soyulmuş portakala dönmüşüm

1.5K 248 111
                                    

Ölmemiş Kaptan Jack, herkes öldüğünü sanmış ama.

"Chanyeol bir daha Sehun'u üzersen seni şu camdan atarım." diyor Jongdae odanın içinde pır pır dönerken. Jongin bir şeyler söylemek için ağzını açıyor, yerinde kıpırdanıyor ama sonra oturduğu koltuğa gömülüyor. Chanyeol'a kızmaktan çekiniyor muhtemelen, ben de öyle.

"Kaç kere söyledim ya, araba çarpmış dediler."

Bizim salonda oturuyoruz, Yixing yine koluma yapışmış tırnaklarını kemiriyor. Yavaşça elini ağzından uzaklaştırıyorum. Bu sefer de dudaklarını yemeye başlıyor. Jongin bir elini dizime koymuş parmaklarıyla kemiğimin üzerinde ritim tutuyor. Kyungsoo, Yixing için mandalina soyuyor ve Chanyeol da tekli koltukta suçlu pozisyonunda oturuyor.

"Araba çarpan herkes ölmüyor." diyor Jongdae aniden sonra da elinin tersiyle ağzına vuruyor kırdığı potu düzeltmek için ama Chanyeol da anlamış gibi davranmıyor ya da üzülmek istemediğinden anlamıyor. Bir süre sessizce duruyor sonra kendi kendine başını sallayıp bana dönüyor. "Özür dilerim Sehun, herkes öldüğünü konuşuyordu."

Jongin parmaklarıyla bileğimin iç yüzünü okşarken tepki vermemeye çalışıyorum. "Senin hatan değil." diyorum. "Kaptan Jack yakında iyileşecek."

"Evimizde bakacağız ona."

"Hayır bakmayacağız." Jongin'e kaşlarımı çatıyorum. Kırmızı kırmızı olacak yoksa eğer bu dediğine onay verirsem. "Kırmızı kırmızı olacaksın yoksa."

"İlaçlarımı içerim."

"Ama geçirmiyor hepsini." Yixing heyecanla öne atılıyor. "Hyung biz bakalım öyleyse. Sehun da görmeye gelir, olur mu?"

"Olmaz, hem de hiç olmaz."

Kyungsoo, Yixing'in yaptığı ve yapmayı istediği şeylere itiraz etmek için dünyaya gönderilmiş olsa gerek, diye düşünüyorum. Çünkü çocuğa sürekli yamuk davranıyor, Yixing'in suratı düşüyor anında, üzülüyorum.

"Hastanede bakacaklar, merak etme." Gülümsüyorum. "Birlikte gideriz ziyarete."

"Hastaneden çıkınca ne olacak?" diye soruyor. "Ya tekrar bir şey olursa?"

Kaptan Jack, kampüste koşturuyormuş her zaman yaptığı gibi ama bu sefer arabanın biri onu görmemiş işte, acelesi varmış çünkü. Öyle demiş yani sürücü. O gün bir şey oldu sandım ona, Jongin arkamdan geldi koşa koşa tuvalete. Ben kusuyordum, Jongin beni ilk defa kusarken yakaladı ama bu seferki onun için değildi, Jack içindi.

Yanına gidelim, dediğimi hatırlıyorum. Yalnız kalmasın, belki göz bandını çıkarmışlardır. Hiç çıkarmaz ki o, hiç çıkarmadı sen verdiğinden beri.

Sonra ben salya sümük ağlarken Jongin yüzüme pıt pıt su çarpıyor, Chanyeol ve Kyungsoo da geliyor arkamızdan bizi merak ederek.

"Bir şey olmayacak." diyor Jongin. "Kaptan Jack, arkadaşımız bizim."

Arkadaşım diyor, kediye hem de. Jongin bacak kadar çocuklara da arkadaşım diyor, tek gözü olmadığı için korsan bandıyla gezen kedilere de. Bana da şey diyor, aşığım sana diyor.

Konunun dönüp dolaşıp Jongin'in bana aşık olduğuna gelmesine ben de bozuluyorum bazen ama hayatımda dönüp dolaşıp gelinmeye değecek tek konu Jongin'in bana aşık olmasıdır zannımca.

Sonraki günler Jongin ve ben onu ziyarete gidiyoruz, gözlerini yarım yarım açarak bakıyor beni ilk gördüğünde. Jongin'i hemen tanıyor ama. Gülümsediğine yemin edebilirim fakat çoğu insana göre kediler gülümsemez, çoğu insana göre bir karınca, güvercinle öpüşemez ve yine çoğu insana göre saksağanların gözleri önünde ağızlarını açıp kapayışı ağlamaya sebebiyet vermez.

binanın tepesi | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin