yolun varsa yürürsün

2K 150 87
                                    

selam, hiçbir şeyin bitmediğini söylemiştim size.

binanın tepesi için yolun sonuna geldik çoktan ama Sekai her zaman birlikte güne bakmaya ve birbirlerine koşmaya devam edecek.
yeni fikimin ilk bölümünü buraya bırakıyorum, okuduğunuz zaman kafanızda şekillenecek bir sürü şey, devamına profilimden ulaşabilirsiniz ve umarım bizimle birlikte olursunuz çünkü biz
koşmayı bıraksak dahi yolumuz varsa yürürüz
ve günü görmek için pencereye ihtiyacımız yok
güne bakın ☀️🌻

yeni fikimin ilk bölümünü buraya bırakıyorum, okuduğunuz zaman kafanızda şekillenecek bir sürü şey, devamına profilimden ulaşabilirsiniz ve umarım bizimle birlikte olursunuz çünkü bizkoşmayı bıraksak dahi yolumuz varsa yürürüz ve günü görmek için ...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sarıdan nefret ederdim, limon görmeye tahammülüm bile yoktu, güneşe çıplak gözle bakamazdım çünkü güneş sarıydı ve ben sarıdan nefret ederdim. Aynanın karşısına geçip saatlerce esmer olduğuma şükrederdim, şehirlerarası yolculuklarda biletimi geç saatlere almaya çalışırdım, aydınlık vakitlere denk gelirsem ve şayet iki yanı buğday tarlalarıyla döşenmiş dümdüz yollardan geçersem gözlerimi sımsıkı kapatırdım. Perdelerim hep kapalı olurdu, sadece yaz geceleri açardım serin bir esinti girsin içeri diye. Bir renge niye bu denli düşmandım bilmezdim ama sahiden de sarıdan nefret ederdim.

Ama büyük bir korku ve gözlerimde yaşlarla, korkmama rağmen biraz da dudaklarımdan ayıramadığım buruk gülümsemeyle kendime geldiğimde, neredeyse kafamın içinde oluştuğunu sandığım ama karşımdaki adamın ağzını her oynatışında kulaklarıma dolan ses, neden intihar ettin, diye sordu.

Güldüm, neden güldüğümü bilmedim ama buruk buruk değil, sahiden de güldüm.

"İntihar etmedim." Daha çok kendime söyledim bunu. "Ölüm değildi bu, ölmedim. Güne baktım, kavruldum, kara dumana kaçtım."

Sarıdan nefret ederdim, sarıdan ölesiye nefret ederdim ama beyazlar içindeki adama dedim ki, "Ben güneşe taptım." Cevap vermedi.

"Sehun'u tekrar görecek miyim?" diye sordum. Başıyla göremediğim birkaç kişiye işaret verdi. "Her defasında aynı soru." O zaman hissettim, içimde onlarca tonluk bir balina vardı ve gözlerimi açtığımdan beri kıpırmadan kalbimdeki okyanusta süzülüyordu öylece.

"Ve her defasında aynı cevap, kaderinde varsa görürsün."

O zaman görürdüm, mutlaka görürdüm.

Arkadaki ayak sesleri yaklaşıp bir el başımı metal kısma yasladığında, beyaz giyinen adam dedi ki, "Söylemek istediğin bir şey var mı?"

"Ben," dedim alnıma bir şeyler bağlanıp hareket edemez hale gelene kadar.

"Ben, sapsarıyım. Sehun böyle der. Sapsarısın, kıskıvrak. Öpüş kokuş, der. Jongin, der. Jongin, öpüş kokuş?"

binanın tepesi | sekaiWhere stories live. Discover now