35.BÖLÜM '' Anahtar ''

106 11 22
                                    

Merhabaa Nasılsınız? Uzun zamandır yoktum kesinlikle okuyucu kaybetmişimdir, toparlamaya çalışacağım lütfen sizde bana yardım edin ki çabucak toparlanalım haftada bir bölüm atmaya gayret göstereceğim kısa da olsa. Sizleri seviyorum bu kadar beklettiğim için üzgünüm <3

Şimdiden keyifli okumalar!

Son bölümden kesit:

'' Ben her zaman Saraç'ın oldum ve olacağım bunu hiç kimse değişemez. Bu resimdekiler gerçek değil bunu ispatlayacağım o zaman bu yaptıklarının hepsini burnundan getireceğim '' dedim ve bir şey söylemesini beklemeden odadan çıktım.

Çarptığım şeyle durdum, düşmemek için belimden kavradı beni. Sorduğu soruyla yüzümü suratına kaldırdım.

'' Hangi resimdekileri ispatlayacaksın? ''

Otuz Beşinci Bölüm '' ANAHTAR ''

Hayat genelde bana hep zoru oynar bunu bildiğim için her seferinde uyandığım güne daha güçlü kalkarım. Kimse o gün başına ne geleceğini bilmeden adım atar. Belki hayatındaki en üzgün ya da en mutlu gününü yaşayacak. Ben de bu yaşıma kadar bilmeden yürüdüm o yollarda, bilmeden el uzattım tanımadığım insanlara, bazen istemeden düştüm onların çukuruna.

En büyük çukura Boradan aldığım kanla birlikte düştüm. Damarlarımda onun kanı dolaşırken ona nefretlik duyuyordum.

Annem hep '' her acının bir mutluluğu vardır. '' Derdi onun bu cümlesiyle tutunuyorum hayata. Bir gün benimde mutlu günüm değil günlerim olacak inanıyorum!

Gözlerimi açtığımda Saraç'ın yatağındaydım ama yanımda o yoktu. Saate bakmak için komidinin üzerindeki telefonumu aldım. Zar zor açtığım gözlerimle ekrana baktım.

Saat sabahın sekiziydi ve Hazal'dan mesajım vardı.

'' Kahvaltıya bana gel hem dün konuşamadığımız şeyi konuşuruz. ''

'' Tamam '' yazıp telefonu yanıma koydum.

Tavana baktım bir müddet sonra perdenin kenarından sızan güneş ışığına.

Sanırım olayı Hazal'a anlatırken Oğuz'a da anlatmam gerekecekti. Dün gece korkuyla gözlerinin içine bakınca sessiz kaldı Saraç'ın yanında.

Hızla yataktan kalkıp içeriye gittim yüzümü yıkamadan odalara bakındığımda etrafta Saraç yoktu.

Yüzümü buruşturdum ilk önce ve kendi kendime söylendim '' nereye gitmiş olabilir bu saatte?

Mutfaktan su içtikten sonra tekrar odaya döndüm. Yatağa oturduğumda onun tarafındaki kâğıdı gördüm ''ben çıkıyorum seni uyandırmak istemedim bu gün bir kaç işim var haberleşiriz '' yazıyordu.

Ne işi vardı ki bu kadar erkenden kalkıp gitti. Banyoda yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Gölgenin mamasını ve suyunu tazeledikten sonra pislettiği kumunu yeniledim.

Dün gece uyuya kaldığım için ev dağınık kalmıştı çocuklar gittikten sonra. Bir iki bir şey düzeltip hazırlanmaya başladım.

Her zamanki kot pantolonumu giyindim ve üzerine giyeceğim bir şey kalmamıştı yanıma az şey getirmiştim ve hepsi kirli sepetindeydi. Saraç'ın dolabını açıp gömleklerini karıştırdım. İçlerinden beyaz renkli gömleği alıp sırtıma geçirdim ve aynaya baktım.

Kıkırdayıp kendi etrafımda döndüm. Tamam kabulüm bana fazla büyük olmuştu ama yinede şirin gözüküyordu. Düğmelerini ilikleyip en alttan üç düğmeyi bırakıp uçlarını birbirine bağlayıp düğüm attım.

SOĞUK NEVALETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon