adımlarımı hızlandırdım. Evden çıktığımda içimde anlamsız bir sıkıtı vardı. Adımlarımı yavaşlatıp, durdum. İçimden bir ses gitme Sare'nin yanında kal diyordu. Kafamı iki yana sallayıp öğrenmem gereken gerçektenlerden kaçmamalısın dedim kendi kendime.

Kendimden emin adımlarla ilerledim arabaya. İçimdeki boşluğu ve sıkıntıyı gideceğim yemeğe bağladım. Hiç beklemediğim kadar sakindim oysaki.

Oğuz'u arayıp yolda olduğumu söyledim. O deponun yakınlarında bir yerde beni bekliyor ve depoya kimin girip çıktığını kontrol ediyordu.

Kırmızı ışıkta durup trafik lambasına bakarken istemsizce ilerideki vitrini rengarenk çiçeklerle dolatılmış çiçekçi çarptı gözüme.

Biranda sarı ışık yanınca hızla gaza bastım. Boranın Sare'ye aldığı çiçekler aklıma geldikçe direksiyonu sıktım.

Yok yani anlamadığım ne gerek var çiçeğe? Hem onun orada ne işi var hani Hazal ve Kayra'yla buluşacaktı.

SOĞUK NEVALEWhere stories live. Discover now