11/ İstifa Ediyorum

29.5K 1.3K 130
                                    

Arslan' a ve elindeki dergiye baktım. Yavaşça gözlerimi yumup başımı hafifçe öne eğdim. Etrafaki çalışanların daha fazla Arslan' ın sert tavrının ve benim böyle mal gibi kalmanın şaşkınlığıyla dikkat kesilmemesi için yavaşça Arslan' a doğru yürüdüm. 

Yanına geldiğim anda elindeki dergiyi yumruğunun arasında sıkıp gözlerinin arasından ateş çıkarıyormuş gibi bakmaya devam etti. Eğer keyifli bir halde olsaydı, son ateş bükücü ehe ehe, diye espri yapardım ama ortam hiç uygun değildi. 

''Dergideki haberden haberin var mı?'' diye sordu. 

Yutkunup başımı hafifçe salladım. Elindeki dergiyle otuz cinayet işleyebilecek gibi duruyordu. Bakışları zaten üç tecavüz, sekiz yaralama, iki cinayet işlemiş gibiydi. Arslan beni gerçekten korkutuyordu. 

''Şimdi, şirketten çıkıyorsun ve sokağın başında beni bekliyorsun. Anladın mı?'' dedi dişlerinin arasından. 

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. ''Neden?'' diye sordum. 

''Ebenin a- Sadece dediğimi yap yoksa hiç iyi şeyler olmayacak Gözde.''

Bana Gözde demişti. İsmimle hitap etmişti. Çok tehlikeliydi. Çok. 

''Tamam.'' diyerek son kez ona baktım. Hiçbir şekilde yumuşama yoktu. Bende arkamı döndüm ve Gaye ile birkaç saniye göz temasına girdim. Sonra şirketten çıktım. 

Sokağın başına doğru yürümeye devam ederken bir taraftan da polisi mi arasam diye düşünüyordum. Polisi arasam, bakışlarıyla bile insanı öldüren bir adam tarafından taciz edilmek üzereyim mi desem? 

O sırada Arslan' ın arabası yanımda sert bir fren darbesiyle durdu. Arslan arabadan inip kapıyı çarptı ve arabanın önünden dolaşıp tam karşımda durdu. Bir şey demesini beklerken kolumdan kavrayarak benim tarafımdaki kapıyı açtı ve beni resmen koltuğa attı. 

Şok olmuş bir şekilde ona bakarken kapımı sertçe kapattı. Ağzım beş karış bir şekilde arabanın önünden geçip sürücü koltuğuna oturmasını izledim. Kapıyı kırarcasına çarptı ve hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdı. 

''Arslan sen ne yapıyorsun?'' diye sordum sakin olmaya çalışarak. Ki bu çok, çok zordu. 

Hiçbir şey demedi. Gözlerini sinirli bir şekilde kısarak ilk önce sokaktan, sonra da caddeden çıktı. Ben ise sinirimi zorlayarak, ''Arslan bana cevap verir misin?'' diye sordum. 

''Sus.'' dedi. Sadece, sus dedi. Sus ne ya? Yeniyor mu bu?!

''Susmayacağım Arslan! Sen ne hakla benim kolumdan tutar, koltuğa atar, yüzüme kapıyı çarparsın?! Mahkemeye veririm seni!'' diye bağırdım.

Alayla güldü. ''Mahkeme ha? Mahkema ha?'' Birden frene asıldı. Emniyet kemeri takmadığım için öne doğru savruldum. Kolumdan sıkıca tuttu ve kafam cama girmeden önce beni durdurdu. Ben durunca kolunu da çekti. ''Öldürürüm lan o herifi?! Ne mahkemesi diyorsun kızım sen?!''

Gözlerim irice açılırken, ''Dedim ben!'' diye bağırdım. ''Cinayet dedim, tecavüz dedim, yaralama dedim! Şom ağzıma tüküreyim!''

Arslan' ın yumruğunu sıktığını gördüm. ''Ne diyorsun sen?''

Korkudan beynim kurudu be salak. ''Sen ne yapmaya çalışıyorsun?'' 

''Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun?!'' diye bağırdı. ''O herifle dergiye çıkmak ne demek?! Yeni aşk ne demek lan!?'' 

''Kabalık yapıyorsun Arslan.'' dedim tekrar sakin kalmaya çalışarak. ''Dinlemeden yargılıyorsun.''

Tekrar arabayı çalıştırdı ve anayolda sürmeye başladı. 

Büyük Patron (!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin