aşığım ya ondan

1.5K 272 212
                                    

"Böğürtlenim seni var ya, seni nasıl özlemişim anlatamam."

"Ben seni daha çok özledim ama."diye itiraz ediyorum bir yandan başımı kucağına koymaya çalışırken. Elleri anında saçlarımı buluyor, senelerdir yapmaktan sıkılmadığımız nadir şeylerden biri bu.

Çizgi film izlerken Jongdae'nin dizlerine uzanırım, mandalina soyup ağzına tıkarım tek seferde tamamını. O da benim için nar ayıklar. Bazen yüzüme şıp şıp nar suyu akar ama bundan çok hoşlanırım çünkü Jongdae saçlarımı okşar.

"Kapıya ne koymuşsun öyle?"

"Jongin de evini kaybetmiş biliyor musun? Benim gibi tıpkı. Yardım etmek istedim ona."

"Aşık oldu mu sana?" diyor gevşek gevşek. Bunu sorarken de parmaklarını burun deliklerime sokmaya çalışıyor.

"Saçmalama."diyorum eline vururken. "Olmaz öyle şey."

Jongin'in bana diğerlerine davrandığı gibi davranmadığını biliyorum ama bunun adına aşk diyemem. Ben aşık olmadığım kimseyi öpmedim, hem de dudağından. Ama belki Jongin birine dokunmak için onu sevmeyi beklemiyordur. Jongdae'ye bunları söylemiyorum tabii ki.

Bu akşam Jonginin arkadaşları bize gelecek, yemek yiyip sohbet edeceğiz. Dün ayarladık bu planı, geceyarısı balkon oturmalarımızdan birini yaparken.

"Sehun," diyor çekinerek. "Okulun açılmasına az kaldı ya, çocukları eve çağırsak olur mu?"

Olur tabi çiçeğim, Jongdae başka arkadaşlarımın olduğunu görse ağlar hatta.

Jongin akşam için yiyecek almaya gidiyor, beş dakika sonra geri geliyor ve cüzdanını almayı unuttuğunu düşünüyorum. Fakat gelen Jongin olmuyor, Jongdae oluyor elinde tuttuğu kocaman iki valizle.

"Sen tek valizle gittin ama." diyorum aynı zamanda bunun bir soru cümlesi olduğunu belli ediyorum.

"Bunları sana aldım hayatım." diyor. "Çok seveceksin hepsini." Sonra da birbirimize sarılıp ağlıyoruz işte. Süpriz yapmak için aramamış beni, öyle diyor. Bence havaalanında kimseye rezil olmamak için yaptı bunu,adım gibi biliyorum çünkü elimde kocaman Kim Jongdae pankartıyla orayı ayağa kaldıracağımı biliyor.

"Ben bu çocuğu sana aşık olsun diye aldım eve. Yapamadın yani." diye sitem ediyor beni bacaklarından ittirerek. Anında kucağına çıkıp boynuna sarılıyorum, yapışıyorum kedi gibi.

"Çok özlemişim seni. Bırakıp gittin öylece yapayalnız beni."

"Ağlarım bak deme öyle." Bana olan siniri anında gidiyor ve kafasını omzuna yaslıyor.

"Anlat neler yaptın uzak diyarlarda?"

"Sehun sensizlik çok zordu, vallahi bak. Gitmeseydim keşke. Zaten kilo vermişsin iyice, kızacağım bunun için sana. Jongin aşık değil mi sana hem, yediklerine dikkat etmedi mi yani?"

Kaç kere söylediğimi bilmediğim cümleyi bir kez daha tekrar ediyorum. "Hem de hiç aşık değil."

"Hıhı kesin öyledir, aynen bebeğim."

"İğrençsin." diyip omzuna vuruyorum. Sonra da kucağından kalkıyorum, daha kıyafetlerini yerleştireceğiz hem. Küçük olan valizi sürükleyerek odasına götürmeye çalışırken dibimde beliriyor. "Elleme sen, gücün yok senin." diyip alıyor ellerimin arasından.

Neler yaptığını merak ediyorum ama boşver, diyor. "Daha çok zamanımız var. Hem böyle eğlencesi kalmaz, uzun uzun konuşuruz sonra."

Eşyalarını yerleştiriyoruz yavaş yavaş, bana bir sürü çorap getirmiş Jongdae. Kedili çoraplar hem de. Klinikte giyeyim diye üzerinde filler olan bir de önlük almış. Ama hiçbirinin hediye paketi yok, ben de çoraplardan birinin karton kabını saklayacağım. Son zamanlarda ne kadar çok hediye alıyorum, mutluyum bu yüzden.

binanın tepesi | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin