The Lucky One

601 17 0
                                    


--

New to town with a *made up name
İsimleri ile ünlü şehirde yenisin

In the angel's city, chasing fortune and fame
Servet ve şöhretin peşinde koşan meleklerin şehrinde

And the camera flashes, make it look like a dream
Ve kamera ışıkları, bunu bir rüyaymış gibi gösteriyor

You had it figured out since you were in school
Okulda okuduğun zamandan beri şunu çözmüştün

Everybody loves pretty, everybody loves cool
Herkes güzel olanı, herkes havalı olanı sever

So overnight you look like a sixties' queen
Böylece bir gecede aynı bir 60'lar kraliçesi gibi görünürsün

Another name goes up in lights,
Başka bir isim ışıklar içinde yükseliyor,

Like diamonds in the sky
Aynı gökyüzündeki elmaslar gibi

And they'll tell you now, you're the lucky one
Ve şimdi sana şanlı olansın diyecekler

Yeah, they'll tell you now, you're the lucky one
Evet, şimdi sana şanlı olansın diyecekler

But can you tell me now, you're the lucky one,
Ama bana şimdi şanlı olanın sen olduğunu söylebilir misin

Now it's big black cars, and Riviera views*,
Ve şimdi büyük siyah arabaların ve sahil manzaran var

And your lover in the foyer doesn't even know you*
Ve oturma odasındaki sevgilin bile seni tanımıyor

And your secrets end up splashed on the news front page
Ve en sonunda sırların gazetelerin ön sayfasına sıçrıyor

And they tell you that you're lucky
Ve sana şanlı olduğunu söylüyorlar

But you're so confused,
Ama kafan çok karışmış

'Cause you don't feel pretty, you just feel used
Çünkü sen güzel değil, sadece kullanılmış hissediyorsun

And all the young things line up to take your place
Ve bütün gençler senin yerini almak işin sıraya girmiş

Another name goes up in lights
Ve başka bir isim ışıklar içinde yükseliyor

You wonder if you'll *make it out alive
Ve burdan canlı çıkıp çıkmayacağını merak ediyorsun

And they'll tell you now, you're the lucky one
Ve şimdi sana şanlı olansın diyecekler

Yeah, they'll tell you now, you're the lucky one
Evet, şimdi sana şanlı olansın diyecekler

Can you tell me now, you're the lucky one,
Bana şimdi şanlı olanın sen olduğunu söylebilir misin

It was a few years later,
Bir kaç yıl geçmişti,

I showed up here
Buraya geldiğimde

And they still tell the legend of how you disappeared,
Ve hâlâ senin nasıl kaybolduğunun efsanesini anlatıyorlar,

How you took the money and your dignity and got the hell out
Nasıl da paranı ve onurunu alıp defolup gittiğini

They say you bought a bunch of land somewhere,
Bir yerlerede bir bölüm arazi aldığını,

Chose the rose garden over Madison Square*
Madison Square yerine gül bahçesini seçtiğini söylüyorlar

And it took some time, but I understand it now
Ve biraz zaman aldı ama şimdi anlıyorum

'Cause now my name is up in lights,
Çünkü şimdi benim adım ışıklar içinde yükseliyor

But I think you got it right,
Ama bence bunu doğru anladın

Let me tell you now you're the lucky one
Şimdi sana şanlı olansın dememe izin ver

Let me tell you now you're the lucky one
Şimdi sana şanlı olansın dememe izin ver

Let me tell you now you're the lucky one,
Şimdi sana şanslı olansın dememe izin ver

Yeah they'll tell you now you're the lucky one
Evet, şimdi sana şanlı olansın diyecekler

Yeah, they'll tell you now you're the lucky one
Evet, şimdi sana şanlı olansın diyecekler

Let me tell you you're the lucky one
Şimdi sana şanlı olansın dememe izin ver















*Made up name: Tüm müzik türlerindeki sanatçıların, sahne adı kullanarak müzik yapmaları alışılmadık bir durum değildir. sahne için adını değiştiren sanatçılar. arasında Eminem, Rihanna, Beyonce, Patsy Cline ve Halsey de vardır.

*angel's city: Los Angeles, büyük bir ünlüler popülasyonuna sahip olmasıyla ünlüdür. İnsanlar, oyunculuk kariyerlerine başlamak ve ünlü olmak için sıklıkla Los Angeles'a taşınırlar, çünkü çoğu zaman hayatlarını daha iyi hale getireceklerini ve burda üne daha çabuk kavuşabilecekleni düşünüyorlar.

*Fuaye: Normalde antre, bekleme odası diye geçer. Taylor burda Pr üzerine kurulu bir ilişki olabileceğini dışarda görünürde yanında biri olduğunu ama kapalı kapılar ardında, evinin salonunda oturan adamın kendisini gerçek anlamda tanımadığını söylüyor

*Make it out alive: Burda aslında unlü insanların genel durumuna gönderme olarak yazmış Taylor ünlü bir insanın hayatı o kadar yıkıcı olabilir ki, şöhretelerini yaşamlarının sonuna kadar sürdürüp sürdüremeyeceklerini merak etmek zorunluluğunda hissedebilirler. Ayni zamanda burda bir çok ünlünün bütün bu baskıdan dayanamayıp intahar etmesine gönderme yapmış. Çünkü intahat eden bu ünlüler hep bu şöhretler ve şöhretin getirdiği zorluklardan dolayı olduğunu ve bu hayatını ölüm olmadan devam ettirio ettiremeyecğini merak ediyor.

*Big black cars, Riveare: "Büyük siyah arabalar", paparazzilerden kaçınmak için birçok ünlüün kullandığı renkli siyah pencereli , büyük siyah arabalara gönderme yapar."Riviera görüntüsü" ise söz konusu olduğunda, Fransız Rivierası'nın dikkat çekici ve zengin görünümlerine ya da ona şöhret ve paranın getirdiği benzer yerlere atıfta bulunuyor. Öyle zengin veya ünlü olan insanların bir riviera manzaralari olduğunu söylüyor. Riviera subtropikal bir iklime ve bitki örtüsüne sahip olan kaynakları zayıf olabilen bir sahil bölgesidir. Bende bir nevi küçük bir sahil bölgesine verilen ad olduğu için bu şekilde çevirdim.

Chose the rose garden over Madison Square*: Sarkı da demek istediği anlamda, kişinin ününü arkasında bırakıp Madison Square Garden gibi yerlerde performans sergilemek yerine gidip gül bahcesine bakıp kendine orda uğraş edinmesinden bahsediyor ama bir yan anlam daha var burada, iki tane farklı yerden bahsetmiş Madison Square Garden ve Rose Garden (the Rose Quarter diye de geçer) stadyumlarından. Rose Garden'a kıyasla MSG daha gürültülü ve kaotik bir yerdir.


Taylor Swift- Red (Taylor's Version) (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin